Teknik eğitimde Milli irade küresel akılla birleşecek

YUSUF TEKİN / MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜSTEŞARI

STRATEJİK YASA YAKINDA MECLİS’TE

Mesleki ve teknik eğitimin iyileştirilmesi Milli Eğitim Bakanlığı olarak son üç yıldır, üzerinde özenle çalıştığımız konulardan birisi. Kabaca üç perspektifimiz olduğu söylenebilir. İlki mesleki ve teknik eğitimin ötekileştirildiği bir algıyı terk etmek ve hak ettiği itibar ve değeri kazandırmak. Bunun için meslek liselerimizin fiziki eğitim binalarından atölyelerine, öğretmen normundan eğitim materyallerine kadar çok ciddi iyileştirmeler yaptık. İkincisi eğitim istihdam bağlantısını güçlendirmek için sektör temsilcileriyle sağlıklı bir iletişim kurabilmek. TOBB başta olmak üzere, yerel meslek örgütleri, odalar, spor federasyonları dahil tüm yapılara kendileriyle protokol imzalamaya hazır olduğumuzu deklare ettik. Gelen talepler doğrultusunda tematik meslek liseleri uygulaması başlattık. Futbol federasyonu ile yaptığımız protokolle Riva’da Futbol lisesi açtık. Asansörcüler odası, kuyumcular odası gibi temsilcilerle tematik meslek liseleri açmak üzere protokoller yaptık. Samsun’da tıbbi cihaz imalatı, Antalya’da uçak bakım teknolojileri üzerine tematik meslek lisesi sürecini başlattık. Üçüncüsü de mesleki ve teknik eğitimin nitelik açısından gelişmesini sağlamak. Bu kapsamda protokol yaptığımız birimlere okullardaki akademik dersleri bizim, mesleki dersleri sahadan gelen eğitmenlerin verebileceği alanlar oluşturduk. Tüm müfredatı revize ettik. Teknolojinin yaygın biçimde kullanımına olanak sunan modüller oluşturduk. Ahilik kültürü ve meslek ahlakı mantığı üzerine oturan bir değerler eğitimi süreci başlattık.

Yine sektörle yaptığımız değerlendirme toplantılarından sonra strateji planı hazırladık, uygulamaya koyduk. Bu kapsamda bir yasa tasarısı taslağı hazırlayıp Bakanlar Kuruluna sunduk, metin tasarı olarak TBMM’ye gitti, komisyon görüşmeleri geçen Mayıs’ta tamamlandı, muhtemelen önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurul gündemine gelecek. Çıraklık eğitiminin zorunlu eğitimin bir parçası kabul edilmesinden, staj ücretlerinin önemli bir kısmının kamu tarafından finanse edilmesine, iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sağlık sigortasından mezun öğrencilerimize verdiğimiz unvanlara kadar çok önemli değişiklikler yaptık.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın son üç yıldır çalıştığı konuların başında mesleki ve teknik eğitimi iyileştirilmek geliyor. Konu Türkiye’nin 2023-2071 hedefleri için stratejik öneme sahip. Amaç, sanayisini yenileyen sektörlerin tamamına ihtiyaçlarla uyumlu, iyi eğitimli teknikerleri verebilmek. Ve elbette verimli bir istihdam sağlayabilmek. Devlet bunun için kafa yoruyor, para harcıyor. MEB sahada yaşanan sorunları doğru tespit edip hızla çözebilmek amacıyla sektör temsilcilerinin katılımıyla 24-25 Ekim arasında Antalya’da iki günlük bir kongre düzenledi. Mesele tüm boyutlarıyla masaya yatırıldı. Meselenin önemine binaen ben de fikri takip yaptım ve aynı hedefe ulaşmak için üretilen uzman görüşlerini toparladım . Sentezlenmesi dileğiyle ilginize sunuyorum. Bugün bu sayfada alışkın olduğunuzun dışında önemli bir “memleket meselesi” var.

 

Perspektifi ve hedefi ortaya koyabilmesi bakımından ilk söz General Elektrik Yönetim Kurulu Bakanı Canan Özsoy’un:  

“Sanayi ve eğitim, ülkemizin sürdürülebilir büyümesi ve refahı için çok önemli iki temel taşı. Son 20 yılda neler değişti? Bunun için 120 yıl önce geriye gitmemiz lazım. 1800’lerin ikinci yarısında buhar makinesinin keşfiyle sanayileşme başlamıştı. 1940-1960 arasında internetin icadı çok şeyi değiştirdi. Ama bir de şuan içinde bulunduğumuz, makineleşmeyle internetin buluştuğu yeni bir devrim var, biz buna “endüstriyel internet devrimi” diyoruz.

