Televizyonun çýlgýn zamanlarý

Daha önce yazdým ama bu haftasonu izlediðim bazý haberler tekrar ayný konuyu yazmama neden oldu: Ana haber bültenleri…

Meseleye bir anekdotla baþlayayým…

Yýllar önce Ýstanbul’da aðýrladýðým bir Ýngiliz dostumla, üstelik televizyon gazetecisi de deðildi, akþam yemeði yerken televizyon da ana haber saatiydi. Þimdi hatýrlamýyorum ama bir kanalýn ana haberini izliyoruz. Bana dedi ki “Türkiye’de neden televizyon ekranlarý bu kadar kaotik ve kirli”. Ben eveledim geveledim ama diþe dokunur bir þey söyleyemedim. Ama o devam etti: “Bir ülkenin geliþmiþliðini televizyonlarýnýn ekranlarýndan anlamak mümkün biliyor musun? Sizin ülkenizdeki ekranlar daha çok Pakistan ya da Hindistan’daki televizyonlarla benzerlik gösteriyor.”

Aslýnda Ýngiliz dostumun tespiti doðruydu…

Televizyonlarýn akþam haberlerine bakýyorum da hala benim çocukluðumdaki tarz ve teknikle hazýrlanýyor.

Bas bas baðýran bir seslendirme tekniði… Ekranýn her köþesinde aniden beliren anlamsýz “ok”lar… Ne amaçla kullanýldýðý belirsiz görüntüler… Bir de muhabirlerin yerli yersiz anonslarý… Haber mi izliyorsun yoksa gerilim filmi mi belli deðil!

Türkiye’de maalesef haberler hala “Reha Muhtar” tarzý avam, halký küçümseyici, “bunlar ancak böyle anlar” yaklaþýmý ile hazýrlanýyor… O kafa gitti ancak onlarýn yetiþtirdiði kafalar hala haber merkezlerinin çoðunda hakim maalesef…

Kitap okumayan, dünya meseleleri ile ilgilenmeyen son derece dar görüþlü ve konformist bir yaklaþýmla “halk böyle istiyor” kolaycýlýðýna kaçan tipler bunlar…

Üstelik bir de her haberi “son dakika”, “sýcak geliþme” ambalajýyla sunuyorlar izleyiciye… Oysa günümüz þartlarýnda bir geliþmeden herkes anýnda haberdar oluyor. Bu tip “ucuz” numaralarý artýk býraksanýz olmaz mý? Bu milleti aptal yerine artýk koymasanýz olmaz mý?

Dünyada televizyon haberciliðinin dönüþtüðü, yeni formatlarla zenginleþtiði bir çaðda biz neden hala o eski, köhne ve nitelik istemeyen tarzý devam etmekte ýsrar ediyoruz?

Hemen söyleyeyim… 2000’li yýllarýn baþýndan bu yana dünyaya her alanda çok hýzlý entegre olmaya baþlayan Türkiye’de bazý alanlarda ýsrarla “statüko”nun korunmasý için direnildi. Bunlarýn baþýnda da medya gelir. Medya yöneticileri özellikle donanýmsýz olanlardan seçildi. Bakýn büyük medya gruplarýnýn haber merkezlerinin profiline ne demek istediðimi daha kolay anlayacaksýnýz. Çoðu dünya meseleleri ile ilgilenmiyor, dünyayý merak etmiyor… Sadece dünyayla deðil yaný baþýndaki savaþla bile ilgilenmiyor. Sevgili arkadaþlarým, deðerli meslektaþlarým bu tarz televizyon haberciliðini artýk býraksanýz diyorum. Bu millet bu kadar kalitesizliði haketmiyor!