Okullar yeni açýlmýþken ilk mektep hatýralarýný biraz karýþtýrsak mý?
Yaz tatili biter. Yapraklar sararmaya baþlar. Artýk akþamlarý hava serindir. Anlayacaksýn ki okul vakti gelmiþtir.
Eylül’ün kýz ismi olmasý dýþýnda hiç güzel tarafý yoktur. Hani þair diyor ya Aralýk için; “netameli aydýr” diye bence esas netameli ay Eylül’dür. Hani bir ucu haki renkli darbelere kadar giden bir ay olarak Eylül’de kara önlüklerimiz ve beyaz yakalarýmýz hazýrlanýr, okul için alýþ veriþ yapýlýrdý.
Okul alýþveriþini babalar yapardý. Zaten kýrtasiye ve kýyafet satan yer azdý. Sayýsý belliydi. Herkesin nereden alacaðý da az çok belli oluyordu böylece. Babalar kendilerine verilmiþ listeyi bütçesi oranýnda tamam etmeye bakardý.
Þimdi bakýyorum da alýþ veriþe daha çok annelerle çýkýlýyor. Çeþit arttýðýndan ve çocuklarýn istekleri kýrk türlü tevile döndüðünden ve babalar uzun alýþveriþlere sabýrlý davranamadýðý için artýk alýþveriþ partneri annelerdir.
Annelerle alýþveriþ kýymeti bilinirse güzel bir iþtir. Anneler de çocuklarýna malzeme alýrken kendileri okula baþlayacakmýþlar gibi sevinirler, heyecanlanýrlar. Birlikte heyecanlanabilmek ne nimettir.
Ýtiraz edenler olabilir. Çocuklarda eski heyecan kalmamýþtýr diyenler çýkabilir. Ama siz mesela kýrtasiye yardýmý alan çocuklarýn yüzündeki sevince, gözlerindeki heyecana baksanýz anlarsýnýz nasýl dipdiridir heyecanlarý çocuklarýn...
Annelerle alýþveriþte malzeme sayýsýnýn artmasý biraz müþkülpesent anneler için sýkýntý oluþturur. Ama çocuklarýn çoðu zaten akranlarýndan görmüþ ve karar vermiþlerdir ne alacaklarýna. Malum ya çocuðu ana babasý kadar akraný da yetiþtirir, etkiler.
Bizim zamanýmýzda babalara verilen listelerde mesela “suluk” vardý. Musluk suyu içilmezdi. O sebepten suluk alýrdýk ama malzemesi nasýl bir þeyse. Suluðun dibi yeþil yeþil lekelerle dolardý. Belki sulukta deðil suda sýkýntý vardý bilemiyorum. Ama durum böyleydi.
Tabi okulun hemen yanýnda çeþme varsa mesele kalmýyordu artýk suluklarýnýzý su savaþý yapmak için kullanabilirdiniz. Ama sapýný kulpunu koparmadan yapmanýz lazýmdýr. Tez zamanda kýrýlýp, pörsüyen malzemeden özellikle babalar hiç hazzetmezler. “Yavrum daha parasýný ödemedik ne çabuk kýrdýn , daðýttýn.” derler.
Bir baþka vazgeçilmez parça da çantaydý tabi. Ýlk çantamý hatýrlýyorum Almancý kuzenimin çantasýný bana vermiþlerdi. Ama çanta o kadar küçüktü ki herkese dalga konusu olmuþtum. Ama annem rahmetli çok sevmiþti çantamý ve bir zaman o çantayý kullandým belki anne hatrýna ama daha fazla dayanmadým ve herkesin çantasýna benzeyen bir çanta alýndý bana. Diðer küçük çantayý da bir daha elime almadým. Dedim ya çocuðun hayatýnda akranlarýnýn tavrý , tarzý çok etkili oluyor.
Sonra defterler. Þimdiki defterlere hayran oluyorum. Evvelden paranýz olsa bile çeþit azdý. Þimdi yeter ki defter almak isteyin. Parasý olana dünya kadar çeþit var. O defterlerin kulakçýklarýný bükerdik yazarken. Köþeden bükülmüþ defterler ne komik olurdu. Defterleri çok büküldüðü için annesi tarafýndan defteri ütülenenleri biliyorum.
Defterin kenarýný köþesini kývýrmadan, bükmeden kullanabilmek bir baþarýydý, bir titizlik alametiydi ve en çok kýzlarda görülürdü temiz defterler. Kýzlar defteri temiz tutmakla kalmaz kenarýna süsler yaparlardý, hele bir de yazýsý inci boncuk gibi dökülüyorsa o defterden ders çalýþmak þeker yer gibi lezzetli bir þeydi.
Kalem üzerine ayrý bir yazý yazsak bile olur. Küçülen kalemleri kullanmamýzý istemezdi öðretmenimiz derhal çöpe atardý. Kalem deyip geçmemek lazým çocuðun en yakýn arkadaþýndan deha yakýndýr kalemler. Biz üçüncü sýnýftayken uclu kalemler yeni çýkmýþtý. Mavi renkli alýnmýþtý bir tane bana. Sonra o kalem hemen bozuldu. Ýlk olduðu için teknolojisi oturmamýþtý besbelli. Sonradan o kalemler çoðaldý, çeþitlendi. Kurþun kalemler artýk kendi adetleriyle bir nostalji oldu. Bazýlarýný annelerin diktiði kalemlikler vardý. Kalemliklerin içi titiz öðrenci, pasaklý öðrenci arasýnda bir ölçüydü. Pasaklý öðrencilerin kalemliklerinde yarým kalmýþ boyalar, ucu kýrýk kalemler, ölü silgilerle dolu olurdu. Titiz öðrenci ise mendili kadar temiz tutardý kalemliðini.
Çantalar, defterler, suluklar hepsinin bizde hatýrasý var eyvallah da bu malzeme üzerinden bir eðitim tarihi neden yazýlmaz. Akademisyenler böylesi çýtýr iþlere gönül düþürmezler anladýk da yazar, çizer kýsmý bu malzemeler üzerinden öðrencilik yýllarýný kaleme alsalar biz de okusak kötü mü olur?
Bu hafta geçmiþe bir yolculuk yapmaya çalýþtýk umarým istifade edilir, kalýn saðlýcakla...