‘Terör günlerinde felsefe’

Uluslararasý terörizmin kavranamazlýðýna iliþkin felsefi anlayýþlar ve görüþler, küresel terörizmin yöntemleri üzerine yapýlan tartýþmalar, öyle görülüyor ki, IÞÝD sonrasý dönemde yeniden ve bambaþka zaviyelerden yapýlacak.

Dahasý, Amerika’da ve Avrupa’da, 11 Eylül sonrasýnda yürütülen þu ‘terör günlerinde felsefe’ tartýþmalarýnýn mahiyeti epey deðiþecek gibi görünüyor.

Siyasal Ýslamýn tarihi ve bu tarihin içinde özgün bir yere sahip olan Vahhabi/Selefi akýmýn günümüzdeki yükseliþi açýsýndan bakýldýðýnda; IÞÝD’in mezheplerarasý çatýþmayý körükleyen, kendi siyasi varoluþunu bu alana yerleþtirmeye çalýþan bir örgüt olduðu açýktýr.

Saddam sonrasý ‘Yeni Irak’ý yönetenlerin, Þii kimliði önceleyen, Sünni halký sürecin dýþýnda tutan ve ötekileþtiren tutumu, IÞÝD’e geliþip tutunacaðý sosyal zemini bir altýn tepsi içinde adeta sunmuþ ve El-Kaide’nin mirasýndan ve öðretisinden gelen  insanlarýn, ilk kez topraðý ve sýnýrlarý belli bir coðrafyaya ayak basmalarý böylece  mümkün hale gelmiþtir.

IÞÝD’in tarih sahnesine çýkýþýyla birlikte giriþtiði eylemler, köktencilik ve terör hakkýnda 11 Eylül saldýrýsýndan bu yana, bütün dünyada yürütülen felsefi-siyasi  tartýþmalarý önemli oranda anlamsýz kýldý.

El-Kaide tipi terörizm acaba karakter mi deðiþtiriyor sorusu daha sýk sorulmaya baþlandý.

Belli bir coðrafya üzerinde, belli bir siyasi programý hayata geçirmek, daha doðrusu bir Ýslam devleti kurmak için yürütüldüðü iddia edilen yeni mücadele anlayýþýný  þimdiye kadarki benzerlerinden ayýran nedir?

Bir tek olaya ait gözlem ve araþtýrmalar veya bir tek olayýn, grubun, sýradan bir terör saldýrýsýnýn geride býraktýðý izlenimi, bugün IÞÝD’in eylemlerinin yarattýðý izlenimlerden ayýran temel farklar nelerdir?

Sorular bu þekilde uzayýp gidebilir.

Geçmiþteki örneklere bakýldýðýnda ve geçmiþte terörizm olarak tanýmlanan saldýrýlar söz konusu olduðunda, bugünü dünden farklý kýlan en önemli ayrým, geçmiþte gerçekleþen ve bütün dünyayý sarsan terör saldýrýlarýnda, insanýn düþmanýnýn kim olduðunu hiçbir zaman bilememesi olduðu hususudur.

11 Eylül’de Manhattan’da ikiz kulelere saldýran ‘düþman’ kimdi?

Bunu bilmek belki hiçbir zaman mümkün olmayacak.

Ortada Bin Ladin ve onun harekete geçirdiði söylenen intihar fedaileri vardý var olmasýna ama, Jürgen Habermas’ýn da söylediði gibi, Bin Ladin sadece temsili bir ‘gerçek düþman’ ve temsili bir iþleve sahipti.

IÞÝD’e gelinceye kadar, El Kaide’ye baðlý olduðu düþünülen gruplar, gerçekte bir merkeze baðlý olmadan ve küçük gruplar halinde savaþýyorlardý. Bu gruplarýn dünyanýn çeþitli yerlerindeki hedeflerini belirleyen askeri ve ortak bir merkez bulunmamaktaydý.

Suriye’deki iç savaþ bu durumu oldukça deðiþtirdi. Suriye ve daha sonra da Irak’ta savaþan IÞÝD’e baðlý birlikler tipik bir gerilla örgütü gibi, belli bir coðrafyada ve belli bir siyasi programý-IÞÝD örneðinde Ýslam Devleti kurmak- hayata geçirmek için savaþýyorlar.

IÞÝD Ortadoðu’da bir heyulaya dönüþmüþ durumda.

Efsaneler, rivayetler ve gerçekler çoðu kez birbirine karýþýyor.

Ama IÞÝD söz konusu olduðunda, steril duran yegane þey, örgütün kullandýðý yöntemler, sýnýr tanýmayan terörizmi ve karþýsýna çýkan her þeyi yok eden yýkýcýlýðý, bilmediði tanýmadýðý her þeye gösterdiði nefret ve düþmanlýktýr.

72 saat içinde IÞÝD’e ait 90 hedefi birden vuran Amerikan uçaklarýnýn attýðý bombalarýn, uzun vadede pek iþe yaramayacaðý aþikar.

O bombalarýn Vietnam’ýn þehirlerine ve daðlarýna daha fazlasý atýlmýþtý.

IÞÝD’in sahip olduðu korkutucu özelliklerin, siyasi bir amaç için ve belli bir coðrafya üzerinde bir mücadele yöntemi olarak benimsenmesi, uluslararasý terörizm kavramýný yeniden düþünmeyi, yani ‘terör günlerinde felsefe’ tartýþmalarýný yeniden yapmayý gerekli kýlýyor.