Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Temas kanallarını hep açık tutmak gerekiyor

Geçen sonbaharın en dramatik gelişmesi, Başkan Obama’nın Suriye’yi vurma noktasına  geldiğini duyurup, sonra da durmasıydı. Obama’nın harekatın kıyısına gelip   neden döndüğü karanlıkta kaldı. Şimdi yeni bir teori var: İran’ı küstürmemek için Suriye’de durdu.

İddiayı sağ kanattaki Obama karşıtları, muhalif Cumhuriyetçi Partililer savunuyor... Dayanakları da Cenevre görüşmelerinde İran’ın ABD dahil 5 ülke ile nükleer anlaşma adımı atması. Bu anlaşma sürprizdi... Cenevre’de İran’a ağır şartlar konduğu biliniyordu -İran’ın teslim olması- gerekiyordu... İran’ın tavır değiştirmesi için de bir neden yoktu. Ama Cenevre’de anlaşmanın ilk durağına varıldı. Daha hâlâ ince ve uzun bir yol var, ama Obama muhalifleri İran’a taviz verilerek bu anlaşmaya varıldığını savunuyorlar. Anlaşmaya İsrail’in hepten, Suudi Arabistan’ın usulden karşı olduğunu da hatırlayalım.

Aslında Cenevre’de anlaşmayı sağlayan, ABD ile İran’ın son 8 ay gizlice görüşmeleri. Martta Oman’da gizli görüşmeye başlamışlar. Sonra en az 5 kez görüşmüşler... Cenevre’den daha da önemli olan, İran ile ABD’nin masaya oturmuş olması. O gizli görüşmeler olmasa, Cenevre’de nükleer anlaşma olmazdı. Anlaşılan bu görüşmelerde yalnızca nükleer konular değil, ABD ile İran’ın sonraki adımlarının ve nihai barışmanın da taslakları çizildi. Gerçi bu nihai barışma kılıçtan da keskin bir süreç. Ona sonra bakılacak.

Peki Obama neden İran ile yakınlaşmak istiyor? Irak ve Afganistan’dan çıkışı hedeflemişti. Onlar zaten tarihi adım, bölgede İran ile de tekrar ilişkiye geçerse, bir başka tarihi adım olacak. Bunlar Obama’nın kendine koyduğu hedeflere uygun.

Muhaliflere göre ise Obama yönetimi İran’ı -Ortadoğu kaosu ve şiddeti ortasında bir istikrar adası- görüyor ve İran’ı kazanmak istiyor. İstikrarlı olduğu belki doğru, ama İran’ı kazanmak kolay bir iş değil. Hele İran’ın kısa sürede ABD ile işbirliği yapacak ada olması mümkün değil. Ada da olsa, ortalıkta hâlâ kaos ve şiddet olacağından çevre bozukken adanın adalığı kalmaz. Ayrıca da Ortadoğu’da İran deyince sadece sınırlar değil, sınır ötesine uzanan mezhep ve ideolojik uzantılar da var. Ada yok.

Diğer teori, Obama son 5 yıldaki dış politika hatalarını örtmek için bu yola girdi... Bu da hayli ideolojik ve standart muhalefet tezi. Son 5 yılda Obama çok da hata yapmadı. Kucağında bulduğu ve ABD sisteminin yarattığı sorunlarla uğraştı. İran ile uzlaşma, görev süresinin sonunda Obama’yı tarihe geçirmez... Başarabilirse, -İran’ın ABD için başağrısı olmasını engellemek- yeterlidir ve ayrıca onun da getirisi tartışılır. Öte yanda İran ile uzlaşma Suudi Arabistan’ı ve Şii azınlığa sahip diğer Körfez ülkelerini rahatsız etti. Mısır’ın mevcut yönetimi İran’a iyi bakmıyor. Yani İran kartı Obama ve ABD’yi Ortadoğu’da kurtarmıyor.

Bir diğer teoride, Obama’nın iç sorunlara odaklanmak için İran ile anlaşmak istediği öne sürülmekte. Her başkan iç sorunlara odaklanmak ister, ama dünya bırakmaz. İran ile anlaşınca Ortadoğu’nun tamamının düzelmiş olmaz.

Obama anlaşıldı ki vurmayı kırmayı bombalamayı tercih etmiyor ve diplomasiyi seviyor. Bir süre bu diplomasi havası gidebilir. Ortam ise ne muhaliflerin savunduğu gibi berbat, ne de Beyaz Saray’ın savunduğu gibi iyimser. İran’ın uzlaşırken bile bölgesel kazancını artırmaya çalışacağını düşünmek gerekir. Zaten Irak’ta olduğu gibi fazla uğraşmadan bazı hediyeleri kucağında buluyor. Bu arada İran’da rejimin koalisyon benzeri yapısı var ve herkes ABD ile uzlaşma yanlısı değil.

Beyaz Saray -Her ne kadar önemli de olsa, tek bir bölge 7 gün, 24 saat zamanımızı alamaz- derken Ortadoğu’dan söz ediyordu. Bölgenin sonsuz enerji ve zaman öğüttüğünü fark etmişler. İran bunu daha önceden biliyordu. Ve son gelişmeler Ortadoğu’da herkesin herkesle gizli ya da açık konuştuğunu - konuşabildiğini yeniden gösterdi.