Terör, üzüntü ve acýnýn kýzgýnlýða dönüþmesini teþvik eder. Kýzgýnlýk, þiddete þiddetle yanýt verilmesi duygusunu körükler, toplumsal güven iliþkilerini sarsar, acýnýn kusulacaðý mecra arayýþýný hýzlandýrýr, herkesin herkesten þüphelendiði bir ortam yaratmayý amaçlar. Böylece terör, tam da acýlar karþýsýnda yan yana gelen toplumsal kesimlerin aslýnda karþýlýklý güvensizliklerini daha da artýran bir atmosfer doðurur.
Hele üst üste yapýlan terör eylemleri söz konusuysa, öfkenin büyümesi kaçýnýlmaz olur. Son eylemler de Türkiye’de öfkenin artmasý ve saðduyunun yitirilmesi amacýyla yapýlmýþ gibi gözüküyor.
Ayrýca terör sadece toplumsal katmanlar, siyasi çevreler açýsýndan geniþ bir güvensizlik ortamýna iþaret etmez. Ayný oranda baþka toplumlar, baþka devletler, baþka oyunculara karþý da þüphelerin artmasýna, var olan güvensizliklerin çoðalmasýna hizmet eder.
Ardý ardýna yapýlan eylemler, yenilerinin de yapýlabileceðini ima ettiðine göre, terörün her bakýmdan Türkiye’de güvensizliðin hakim olmasý amacýyla yapýldýðý ileri sürülebilir.
Çoðulcu kenetlenme
Terör örgütü, gerçekleþtirdiði eylemlerle bir yandan güvensizliði arttýrma amacý taþýrken, öte yandan güvenlik önlemlerinin daha da artýrýldýðý bir Türkiye istiyor olabilir. Bu, daha güvenlikçi politikalar üreten ama daha güvensiz bir ülke tasarýmý demektir. Dolayýsýyla terörün kurduðu en büyük tuzaðý, bu noktada aramak mümkün.
Öncelikle yaþanan acýlarýn öfkeye dönüþmemesini saðlayacak bir toplumsal dayanýþmaya ihtiyaç olduðunu söylemek gerekir. Bu, hedefi ne olursa olsun, kim ya da hangi kesim hedefe konmuþ olursa olsun, eylemlerin hepimize yapýlmýþ olduðu gerçeðinden hareket etmeyi gerektirir.
Terörle mücadele, ne sadece güvenlik güçlerinin iþidir, ne bir hükümet ya da siyasal partinin altýndan kalkabileceði bir konudur. Terör ve terörle mücadele, hükümetler üstü, partiler aþýrý bir konu olduðundan, tüm kesimleri, tüm katmanlarý kapsar. Dolaysýyla zaman, “bizden olanla” sarýlmanýn deðil, herkesle, hatta farlý olanlarla yakýnlaþýp saflarý sýkýþtýrmanýn zamanýdýr. Bu tür kucaklaþmalarýn terör yoluyla amaçlanan ayrýþma, kuþkulanma, bölünme ve þiddete þiddetle yanýt verme duygularýna verilecek en iyi yanýt olacaðý söylenebilir.
Dýþarýda çoðullaþma
Terörün sadece ülke içindeki güvensizlikleri tahrik etme deðil, baþka ülke ya da devletlere olan güvensizliði de çoðaltma amacý bulunduðu hatýrlatýlmalý. Terör yoluyla hem toplumsal kesimler arasýnda hem de dýþ dünya ile olan iliþkilere dair þüphe duygularý arttýrýlýnca, iktidarlarýn da bu duygular doðrultusunda karar almalarýný teþvik eden koþullar oluþtur. Zaten amaç, tam da bu koþulun oluþmasýný saðlamak olabilir.
Diðer bir ifadeyle terör, iç siyasetin güvenliðe ve daha merkeziyetçi uygulamalara evrilmesinin yolunu açarken ayný oranda dýþ dünyada da yalnýzlaþmayý zorlar. Dýþ dünyayla, müttefikleriyle, iþbirliði içinde olduðu ülkelerle iliþkileri zarar görecek bir Türkiye’nin, terör örgütünün amaçladýðý deyim yerindeyse, bir tür Suriyeleþtirme giriþimine su taþýmaktan baþka bir iþe yaramayacaðý söylenebilir.
Ayrýca söz konusu riskleri bertaraf edecek adýmlarýn Türkiye tarafýndan atýlmamasý halinde, o riskleri Türkiye adýna bertaraf etmeye hazýr kuvvetlere de bu þansý vermemek gerekir. O halde belki terörün beklediði deðil, beklemediði adýmlarý atmak oyunu bozmanýn yollarýndan biri olabilir.