Fenerbahçeliler kusura bakmasýn ama; Beþiktaþ'ýn Sivas ve Partizan karþýlaþmalarýndan sonra, bu maç bana biraz yavan geldi. Aslýnda iki takým da, oynamaya istekli bir görüntü içindeydiler ama; istekli futbolun olmasý gereken artýlarý içinde deðillerdi. Ýstemek, tek baþýna hiçbir þeye yetmiyor...
G.Birliði'nin oyunu sýkýþtýrmayan gerilimsiz futbolu; maçý stresten uzak tuttu. Bu böyle olduðu için, oyun içindeki bazý sert fauller bile iki tarafý fazla germedi. G.Birliði, F.Bahçe'nin hata yapmasýný bekleyen bir kolaycýlýðý da seçmedi. Zaman zaman riskler yüklendi. Bu da, maçýn kaliteli olmasýný deðil ama en azýndan seyredilir olmasýný saðladý.
F.Bahçe, devreyi son derece üretimsiz kapadý... En tehlikeli 2 ataðýný, ancak devre biterken Sow ve Kuyt'la gerçekleþtirdi. Hatta, "En tehlikeli" deðil, ilk tehlikeli ataklardý. Emre'nin, ileri çýkmakta aðýr kalan arkadaþlarýný "Çabuk oynayýn" diye (Biraz da kýzarak) uyarmasý... Mehmet Topal'ýn da, geriye dönmede zorlanan arkadaþlarýný ikaz etmesi; F.Bahçe'nin bu devrede verimsiz kalmasýnýn nedenlerini anlatýyor gibiydi...
***
Ýkinci yarý, her iki takým için deðiþmeyen kadrolarla baþladý ama; oyun deðiþmiþti. Çünkü maça tempo geldi... Bunun ilk ve en çabuk meyvasýný F.Bahçe topladý. Penaltýyla hemen öne geçtiler. Bana sorarsanýz, penaltýnýn oluþ biçiminden çok tatmin olmadým. Evet, bir ayak temasý var ama; Alper de sanki kendini yere atmaya hazýr gibiydi. Daha sonra bir kez daha denedi, hakem bu kez yemedi... Üstelik sarý gördü.
Emenike'nin pozisyonuna ise hiç bir þey söylenemez. Çok net penaltýydý. Ama, iki takým için verilmeyen baþka penaltýlar da vardý.