Teröre karşı başlattığımız büyük operasyona alâka da büyük!

ABD/Avrupa’nın silâh ve mühimmat başta olmak üzere her türlü desteği verdiği terör unsuru PKK/HDP/YPG’yi bölgeden temizleme operasyonumuza tepki yağıyor; sadece tepki yağsa iyi, tehdit de ediyorlar! 

Sorsanız hepsi terörle mücadele ediyor, insan haklarına saygılı ama Türkiye sadece kendini sınırını korumak için değil bölge halkını da terörden kurtarmak adına başlattığı operasyona da karşılar. Bu ne yaman bir çelişkidir? 

Bu çelişkinin sebebi teröre yüklenen farklı anlamlar olsa gerek. Onlar, kendi çıkarlarını zedeleyecek her şeyi ‘terör’le yaftalarken, kontrol altında tutmak istedikleri coğrafyalarda kurdukları veya destek verdikleri terör yapılanmalarını ise ‘mağdur, özgürlük savaşçıları’ gibi çeşitli adlandırmalarla savunuyorlar. PKK/HDP/YPG’ye olduğu gibi Fethullahçı Terör Örgütü’ne de nasıl sahip çıktıklarını görüyoruz. 

“Herkesin teröristi kendine” anlayışındaki bir dünyaya haklı olduğunuzu anlatmak da imkânsız. Kurdukları terör yapılanmasının bir terör organizasyonu olduğunu onlara anlatmak gibi bir garipliğin içerisindeyiz. 

Türkiye, Kürt ve Arap askerlerden müteşekkil Suriye Milli Ordusu’yla başlattığı “Barış Pınarı Harekatı”nın ne kadar yerinde olduğunu bölge halkının sevinç gösterilerinden anlıyoruz. ABD tarafından PKK/HDP/YPG’ye teslim edilen yerlerde terör unsurunun baskıcı tutumu, kendinden olmayana yaptıkları zulümler de ayyuka çıkıyor. “İnsan hakları, dil ve inanç özgürlüğü” üzerinden pazarlanan PKK/HDP/YPG terör unsuru elinde bulundurduğu yerlerde İslâm’a ait nişaneleri yasaklamıştı. Pazar günü PKK/HDP/YPG terör unsurundan temizlenen Tel Abyad’da 6 yıl sonra ezan okunabildi! 

Hani inanç özgürlüğü, hani insan hakları?.. 

Yalanlarla örülmüş bir dünyada doğru olmaya, dürüst olmaya çalışıyoruz. Sadece kendi hakkımızı değil, tüm mazlumların hakkını savunmak gibi azim bir mücadelenin içindeyiz. 

İsrail’den İran’a, ABD’den Rusya’ya, Avrupası’ndan Çin’ine hepsinin “Barış Pınarı Harekatı”na karşı çıkmalarının altında tarihi bir korku var. Korkuları şu ki, bir kez daha "Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim" denilmesi… 

Panik ve telaşlarından da anlıyoruz ki o günler geldi. 

Din, dil, ırk ayırmadan mazlumlardan yana olan Türkiye tarihi misyonunu deruhte etme yolunda emin adımlarla ilerliyor.