Tek çare hukuk devleti olmakta

Birkaç aydır ortaya saçılan dinlemeler, görüntüler ve diğerleri, devletin adam akıllı bir krize sürüklendiğini ve sorunun sadece iki grup arasında olmadığını gözler önüne serdi. Demokratik bir devlette asla kabul edilemeyecek resmi, ama gayri meşru yüzbinlerce dinleme ve gözetlemenin olduğunu gruplar arasındaki rekabet sayesinde hepimiz öğrendik. Kânunun verdiği yetkiler geniş kullanılmış ve hemen herkes hukuku istismar derecesinde kullanmış.

Garip olan dinleyen dinlenmiş, dinleyeni dinleyen de dinlenmiş. Elbette bunların tamamını ABD, İsrail, İngiltere ve Rusya gibi bu işlerin kompetanı olmuş olan devletler uzaktan izlemişler. Skandal üstüne skandal... Ortada bir gerçek var, ülkemizin en mahrem yerlerine girilmiş, devletin içi ihanet sarmallarıyla sarmalanmış... En yakın ekiplerin bile içinde elinde bıçak bekleyen Brütüsler var...

***

Ortaya saçılan içeriğe baktığımızda ise başka şok dalgalarıyla karşılaşıyoruz. Örneğin Suriye tape’lerini okuduğumuzda eski devletin bugüne etkilerini görmemek mümkün değil. Güvensizlik ve herşeyi olağanüstü komplolar içinde görmek rutin hale gelmiş, maalesef Ergenekonvari alışkanlıklar devletin genlerinde varlığını sürdürmüş...

Herşeyin karmakarışık hale geldiğini düşünüp, “bu işin içinden nasıl çıkılacak” diye ülkemizin geleceği adına endişelenebilirsiniz. Aslında, mesele ve çözümü göründüğünden çok daha basit:

Devletin kişilere göre değişmeyen objektif ilkeleri ve kuralları olmak zorunda. Kânun yapmanın sadece Meclis’te belli bir çoğunluğu sağlayıp Cumhurbaşkanlığından onaylatmak olmadığını, kânunların toplumun genel kabulünü almak zorunda olduğunu ve gerçekliklerle uyumun şart olduğunu artık bilmemiz gerekiyor. Devletin kanunlarına uymada istihbarat birimleri de dâhil, hiçbir dokunulmazlar topluluğunun oluşturulmaması şart.

Eğer Türkiye’yi gerçek bir hukuk devleti haline getirebilirsek, devleti gruplardan oluşan yamalı bir bohça olmaktan çıkarıp ortak ilkeleri ve çıkarları olan memurlar ve kurumlar topluluğu haline dönüştürebilirsek sorunlarımızın mühim bir kısmı ortadan kalkmış olacak.

***

Elbette her devletin gizli işleri olur. Ancak gizlilik işlerin çok küçük bir bölümünde olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Devlet işlerinin tamamına yakını gizlilik içermez, tam tersine devlette şeffaflık gelişmişliğin önemli göstergelerinden biridir.

Usta devletler, gizli işlerini dahi hukuk içinde halletmesini bilen devletlerdir. Kaldı ki Almanya Başbakanı Merkel’in dahi en yakın müttefiki ABD tarafından dinlendiği bir dünyada esas işlerinizi gizlilik üzerine inşa edemezsiniz...

***

Tüm bu yaşananlardan sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeniden yapılanma sürecine gireceği aşikâr. Bu süreç eğer yeni bir intikamlar ve cezalandırmalar süreci olur ise işler eski tas eski hamam, hatta daha da kötüsüyle devam eder ve teker ileride başka skandallarla tekrar tekrar patlar...

Modern dünya Türkiye’nin aynı hastalıklarla devam etmesine müsaade etmiyor. Bu nedenle artık yeni bir sayfa açmak gerekiyor. Daha önceki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, kapsayıcı, birleştirici, ortak çıkar ve mutabakat alanlarımızı geliştirici, yapıcı ve yumuşak bir siyaset dilini ihtiyacımız var. Bizi birleştiren kazanır ve kazandırır...