Ben düþünüyorum ki, bir süredir “15 yýllýk Ak Parti iktidarlarý döneminde eðitimde – kültürde baþarýlý olunamadýðý”ný seslendiren Sayýn Cumhurbaþkaný Külliye'de, eðitim danýþmanlarýna sýnav sistemleri ve TEOG konusunda bir araþtýrma yaptýrdý, onun üzerine TV programýnda “Ben TEOG olayýný istemiyorum ve bunu da artýk yanlýþ buluyorum. TEOG'un kaldýrýlmasý lazým. Biz TEOG'la mý geldik? Ne TEOG vardý, ne bir þey vardý” dedi. Ardýndan da “Bunun kararýný verecek olan hükümettir. Bu ülkenin Cumhurbaþkaný olarak Bakanýma, Baþbakanýma bir kere söylerim olur biter” sözleriyle sürecin nasýl iþleyeceðini belirtti.
Baþbakan ve Milli Eðitim bakanlýðý mesajý aldý, harekete geçti. Böylece herkesin zaten TEOG'un kaldýrýlmasý gerektiðini (nitekim Bakanlýk TEOG'un kaldýrýldýðýný açýkladý bile) düþündüðünü öðrenmiþ olduk. Oysa Habertürk gazetesinden Pervin Kaplan yazmýþ. “Bir ay önce, diyor, Milli Eðitim bakaný Yýlmaz Ýstanbul'da eðitim editörleriyle buluþtuðunda'TEOG sisteminin ne kadar adaletli olduðunu, Doðu'daki çoban çocuklarýn, köylerdeki öðrencilerin bu sistem sayesinde þampiyon olduklarýný, TEOG'un fýrsat eþitliði yarattýðýný' anlatmýþtý.”
Hiç kimse “Sayýn Cumhurbaþkaným, Külliye'de bu yönde bir hazýrlýk var mý” diye sormuyor. TEOG kötü, ama yerine ne konacak? Yoðun biçimde formül aranýyor. 1 milyon 200 bin genç var, daðda koyun güden çocuktan, þehirde büyüyenine kadar hepsi iyi bir orta öðretim alaný arýyor.
Herkes biliyor ki, her orta öðretim kurumu, insanýn yarýnlarý için yükselme basamaðý sunmuyor. Ýktidarýn önünü açtýðý Ýmam Hatipler içinde bile “Proje” olaný var, olmayaný var. Yani Ýmam Hatipler için bile yarýþ kaçýnýlmaz.
Deniyor ki, aralarýnda yine derece farký bulunmasýna raðmen 500 seçkin okul var. Asýl yarýþ, -çocuklarýn ya da velilerin yarýþý- bu okullara girebilmek için. Bu da aþaðý yukarý 1 milyon 200 binden 50 binin içine girmeyi gerektiriyor.
Nasýl olacak bu?
Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn “TEOG kalksýn” derken bu seçme zaruretini görmediðini düþünmek mümkün deðil. "Liseler, Milli Eðitim Bakanlýðý kontrolünde kendi sýnavlarýný yapar" gibi bazý formüller de söylüyor Sayýn Cumhurbaþkaný, ancak sahaya gelindiðinde her formüle iliþkin bir dünya rezerv seslendiriliyor.
Aslýnda denenmemiþi yok dense yeri.
Ak Parti 15 yýldan beri iktidarda, hani neredeyse denenmemiþ isim kalmadý bakanlýk için, denebilecek bir bakan deðiþimi yaþandý: 6 Bakan.
Deðiþen bakanlardan bir komisyon kurulsaydý da, eskilerin neden eskidiði, yenilerin neden önerildiði üzerine bir düþünce alýþ-veriþi yapýlsaydý.
Sayýn Baþbakan Urfa'da öðrencilere hitaben konuþurken yeni sisteme iliþkin ipuçlarý veriyor, öðrencilerin ilgilerine göre liselere gideceðini belirttikten sonra "8. sýnýfý bitirdiðinizde hangi tarafa ilginiz varsa; spor, matematik, fizik, fen ya da edebiyat oraya gideceksiniz... Sen de sosyal bilgilere git, 'ben din alimi olacaðým' diyen de imam hatip lisesine gitsin. Herkes istediði yere gidecek. Bunun için okulda yönlendirileceksiniz” diyor. Çocuklar Baþbakan'ýn “TEOG kalksýn mý?” sualine hep bir aðýzdan “Kalksýn” diye karþýlýk veriyorlar.
Þimdi bu sözlerin sadece "ben din alimi olacaðým diyen de imam hatip lisesine gitsin” kýsmýnda bile sorun var. Bir yandan mesela “Fen Lisesi müfredatýna göre proje Ýmam Hatip” açýlýyor, bir yandan “Din alimi olacaðým diyen ÝHL'ye gitsin” deniyor. Olur mu, olmaz.
Ya TEOG kaldýrýldýðýnda ve her okul kendi sýnavýný yaptýðýnda çobanlýk yapan çocuk Kabataþ Lisesi'nin yolunu bulamazsa... Bu Ak Parti'nin felsefesine uyar mý? Ya sýnavlar, bizde her mülakatta olduðu gibi bir takým kayýrmalara konu olursa...
Eðitim sorunu sadece sýnav sorunu deðil hiç kuþkusuz.
Türkiye'nin bir eðitim sorunu var.
Ýslam dünyasýnýn bir eðitim sorunu var.
Belki de bizim ve bizim dünyamýzýn ana sorunu Eðitim.
Ben Ak Parti'nin 15 yýl sonra “Eðitimde - kültürde baþarýlý olamadýk” demesini beklemezdim. Asýl o alanda baþarýlý olunmalýydý çünkü. Asýl “yetiþmiþ insan zaafý”ydý bizim derdimiz çünkü.
Ama giden 15 yýl geri gelmiyor ki.