Endüstrinin geleceğini belirleyen üç kavram var; endüstriyel internet, ileri üretim teknikleri ve ortak-ardışık küresel akıl. Dünyada sanayi üretim, yenilikçilik ve küresel akılla büyük bir ivme kazanıyor.

KONUŞAN MAKİNELER

Endüstriyel internette birbirine bağlı, birbiriyle konuşan 50 milyar makine var. Bu bir rüzgar santralinin mevsim koşullarına göre yüzde 20 daha verimli kullanılmasını sağlar. Endüstriyel internet sadece makinelerin konuşmasını değil sanayide büyük verimlilik artışı demek. Diğeri üretimde devrim. Üretim dünyada şekil değiştiriyor. İleri üretimin merkezinde dijitalleşme var. Yeni üretim merkezleri verimlilik, hız, esneklik ve demokratikleşme sağlıyor.

ARTIK FİKİR HER YERDE

Eğitimi etkileyen diğer unsur küresel akıl. Artık fikir her yerde. Dünyanın en parlak beyinleri benzeri olmayan şekilde birbiriyle erişim halinde. Bu bizim dünyadaki parlak beyinlerden faydalanmamız anlamına geldiği kadar, kendi değerlerimizin, gençlerimizin dünyanın değişik yerlerinde ilerlemeler kaydetmesinin önünü açıyoruz. İnsanların ortak zekası ve bilgi birikimi dijital iletişimle birleşince küresel akıl oluşuyor.

Şimdi yine dünya çok hızlı değişiyor. 1 varil petrolün 130 dolarlara geldiği dönemde yakıt ekonomisi için bütün ar-ge faaliyetlerimizi yönlendirdik. Malzeme mühendisliği çok önemli. Ne kadar hafif yapabilirseniz uçak motorunu, o kadar yakıt ekonomisi sağlıyorsunuz. Pek çok çalışmadan sonra dünyanın en verimli, en hafif, en az yakıt tüketen motorunu yaptık. Fakat bunun asıl uçağın kanadına motorun monte edildiği bir parça var. Ama çok ağır. 150 yıldır ar-geciler uğraşıyor, bu parçayı hafifletemediler.

YENİ MEZUN MUCİT

Dedik ki madem bir küresel akıl var, uluslararası yenilik yarışması açalım. Açtık. Bin tane fikir geldi, elendi yüz fikre indi. Bu yüz fikir için yüz portatif üretildi. Biri malzemeyi dört kat güçlendirip yüzde 85 hafifletti ve toplamda tek parça yakıt ekonomisine yüzde 15 katkıda bulundu. Bunu kim yaptı biliyor musunuz? Endonezya’da 26 yaşında yeni mezun genç bir mühendis! Ve bu mühendis fikri oluşturup bu çok büyük buluşu bize verdiğinde henüz hayatında hiç uçağa binmemişti!

Küresel inovasyon araştırması yaptık 25 ülkede, Türkiye dahil. Ülkelerdeki ilk 500 sanayi kuruluşu yöneticisine soruyoruz; dijitalleşme istihdamı nasıl etkiliyor? Küresel yöneticilerin yüzde 59’u, Türk yöneticilerimizin  yüzde 48’i dijitalleşmenin inovasyon ve istihdamı olumlu etkileyeceği görüşünde.

İYİ İŞLER YAPACAĞIZ

Peki, mevcut eğitim sistemimiz acaba bu yeni becerilere ihtiyaca cevap verebiliyor mu? Küresel yöneticilerimizin yüzde 59’u, Türk yöneticilerimizin yüzde 48’i bu konuda kendini rahat hissediyor. Ancak dünyayla aramızda yüzde 11’lik bir algı farkı var.

Henüz kimse burada bir şey yakalamadı ve biz bunun farkındayız. Genç nüfusumuzla iyi işler başarmaya adayız. Yeter ki peşini bırakmayalım. Türkiye’de her sene 4,3 milyon gencimiz üniversiteden mezun oluyor, her sene 85 bin mühendis yetiştiriyoruz; bu çok önemli bir rakam. Bu mühendislerimizi yazılıma yönlendirirsek, makinelerin akıllanmasını kendimiz yaparsak, bunu bir katma değerle beraber ihracatımıza katarsak 2023 hedeflerine daha güvenle ve rahatça ilerleyeceğimize inanıyorum.

Eğitim sistemimiz dijital dünyanın iş yapış biçimlerine ne kadar cevap verebilirse o kadar iyi olacak. Esneklik, hız, uyum, kodlama, açıklık, bağlantılı olmak, dünyayla birleşik olmak, temas halinde olmak son derece önemli.

