Terim, Volkan ve yuh!

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in bastığı havaya ve aldığı paraya baktığınız zaman, Brezilya’nın bize değil bizim Brezilya’ya 4 atmamız gerekirdi! 

Terim’e yapılan yergilerin temelinde bu gerekçe vardır. Hepsi budur.

Terim’e sözün tadını kaçırmadan, bu temel düşünceden çıkarak yapılacak yergiler hiç de abes değildir.

Ve üstüne basarak da belirteyim ki Terim’i değersiz saymaya çalışmaktan öte, onu uyararak ayaklarını yere bastırmaya, ondan yana çıkmaya, ona yarar sağlamaya yöneliktir.

Ayda 800 milyarın üzerinde ödeme yaptığınız ve bunun için beş yıl garanti verdiğiniz bir kişiden karşılığını da beklersiniz. Ülkedeki ortalama gelirin 2900 katını kazanan bir teknik adamdan bir ulus bunu ister...

Ve ulusal takım hazırlayan teknik adamların ne ürettiğini ölçmek için uzun yıllar beklenmez.

Brezilya maçı Terim’in göreve 3. gelişinin 15.maçıydı ve takım sahada oynamıyor, sorumsuzca rakibini seyrediyordu!

Teknik direktörün mevcut olanaklarla yapıp yapamayacaklarına ve bunları yapıp yapamadığına bakılır... 15 aydır görevde. Terim ne yaptı? Grupta sıradan Kazakistan’ı yarım maçlık oyunla yendik! Malzememiz bu denli kötü mü?

Bir takımda yeterli futbol yeteneği olmayabilir, ancak yapabileceklerini yapma çabası olur.

Bizim Brezilya maçında bu hiç yoktu!

Ve bu yokluğun nedeni futbolcu kadar teknik adamdı. İstek, özgüven, çalışmak, emek yerlerdeydi! Bunun için yuhalandılar.

Oyuncular yuhalandıkları için kötü oynamadılar, yapabileceklerini yapmadıkları, sorumluluklarını yerine getirmeyerek ayıp ettikleri için yuhalandılar.

Evet, tepkinin biçimi sevimsizdi, ama gerekçesi yerli yerindeydi.

Siz tutar, tepkinin gerekçesi yerine, biçimine odaklanır, gerçeğin üstünü bununla örterek oradan karşı saldırıya geçerseniz âlemi sersem yerine koymuş olursunuz ki bir ayıp daha edersiniz.

İnsanımız, kendini görevine veren, sırtındaki forma için yırtınan futbolcuyu gönülden alkışlayıp, coşkuyla omuzlarına çok aldı. Ama yüzde 15’lik vergisini bile kulüplere yükleyen büyük kazançlı futbolcu yurttaşından da sahada karşılık bekliyor. İnanarak, güvenerek bağlandığı teknik adamından üretim istiyor.

Sahadaki oyuncu da emeğine saygı bekliyor. Tribündekilerin sahadakilere sövüp sayması da ayrı ve büyük bir sorun. Tepki hakları, ama bunun biçimi hakaret olamaz.

Volkan Demirel’in tepkisini yaratan tribün terbiyesizliğine benliğimin tümüyle tepki koyuyorum. Ama gene de Volkan’ın çıkıp giderek duygusal bir ezilişle karşılık vermesini doğru bulamıyorum. Volkan kendisine yapılan ahlaksızlığı o densizlere sahada dimdik kalarak yanıt vermeliydi. Onları böyle yenerdi.