Teröre destek veren ülke adayı ABD

Pazar günü ABD ve Rusya dışişleri bakanları Suriye’de ilkesel olarak ateşkese çok yakın olduklarını açıkladılar. 

Suriye’de düşmanca saldırıların durdurulması hususunda ittifak ettiklerini söylediler.

Ama nihai kararın iki devletin başkanlarının yapacağı görüşme ile netleşeceğini de ilave ettiler.

***

Laf salatası.

Böylesi kararlar kaç kez alındı!

En son Münih’te ateşkes kararı alınmıştı. Başta Rusya uymadı bu karara.

Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Obama ile yaptığı bir buçuk saatlik görüşmeden sonra Türkiye’nin ciddiyetini anlayan taraflar böyle bir yola başvurdular.

***

ABD’nin ve AB’nin Türkiye’ye sabır tavsiye etmeleri ve top atışını durdurma tavsiyeleri batının inandırıcılığını yitirme aşamalarından bir yenisi.

ABD müttefiki Türkiye’ye inanmıyor ve açıkça bir terör örgütü olan PYD’ye destek veriyor. CIA kayıtlarında Suriye’nin Kuzeyindeki illegal örgütlerin dokuzuncu sırasında zikrettiği PYD dün ortaya çıktı ki aynı zamanda ABD Ulusal Terörle Mücadele Merkezi’nin (NCTC) 2013 yılı kayıtlarında da terör örgütü olarak geçiyormuş.

Yani ABD yönetimi kendi kurumlarının ve müttefiki Türkiye’nin terörist dediği bu örgütü açıkça ve ısrarla savunarak terörü destekleyen devletler arasına girmeye çalışıyor!

***

AB’nin tavrı da ABD’den çok farklı değil. Bir taraftan ABD’nin müttefikimiz dediği gibi tam üyeliğe adayımız diyor, güvenli bölge konusunda Türkiye’nin çizgisine geliyor ama öte yandan onlar da yüzbinlerce insanın canına kıyan milyonlarcasını göç ettiren Şam yönetimini DAİŞ’ten daha ehven görerek önceliği DAİŞ’le mücadeleye vermek suretiyle Esed’e ve Rusya’ya can suyu taşıyorlar.

Bununla da yetinmiyorlar PKK terör örgütünü dolaylı olarak desteklemekten çekinmiyorlar.

***

Son sabıkaları Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri’nin Ankara’ya uğramadan Diyarbakır’a giderek teröre destek verenlerle görüşmesi.

AB Bakanı Bozkır’ın şu değerlendirmesi önemli:

“Bu heyetin, Ankara’ya uğrama ihtiyacı duymadan doğrudan Diyarbakır’da terör örgütü PKK ile mücadelemizin en yoğun olduğu yerlere gitmesi, PKK terör örgütünü açıkça destekleyen örgütlerle görüşmelerde bulunması manidardır. Bu ziyaretiyle PKK’nın algı yönetimi operasyonuna hizmet eden Kati Piri’nin, gittiği yerlerde PKK’nın kanalizasyonları, evlerin bodrum katlarını cephaneliğe çevirmesinden, güvenlik güçlerimize sürekli saldırı düzenlemesinden, bölgede sözde otonom yapılar kurmak için şehirleri yakıp yıkmasından, okullara, hastanelere ve hatta ambulanslara saldırılarıyla masum sivilleri evlerini terk etmek zorunda bırakmasından hiç bahsetmemesi de ilginçtir.”

***

Türkiye’yi içerden ve dışardan tehdit eden terör örgütüne karşı bize dost görünen ülkelerin bu duyarsızlığı elbette ki kabul edilemez.

Kendilerine hak olarak gördüklerini Türkiye’ye yasaklamak gibi bir mantıkla hareket eden bu sözde dostlar Türkiye’yi Suriye müdahalesine adeta zorluyorlar.

Türkiye’nin ciddiyetin anlayınca da göstermelik ilkesel anlaşmalardan falan bahsediyorlar.

***

Bu ABD11 Eylül sonrası terörle mücadelede konsept değişikliğine giderek terörü bulunduğu yerde imha etme kararı almış, düzmece gerekçelerle Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etmişti.

Kendini koruma gerekçesiyle on bin km uzaktan gelip ülkeler işgal edecek, haklı olacak ama 910 km’lik hududu bulunan Türkiye’ye milli güvenliğini doğrudan tehdit eden gelişmelere karşı sabır tavsiye edecek, öyle mi?!

Öyle değil!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı vardır, doğmuştur.

Türkiye’nin batıya rağmen kendini savunma ve haklarını koruma gücü vardır.

Batı salon toplantılarıyla Türkiye’yi oyalamayı bırakıp harekete geçmezse vakit geç olabilir!