Tek başına kaldık şimdi iş başına

Suriye’de ateşkesi konuşuyor Rusya ve Amerika.
İran Rusya ile müttefik.
NATO sözde ortak olduğumuzu deklere edip durdu.
Bir inisiyatif almamıza yetecek manevi bir destek bile olmadı.
Avrupa Birliği ülkeleri Suriye ile ilgili tamamen etkisiz eleman.
İnanılmaz ama gerçek.
İsrail ve İngilizler dünya sahnesinden çekilmişler gibi.
Arap baharı ve neticeleri orda mevcut heyecanımızı azalttı.
Sanki hiçbir ülkeyle bir ilişkimiz yokmuş gibi.
Biz yokuz da herkes varmış gibi.
Ya da biz varız kimse yokmuş gibi.
Sıfır sorun dedikleri edilgen olarak sanki oluştu.
Kimseyle işimiz kalmadı.
Bundan sonra Türkiye ne yapacak?
En anlamlı şey bu soruya bulacağımız cevaplardır.
Eğer bütün bu şartlar Türkiye içerisine yönelik bir algı yürütülmesine sebep olmayacaksa.
Bu konuda endişelerim var. Acil tedbir almamız gereken konuların halledilmesi gerekiyor.
İç uyum konusunda yeni bakış açılarına ihtiyacımız var.
Bu yeni dış politikamızı belirleyecek.
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra ki Numan Bey’in açıklamalarını dinledim.
Uluslararası bir inisiyatif alması mümkün olmayan bir haleti ruhiye ile konuştu.
Sürekli “ümit ederiz ki” ile başlayan aynı muhtevada cümleler.
Olay aslında şudur.
Türkiye'nin mevcut iktidar erkini dönüştürmek istiyorlar.
Bunu iktidarla yapmak istiyorlar.
Geldiğimiz nokta bu dönüşümün kismen başarıldığını gösteriyor.
Bunu nerden anlıyoruz.
Geldiğimiz durumdan bir
Bu durumu makul eleştirirmiş gibi görünenlerin saldıkları enerjiden anlıyoruz.
Türkiye açısından dış politikanın  bu hale gelmiş olması yeniden istişareyi şart kılıyor.
Bu mümkün mü? 
Yapılacak bir şey kaldı mı? 
Bu soruların cevabı…
“Yaşam yeniden başlar her sabah”kadar mümkün.
Zihni ve bedeni akşamcılardan arınırsak.