İlk 20 dakikasında karşılıklı baskı kurarak birbirini tartan Çek Cumhuriyeti ve Portekiz’in birer tane atağı dışında fazla bir hücum organizasyonu göremedik. Buna rağmen dakikalar ilerledikçe teknik ile fiziğin mücadelesi de denebilecek keyifli bir maç izleyeceğimiz havası aldığımız bir maçtı. Orta sahada Çeklerin pres ile kazandıkları topları oyunun üçüncü bölgesine gol pozisyonu şeklinde taşıyamamalarını gözlemledik.
Postiga’nın çıkışının ardından kimileri Portekiz’in hücum gücünün azalacağını düşünürken ben geri dönüşü olmayan bir hücum oyuncusunun çıkmasının ve Almeida’nın oyuna girmesinin Portekiz adına orası burasına denk gelebilir diyerek farklı yorumladım. İlk yarının son dakikasında neredeyse devrenin en önemli pozisyonunu kaçıran Ronaldo’nun şutunun direkten dönmesi direklerin geçit vermediği Portekiz’in devreye golsüz girmesine neden oldu.
İkinci yarının başı ilk yarının aksine Portekiz’in baskısı ile başladı. Bir Ronaldo şutuna daha direkler izin vermezken Almeida’nın oyuna katkısı bariz göze batmaya başladı. TRT’de maçın yorumcusu olan Hikmet Karaman’ın Baros’a yaptığı sitem ve verdiği taktikleri duysa idi nasıl tepki verirdi merak etmedik dersek yalan söylemiş oluruz. Portekiz adına ikinci yarıda kaçırılın en önemli gol girişimlerinden biri de ceza sahasının dışından Moutinho’nun attığı ve kalecinin çıkardığı güzel şut oldu.
Maçın 70. Dakikasından sonra ilk yarıdaki “iyi maç olacak” beklentimiz yavaş yavaş düşmeye başladı. Her iki takımda maçı kontrollü götürmenin hesaplarını yaparken seyircinin bu dakikalarda takımlara alkışlarla tempo tutması adeta maçı uzatmaya götürmeyin der gibiydi.
Bu şampiyonada şimdiye kadar oynanan maçların tamamında gol atılmış olması o kadar dillendirildi sonunda bu keyfimize “nazar dedi “ Son çeyrekte maçı daha fazla isteyen ve pres yapan takım Portekiz olarak görüldü. 75.dakikada Nani ile kaçırılan gol yine böyle bir dönen topla kazanılan bir başka pozisyondu. Portekizli futbolcular bu maçta Portekiz adına bir gol olursa onu ille de Ronaldo atsın dercesine oynarken Real Madrid’in golcüsü bu beklentileri boşa çıkarmayan güzel ve akıl dolu bir gole imza atarak ikinci yarıdaki oyunla bu maç uzatmalara gitmesin diye düşünen taraftarı haklı çıkardı. Benim adıma maçın güzel sayılabilecek şeylerinden biri de maçı Ömer Üründül’ün yorumlamaması idi.