Terör, süreci nasýl etkiler?

Bir ‘Kürt’ deðil, ‘Öcalan hareketi’ þeklinde devam eden PKK’nýn son dönemde ‘netice almak için terörü týrmandýrdýðý’ söyleniyor. Neticeden murad, Öcalan’la görüþmelerin baþlamasý, sorunun kendi istedikleri çerçevede çözüm yoluna girmesi... Yani ne kadar terör olursa o kadar netice yakýnlaþýr gibi bir çarpýk anlayýþ var. Oysa her seferinde bunun tam tersi bir durum ortaya çýkýyor. Terör, sorunu daha da karmaþýklaþtýrýyor, yaralarý kanatýyor, çözüm umudunu tahrip ediyor. “Taktik amaçlý terör” vurgusu yapanlar bir koz olarak eylemlerin kullanýldýðýný söylüyor. Devleti masaya çekmek ve maksimalist taleplerini kabul ettirmek... Oysa örgüt içinde terör için terör yapan, öldürmeyi tek yöntem ve amaç haline getiren, kendi projesini terör üzerinden hayata geçirmeye çalýþan kanatlar mevcut. “Devrimci Halk Savaþý” konsepti bu þekilde ortaya çýktý. Oslo görüþmeleri sýrasýnda Öcalan ve Karayýlan gibiler ‘taktik amaçlý’ terörü öne çýkarýrken, Fehman Hüseyin, Cemil Bayýk, Duran Kalkan gibiler örgütsel ütopyaya ulaþmak için terörü devreye aldýlar. Öcalan veya Karayýlan süreç içinde hiçbir zaman ‘aman ha terör eylemi yapmayýn’ demiyordu. Onlara göre bu bir dayatma aracýydý. Diðerleri ise bunu da bir kandýrmaca olarak görüyordu.

Neticede Oslo süreci gömüldü, Öcalan gömüldü, çözüm umutlarý gömüldü. Týpký son günlerde yeþermeye baþlayan umutlarýn bir kez daha gömülmesi gibi. Zana, BDP, Karayýlan, Barzani, biraz nüansla konuþan her kim varsa hepsi yine gömüldü. Fehman Hüseyin tam bir mezarcý gibi, her giriþimi, her ümidi anýnda havaya uçurmaya çalýþýyor.

***

Bu noktada Karayýlan’ýn diðerlerinden çok farklý konuma oturtulmasý da doðru deðil. Öcalan’a daha yakýn olan ve “hem müzakere-hem terör” diyen Karayýlan gerçekleþen birçok eylemin de talimatýný veren kiþi... Telsiz talimatlarý medyaya yansýyan Karayýlan’ýn bir sözü çok ilginç... “Gerillanýn tek görevi öldürmektir” diyen Karayýlan, eylemlerin amacýný anlatýrken ise diyor ki, “düþmanýn sistemini zorlayalým da düþman masaya otursun bu deðil. Bizim düþmanýn sistemini felç etmemiz lazým.” Bu cümle, Silvan saldýrýsýný yapan zihniyetin ana fikridir.

Silvan’la birlikte baþlayan süreçte PKK asýl felci yaþamýþ, her anlamda paralize olmuþtur. Son dönemde ciddi bir varlýk gösteremeyen örgütün bugün yapabildiði ‘kaybet-kaybet’ esasýna dayanan “intihar saldýrýsý” þeklindeki eylemlerdir. Daðlýca’da verilen 31 kayýp, PKK’nýn ancak intihar anlamýnda þuursuz eylemler gerçekleþtirebildiðini göstermektedir. PKK, ölüm üzerinden kitlesini canlý tutmaya çalýþmakta, açýkça gençlerin kaný üzerinden etkinlik kazanmaya çalýþmaktadýr. 31 ailede oluþacak tepkiyi adeta cansuyu olarak görmektedir. Asýl acý olan, bu gaddarlýða sesini yükseltemeyenlerin, bu eylemleri mazur göstermeye çalýþmalarýdýr. “KCK operasyonlarý sürerse onlar da daðdan inmez”, “Öcalan’la görüþme olmazsa elbette saldýrý olur” türü normal gösterme çabasý, saldýrýdan daha büyük bir talihsizliktir.

Terör eylemlerine tepki gösteremeyen bazý demokrat yazarlarýn hiç deðilse PKK canibinin siyasi iradenin çözüm çabalarýný boþa çýkarmaya çalýþmasýna tepki göstermeleri gerekir. KCK yönetiminden Zübeyir Aydar, “tali durumdakilerle sorunu çözer gibi bir hava yaratacaksýn, bu olmaz, bu tutmaz. Çözüm isteniyorsa muhataplarý bellidir” diyor. Yani ona göre Apo, muhatap; Barzani, Zana, BDP, parti liderleri tali aktörler... Ýþte onun için bu, Öcalan hareketidir ve tek amaç Öcalan’ý kurtarýp, PKK’yý meþrulaþtýrmaktýr. Kürtlerin seçtiði siyasilerin hiçbir iradesi, etkisi ve yetkisi olmamalýdýr! Meseleyi tek kiþiye endeksleyerek, çözümündeki tüm aktörleri küçümsemek baþlý baþýna bir sorunsaldýr.

Terör saldýrýsýnýn ve yeþeren ümitlerin akamete uðratýlmaya çalýþýlmasýnýn bölgedeki sivil toplum tarafýndan daha yüksek sesle eleþtirilmesi önem taþýmaktadýr.