TAKIM ÇALIŞMA DÖNEMİ

İşini düzgün ve zamanında yapabilmek demek bu. Çünkü her iş bir başkasının işiyle bağlantılı. Hiçbir şey sizinle başlayıp sizinle bitmiyor, herkes bir parçayı devralıp üstüne bir şey ekleyip bir sonraki ekibe devrediyor. Takımlar halinde çalışma dönemindeyiz. Gençlerimiz bunu yapacak özgüvende olmalı.

Birden fazla disiplinin biraraya geldiği takımlarda çalışabilme özelliğini öğreterek mezun etmemiz lazım. Ve herkese kod yazma becerisi lazım.

Diyeceksiniz ki koca kadınsın, üstelik sağlık sektöründen geliyorsun, sen kod yazmayı biliyor musun? Biliyorum, öğrendim. Şirketimiz bunu üst düzey yöneticilerine mecburi kıldı. Biraz zor oldu ama kursa gittik büyük büyük genel müdürler, kocaman kocaman birim müdürleri, incecik arkadaşlar bize kod yazmayı öğrettiler. Kolay değil ama öğrenilebilir bir şey.

ZEKİ ÇOCUKLAR MESLEKİ EĞİTİME!

2000’lerin başında dünyada mesleki teknik eğitimde okullaşma oranı yükselirken bizde yüzde 35’e gerilemiş. Nedeni 28 Şubattır. Kat sayı adaletsizliği mesleki teknik eğitimin nefes almasını engelledi.

Mesleki teknik eğitimde OECD ortalamasının üzerindeyiz ama 15-19 yaş aralığı mesleki eğitimde ve Almanya gibi sanayi devlerinin çok gerisinde gerisinde değiliz. Aradaki makas sayısal olarak kapatılmış durumda. Bu noktaya mesleki teknik eğitimin niteliği ve içeriği çok kaliteli olduğu için mi geldik? Hayır. siyasi irade mesleki teknik eğitim konusunda kararlılık, tutarlılık gösterdi. Eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan kat sayı adaletsizliğinin kalkması için çok önemli bir duruş göstedi. İnsanlar karanlık bir odada gibi hissediyordu kendini.

Mesleki teknik eğitimin en önemli sorunu bu öğrencilerin buraya mecburiyetten geliyor olması. Başarı düzeyi yüksek olan öğrenciler akademik eğitim için diğer liseleri tercih ederken, diğer yerlere gidemeyenler mesleki eğitimde olması ciddi bir handikap. Bunun değişmesi lazım.

Mesleki teknik eğitim tartışılırken hep ara elemandan bahsediyoruz. Sanayi de ara eleman değil, aranan elemanı yetiştirmek mühimdir.. Bu memleketin aradığı eleman, mühendis olarak üretim yapabilen, montaj değil, yeni makineler üretebilen elemanı vermesi gerekiyor. Eleman arayışı için üretim sektörünün temsilcileri, sermaye sahipleri harekete geçmeli. Vergi veriyoruz, devlet yapsın bir beklenti yanlış olur. Buradan bir şeyin çıkması için, Almanya Hamburg Ticaret Odasının gelirlerinin yüzde 50’ye yakınını mesleki teknik eğitime ayırması gibi bir fedakarlık gerekiyor. Aradığınız elemanı yetiştirmez, inovasyonu aktaracak aparatları üretmezseniz buradan başarı hikayesi çıkmaz.

Türkiye’de sanayinin imalattan değil montajdan başlamasının talihsizliğini hala yaşıyoruz, distribütör ülke konumunda olmamızın acısını yaşıyoruz. Zeki çocukların meslek lisesine gidişinin formülünü üretmek zorundayız.

BENDEVİ PALANDÖKEN / TESK GENEL BAŞKANI AHİ AHLAKI SÜRMELİ

Ülkemizin temelini oluşturan 800 yıllık geçmiş Ahilik teşkilatının usta-çırak-kalfa ilişkisidir. Tüm darbeleri gördük, 15 Temmuzu da. Milletin iktidara sahip çıkmasının faziletini hep birlikte yaşadık. İnsanların ülkesinin menfaatlerini kollamaktaki kararlılığını gördük. Ticarette kaide nedir, esnaflıkta düstur nedir? Ahi Evran’ın bu önemli meseleyi hallettiğini görüyoruz. Ben siftah ettim, komşum da etsin anlayışı olunca fakir-fukara kalmaz. Bizim dükkanın görünmez yerinde bir sepet vardı, hali vakti olanlar oraya koyar, öbürleri alırdı. 53 yıldır yoksullarla zenginleri öyle birarada gördüm ki, şükrediyorum ülkeme.

