Sýrça döküldü...
Aleni olaný aþikar etti.
Temsilciler Meclisi'nin gerçek hüviyeti bütün dünyaca görüldü.
Ýrade mi? Kör bir inancýn ipoteði altýnda.
Otoriterizm deðilse ne?
Korkunç bir tarassut ve eleþtiri zinhar yasak.
Soykýrýmcý Netanyahu'nun Temsilciler Meclisi'nde yaptýðý konuþma sýrasýnda yaþananlar, soykýrým üzerine kurulmuþ Amerikan imparatorluðunun da gerçek yüzünü, özgürlük söyleminin faþizmle nasýl çerçevelendiðini bir kere daha gösterdi.
Temsilciler Meclisi'ndeki görüntüler, Amerikan propaganda aðýnýn önümüze çýkardýðý Kuzey Kore meclisindeki görüntülerden hiçbir farký yoktu.
Etme bulma dünyasý iþte...
Sosyal medyayý þöyle bir tarayýn, Kim Jong-un'un Kuzey Kore Halk Meclisine giriþine mutlaka rastlarsýnýz.
Oradaki korkuyu ve alkýþlara bir bakýn.
Sonra bir de Temsilciler Meclisi'ndeki o manzaraya bakýn.
Ben tekrar tekrar baktým.
Manzara Robert Cox'un Ýmparatorluk ve Terör makalesini aklýma getirdi.
Açtým, bir kere daha okudum.
Zaten Cox Amerikan hegemonyasýnýn yetmiþli yýllarýn sonuna doðru baþladýðýný belirtir.
Terörizm meselesine gelince... makalede kendini yeniden var etme söyleminin bir parçasý olarak deðerlendiriyor.
Ama bir hikâyenin sonuna gelindiðinin de altýný çiziyor düþünür.
Ona göre Amerika bir imparatorluktur:
19. ve 20 yüzyýl imparatorluklarýndan farklý olarak... Amerikan Ýmparatorluðu'nun uyguladýðý emperyalist strateji, devþirdiði elitler aracýlýðýyla diðer devletleri içeriden yönetmek üzerine kuruludur.
Ulusötesi þirketler, konuþlandýklarý ülkelerdeki iç politikayý etkiler, oluþturduklarý ekonomik baðlarla da yerel þirketleri kendilerine baðýmlý kýlardý.
Tabi, kurumlar aracýlýðýyla ve sözde uluslararasý hukukla bu süreci yönetir...
Öte yanda... NATO aracýlýðýyla "imparatorluk çekirdeðinin" yani Amerikan ordusunun altýnda bütünleþme saðlanarak güya demokrasinin dolayýsýyla özgür dünyanýn güvenliði saðlanýyordu.
Bu Amerikan demokrasisinin bedeli çok aðýrdý.
Dünyanýn dört bir yanýnda demokrasi adýna darbeler yapýldý!
Milyonlarca insan özgürlük ve demokrasi adýna katledildi.
Ama yine de yumuþak güç marifetiyle, yaygýn medya aðý ve yerel iþbirlikçi entelijansiya ile süreç bir þekilde perdelendi.
Hülasa...
Stratejik bir akýldan bahsediyoruz.
Ama, bugün bu akýl yerine kör bir inanç hakim Amerika'ya...
Rasyonalitesini bu kör inanç üzerine oturtmuþ imparatorluk, bugün Ýsrail'in kapanýna kýsýlmýþ bir imparatorluðun açmazlarýný hep birlikte izliyoruz.
SÝZE BAÞKA BÝR HÝKÂYEDEN BAHSEDEYÝM O ZAMAN
Norman Finkelstein'ýn Soykýrým Endüstrisi adlý bir kitabý var, bilenler bilir.
O kitapta, 1969 Arap Ýsrail savaþýna kadar Ýsrail konusunda kararsýz bir Amerika vardý.
Daha açýk ifadeyle Ortadoðu'da iliþkiler Araplar üzerinden tanýmlanýyordu.
Yahudi iþadamlarý dahi bu akýl çerçevesinde hareket ediyordu.
Hatta soykýrým, Holokost, 'sol'u söylemi olduðu için tehlikeli kavramlardý.
Sonra...
Arap-Ýsrail savaþý ile birlikte Ýsrail, Amerika'nýn Ortadoðu politikasýnda merkeze oturdu.
Durum böyle olsa da, Temsilciler Meclisi, Senato ve müesses nizam, gerçekçi bir zeminde politika üretiyor, Ýsrail'i kendi stratejik aparatý olarak orada konumlandýrýyordu.
Özne Amerika'ydý.
O günden bugüne köprünün altýndan çok sular aktý.
Artýk imparatorluk eski imparatorluk deðil.
Dün, dýþ politikasýnýn bir aparatý olarak gördüðü Ýsrail'i varoluþunun gerekçesi olarak görecek derecede körleþmiþ bir ülke Amerika bugün.
O alkýþlar baþka tefsir edilemez.