Televizyon seçim kazandırır mı?

Önce başlıktaki soruya cevap vermek lazım, evet kazandırır. Tarihteki en ünlü örnek 26 Eylül 1960’da yaşanan Kennedy ve Nixon tartışmasıdır.Anketlerde önde giden, aynı zamanda Cumhuriyetçilerin Başkan Yardımcısı olan, Katolik olan rakibi Kennedy karşısında mezhep avantajı da olan Richard Nixon bir programda başkanlığı kaybetmişti. 

Elbise rengi yanlıştı, beden dili, sinirli bakışları rahat olmadığı mesajını verdi seyirciye, tahminen kumaş hatasından yayında fazlasıyla terledi, Kennedy, sorulara samimi yanıtlar verirken Nixon sloganlarla konuştu.

Sonuç mu, aynı gece düzenlenen anketlerde tartışmanın galibi Kennedy çıktı ve oradan da başkanlık yolu açıldı. O günden beri  ABD’de başkan adayları ve hatta başkan aday adayı olan senatörler programlara sadece gelecek muhtemel sorulara bakarak hazırlanmazlar.

Danışman kadro, yayın yapılacak stüdyodaki dekorun renginden konuşma sırasında arka fonda yer alacak renge, masa varsa altı açık olup olmadığına kadar  bir sürü bilgiyi toplar.

Eğer çekim stüdyoda değil de adayın kendi ofisi ya da evinde olacaksa o zaman iş daha  önemli hale gelir. Arkada görülecek derinlik, ışık, tablo, çiçek, masanın üzerinde yer alan kitap ya da dergiye kadar her şey planlanır.

***

Çarşamba akşamı ve gecesi tam bir canlı yayın bombardımanı vardı. Önce Başbakan Davutoğlu’nun NTV yayınını seyrettik. Sonra TRT ortak yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Nasuhi Güngör’ün sorularını yanıtladı.

Hemen hemen aynı zaman diliminde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da CNN-Turk yayınındaydı.

Saydığım tüm yayınlar dışarıdan, konukların olduğu yerlerden yapıldı. Hangi partinin taraftarı olursanız olun fark etmez, bahsettiğim 3 yayını da görsellik olarak bir değerlendirin lütfen. Ortaya çıkan tablo CHP açısından sıkıntılı bir tablo, görselliğe hiç önem verilmemiş bir yayın manzarası.

Derinlik yok, ekranda şık duran pastel renkler yok aksine oturma düzeni dahil daha mekanik bir görüntü var. NTV’deki yayınında soru soran 3 kişi olduğu için  Başbakan Davutoğlu  yandan derinliği gözükecek şekilde oturmuş.

TRT yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkası, Cumhurbaşkanlığı forsu ve genel görüntü derinliklere göre ayarlanmış. Özetle medya ilişkileri sadece yayına çıkılacak kanal, gün ve saat ayarlamakla sınırlı değildir.

Önemli olan yayında ekrana çıkacak görüntüdür ki iyi görüntü verilmek istenen mesajı kuvvetlendirir...

***

Küçük küçük başka ayrıntılar da vardır. Mesela ekrana mavi gömlekle çıkılmaz zira terlerseniz belli olur, ideal olan beyaz gömlektir.

Mesela ekrana tarayan kravat ya da ceketle çıkılmaz seyircinin dikkati dağılır. Takım elbise içine eğer çizgili gömlek giyersen kravatının düz olması gerekir, ya da ayaklar gözüktüğünde çorapların çekili olacak ve  asla tenin gözükmeyecek takım elbise altından.

Mesela ekrana çıkan liderin gözlüklerinin temizliği bile son derece önemlidir, danışmanların dikkat etmesi gerekir. Biz de yayın başlayınca iş bitti sanılır ya tam aksidir aslında. Doğru danışmanlık biçimi yayını, ekrana çıkan görüntüyü asıl iş yapan biçimdir...