PROF. DR. FİLİZ ERCAN / HACETTEPE ÜN. HAYATİ KONU: OKUL SEKTÖR UYUMU

Endüstri işgücünü istihdam eder, kazanmak kalıcı olmak ister. Eğitim kurumları da öğrencilerimizi nitelikli yetiştirmek isteriz. Bu bir arz talep meselesidir. Aslında bir birlikteliktir. Bu birliktelikte eğitim öğretim, ar-ge ve ihtiyacı ortaya koyan bir sektör olmalıdır. Eğitim kalitesinin artırılabilmesi için uygulamalı eğitime çok ihtiyaç var. Bunun için ise mesleki eğitimin gerektirdiği teknolojik donanıma sahip olunması gerekmektedir. Bu durum öğrencilerin istihdam başarılarını artırmasında önemli bir unsurdur. Birde ilgili bakanlıklar sanayi ve sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve Yükseköğretim Kurumu ile koordinasyonun sağlanması gerekmektedir.

PROF. DR. MEHMET SARIBIYIK / SAKARYA ÜN. ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİN HIZINA YETİŞMELİ

Öğrencilerimize işi öğreterek göstermemiz gerekiyor. Öğrencilerimizi iş dünyasıyla birlikte yetiştirmek hepimizin amacı olmalı. Okullarda teknik olarak bir şey öğretilmeye çalışılıyor ama iş dünyası “bu program artık işime yaramıyor” diyebilir. Bu yüzden anlaşmamız olan iş yerleri ile yapılan çalışmalar öğrencileri iş hayatına çok iyi bir şekilde hazırlıyor. İşletmeler nitelikli elemana ihtiyacı var der. Bu öğrencilerin yetişmesinde onların da katkı sağlaması çok mühim. Bu pratik eğitimlere her öğrenciyi göndermiyoruz, 4 üzerinden en az 1.8 not ortalamasına sahip öğrenciyi işletme ile muhatap ediyoruz.

PROF. DR. NESLİHAN BOYAN, ÇUKUROVA ÜN. GARANTİLİ İSTİHDAM CAZİBEYİ ARTIRIR

Mezun öğrencilerin istihdamı ve özel sektörle ilişkiler konusu önemlidir. Teknisyen ve tekniker kavramlarına baktığımızda özel sağlık kuruluşları istismara uğratıyor. Her ikisine de aynı ücreti veriyor, iki kavramın ayrılması önemli oysa. Akademik personelin niteliklerinin artırılması da önemli. Özellikle meslek yüksekokulu öğretim elemanlarının yüksek lisans ve doktora öğrencisi alabilmesi için gerekli çalışmaların olması gerekir. Mesleki uygulamanın önemi sebebiyle uygulama derslerin 10 saatten 20 saate çıkarılması gerekir. Temmuz 2015’te Maliye Bakanlığınca gönderilen yazıyla MYO müdürlerinin yüksekokul müdürleriyle aynı haklara sahip olmadığı bildirildi. Ücret çok sorun değil ama hak kaybı ve itibarsızlaştırma gibi algılanabilir.

YARD. DOÇ. DR. RECEP ONUR UZUN / MANİSA ÜN. NİTELİKLİ ELEMAN MI YIĞINI ERİTMEK Mİ?

Meslek okullarının yaygınlaştırılmasında görünen sebep üniversite kapılarında bekleyen yığınların azaltılması gibi gözüküyor halbuki bizim ihtiyacımız olan nitelikli elemanların yetiştirilmesidir. Hedefimiz bu olmalı. Buradaki sorunlardan biri atölye ve laboratuarların teknik yapılarının yetersizliğidir. Pratik eğitimde sanayicilerin hızına okulda yetişemeyiz. Öğrenciyi sanayiye teslim etmemiz gerekiyor. Atölye ve laboratuar olanaklarının yetersizliği nedeniyle sanayi tarafından düzenlenecek oryantasyon eğitimleriyle bu açık kapatılabilir, hızla gelişen teknolojide mali durumda göz önüne alınarak tezgahın değişim hızına okulların yetişememesi normal bir durumdur.

HAK-İŞ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN:YENİ BİR ZİHNİYET OLMALI

Mesleki ve teknik eğitimdeki kabul sorunu aileden başlar, okulda devam ediyor. Dolayısıyla bu kabul sorununu aşmamız gerekiyor. Yani mesleki ve teknik eğitimi üniversiteye gidemeyecek, gitme imkanı olmayan, lise öğrenimden umudunu kesmiş öğrencilerin yönlendirildiği, ona doğru istikamet almış bir öğrenci anlayışı değil, baştan itibaren mesleki ve teknik eğitimi tercih eden bir zihin yapısına, bir zihin dünyasına ihtiyacımız var.