Tehlike büyüyor

Üç haftadır, YPG, PYD ve PKK bir kısmı Ayn El Arap’ı iki bin kişilik IŞİD teröristlerinden kurtaramıyorlar. Hem de IŞİD mevzilerinin yoğun biçimde ABD ve diğer koalisyon güçleri tarafından yoğun biçimde bombalanmasına rağmen.

Aklın alamayacağı biçimde, PKK’nın Güneydoğudaki kalıntıları o illerde terörü sokağa çıkma yasağı ilan ettirecek noktaya getirdiler. Türkiye bir buçuk milyon Suriyeliyi ülkede barındırıyor. Bu kadar kişinin barındırılmasındaki gereken ekonomik imkanları siz düşünün. Buna rağmen Türkiye, YPG’ye yani PKK’ya silah versin, ağır silah geçidine müsaade etsin gibi istekleri dillendiriliyor.

PKK, sempatizanlar artı ayrılıkçılar, Güneydoğu nüfusunun yüzde 5’inin altında. Son seçimleri iyi analiz edenler bunu fark eder. Bu ekalliyet(azınlık) hala ülkeden ayrılarak komünist bir devlet kurma hayali peşinde, onların siyasi uzantılarının temsilcisi bir yetkili bir tartışma esnasında orada görevli subaya “Senin devletin” şeklinde hitap ediyor. Bu yetkili halen bu devletin memuru. Benim üzerinde durmak istediğim ise subayın o cümleye verdiği cevap. Subay diyor ki: “Bu devlet benimse burayı terk edin.” Bu cümle hazırlıksız olarak şuur altındaki birikimin dışarıya vurulması. Bu fikir çok süratle Anadolu’da yayılıyor. Tehlikeli ama bir gerçek. PKK’lı olan bu sözde memurun zaten kendini bu devletin düşmanı olarak gördüğü bilinen bir gerçek.

Bu PKK belasını def edememenin vebali de büyük. Bakın bir hafta içinde ülkede 35 kişiden fazla ölüm var. Radikal PKK’lılar bazı odakların yumuşak davranmasından istifade ile ortalığı savaş alanına çevirdiler. Yüzüne maske takıp sokağa çıkanlar korkak, fırsat olursa yağma yapar macera yaşarız diyen insanlar. Korkak olmasalar onların tümünün Ayn El Arap’ta iki bin IŞİD militanları ile çatışmada olurlar idi.

Yetmişli yılların ortasında ben Balıkesir Mühendislik okulunun müdürü idim. O yıllarda anarşi ve terör dorukta. Bir pazar ertesi günü iki gurup karşı karşıya geldi. Hemen İl Emniyet Müdürünü arayarak otobüs göndermesini, iki grup öğrencilerini doğuya ve batıya elli kilometre açmasını rica ettim. Emniyet, bunları istediğim mesafeye götürüp bıraktı. Otostop yapmalarını da engelledi. Dört yıl müdürlüğüm sırasında ne bir boykot ne de bir çatışma oldu. Acaba bu çatışan yüzü maskeli olanları toplayıp IŞİD’ın karşısına kahramanca(!) çarpışmak için götürsek nasıl olur, diye aklıma geldi. Onların yeri burası değil, öbür taraf.