Tek çare yeniden sandık

Bayram dolayısıyla baba diyarı Adıyaman’dayım.

Geçen dönem vekillik yaptığım Adıyaman’da sanki seçimdeymişiz gibi dolaştık halkımızın arasında. Hasbihal ettik. Süreci değerlendirdik. Onlar anlattı biz dinledik. Biz anlattık onlar dinledi.

Gördüğüm o ki 7 Haziran’da ortaya çıkan tablo milletimizi pek memnun etmemiş. Milletin sandıktan koalisyon istediğini iddia edenler yanılıyorlar. AK Parti’nin her halukarda iktidar olacağını varsayıp başka bir partinin de seçim barajını aşıp meclise girmesini çözüm süreci adına gerekli görenler, ortaya çıkan bu tablo karşısında ciddi ciddi düşünüyorlar.

Hepsi için söylemiyorum elbet ama sadece bu nedenle oy veren çok sayıda insanımız var. Bunlar yapılacak tekrar bir seçimde tercihlerini gene AK Parti’den yana yapacaklardır. Çünkü AK Parti’nin tek başına olmadığı bir iktidar seçeneğinde çözüm sürecinin esamisi bile okunmaz.

Ayrıca milletimiz şunu gördü ki barajı aşıp meclise girersek PKK’yı dağdan biz indiririz diyenler meğer son tahlilde etkisiz ve yetkisiz bir eleman imişler! “Meclise girmezsek silahlar konuşur” diyorlardı. Oysa barajı aşıp meclise girdikleri halde Kandil silahları konuşturmaya başladı.

Demek ki bu söylemlerle alınan oylar rahatlıkla geri dönebilir oylardır. Sahada gördüğüm o benim.

“AK Parti yoksa çözüm süreci yok!” gerçekliği apaçık bir biçimde anlaşılmış durumda. “MHP ile de çözüm sürecini sürdürürüz!” diyenlerin ortaya çıkan gerçek tablo karşısında nasıl bir aldatma siyaseti izledikleri de görüldü artık.

MHP’nin bırakınız onlarla çözüm sürecini sürdürmeyi, onların varlığına dahi tahammül edemediği, onların bırakınız içinde yer alacağı bir hükümet formülasyonu içinde olmayı onların dışarıdan destek vereceği bir koalisyon seçeneğinin içinde dahi olamayacağı net bir biçimde görülmüş oldu.

Millet şunu görüyor artık: Tekrar bir seçimde aynı siyasal netice ortaya çıkarsa yani partiler aynı oranlarda meclise taşınırsa çözümsüzlük ve belirsizlik derinleşmiş olacak. Çözüm süreci de bütünüyle berhava olmuş olacak. Çünkü muhalefeti oluşturan partilerden hiçbirinin tek başına iktidara gelme imkanı yok.

Bir puan az veya bir puan fazla almaları halinde de siyasal tablo değişmeyecek. Muhalefet partileri kendi aralarından da bir hükümet çıkartamayacaklar besbelli.

O zaman geriye AK Parti’yi tek başına iktidara taşımak formülü kalıyor. Siyasal realite böyle bir zorunluluğu dayatıyor. AK Parti’yi bir biçimde cezalandırmak isteyen AK Partililer bile kantarın topunuzun aşırı kaçtığını görerek dizlerini dövüyorlar. Çünkü gösterdikleri tepkilerin böyle bir vahim sonuç doğuracağını öngörmüyorlardı. AK Parti kendi yanlışlarını ve eksikliklerini gördüğünü somut bir biçimde gösterir ve milletin karşısına kendini yenilemiş halde çıkarsa, başka bir deyişle, milletin verdiği dersi aldığını gösterir bir pratik sergilerse işte o zaman AK Parti’den kaçan AK Partili oylar tekrar geri dönecektir. Yeniden gönüllü bir kenetlenme gerçekleşecektir.

Siyasi belirsizlik ve çözümsüzlük durumunun ülkeyi fena halde içinden çıkılmaz hale sokacağını gören sağduyu kesimler de eminim ki tercihlerini AK Parti’den yana yapacaktır. Sahada gördüğüm bu benim.

***

Sahada gördüğüm bir diğer gerçeklik de AK Parti’nin kendi yanlışlarını gördüğünü söyleyip aynı yanlışları sürdürmeyeceğini beyan etmesi müthiş bir memnuniyet oluşturuyor. Özeleştiri sadece sahada değil teşkilatlarda da yeniden bir diriliş umudunu güçlendiriyor. Fabrika ayarlarımıza tekrar geri döneceğimizin belirtilmesi tahminlerin ötesinde AK Parti’yi milletin gönlünde güçlü kılıyor. O yüzden dozajı iyi ayarlanmış özeleştirilerden hiç kimsenin korkması lazım. Tam tersine bu mesajlarla milletin yeniden umudunu kamçılamak olmazsa olmaz bir öneme sahip.

***

“İktidar şehvetine yenik düştük” lafı, toptan bir eleştiri/suçlama mahiyetinde değildi elbette. İçimizden birilerinin bulundukları yerde iktidarın şehvetiyle yanlışlıklar yaptığına yapılan bu vurgu AK Parti’nin bütününe yönelik bir suçlamaya dönüştürülürse çok büyük bir haksızlık anlamına gelir.

Hamdolsun bunu yapmayacak bir bilince ve ahlaka sahibiz. Davamızın büyük lideri Erdoğan daha Başbakan iken grup toplantılarında hep bu uyarıda bulunurdu: “Sakın iktidarın şehvetine yenik düşmeyin!”

Demek ki böyle bir tehlike söz konusu olduğu için liderimiz böyle bir uyarıyı elzem gördü. İşin gerçeği o ki bu tehlikeli eğilime yakalarını kaptıranlarımız oldu. Milletimizin ve teşkilat mensuplarımızın gösterdiği tepkinin nedenlerinden biri de buydu. Bu özeleştiri bizi zayıflatmıyor dediğim gibi, tam tersine yeniden güçlü kılıyor.

***

Sahada gördüğüm o ki millet yeniden bir seçim olsun istiyor. AK Parti’nin içinden o birileri de kendi yanlışlarını telafi etmek için sandığı dört gözle bekliyor. Yenilenmiş bir AK Parti’yle tek başına iktidarı yakalamak pekala mümkün.

Bazen hoşumuza gitmeyen bir durumun hakkımızda hayırlı olabileceğini unutmamamız gerekiyor.