Terör olgusu, toplum psikolojisinde travmalar üretiyor. Þehit cenazeleri, acý içindeki aileler ve çatýþma görüntüleri... Bunlarýn hepsi zihnimizin derinliklerinde izler býrakýyor.
30 yýldýr süregelen bu olaylara karþý bir yanda meseleyle yeni tanýþmýþ gibi hayret, þaþkýnlýk ve isyan türü tepkiler görüyoruz, diðer yanda bu mesele daha uzun yýllar devam edecekmiþ gibi bir kanýksama ve durumu sýradanlaþtýran bir halet-i ruhiye... Terör gibi farklý boyutlarý bulunan kronik sorunlara karþý nasýl davranýlmasý gerektiði gerçekten önemli bir konu...
Terörün yoðun olduðu bölgelerde yaþayan insanýn bu meseleyi algýlama biçimi ile diðer bölgelerdekilerin algýlama biçimi arasýnda da büyük farklar bulunuyor. Batýlý insan genelde bu sorunu günlük yaþantýsýný aksatmayacak, etkilemeyecek bir mesele olarak konumlandýrýyor ve can sýkýcý bir faktör olarak görüyor. Doðulu insan ise hayatýný ve günlük yaþamýný doðrudan etkileyen temel faktörlerden biri olarak algýlýyor, daha ivedi bir beklenti içine giriyor.
Bölgeler arasýndaki meseleyi algýlama ve önemseme farklýlýðý aslýnda ayrý psikolojik evrenler oluþturuyor. Bu farklýlaþmayý örgüte müzahir kitlenin ayrý bir siyasi gündem oluþturarak kendi kitlesini ayrý bir alemde yaþatmaya çalýþmasý anlamýnda söylemiyorum. Örgüte karþý olan, örgütün baskýsý altýnda kalan ve terörden muzdarip olan insanlarýn algýsý açýsýndan söylüyorum.
Þýrnak’ta yaþayan bir vatandaþ Batý’daki þehirlerde yaþayan insanlarýn onun derdini ne derece anladýðý, ne oranda bununla dertlendiði konusunda negatif bir fikre kapýlmamalý.
Ya da Hakkari kýrsalýnda mücadele eden bir asker, jandarma veya polis, Ýstanbul’da yaþayan insanýn onun fedakarlýklarýný ne derece gördüðü ve çektiði çileyi ne kadar önemsediði konusunda þüphe duymamalý. Çileye, mücadeleye, her türlü soruna ortak göðüs germek, fedakarlýðý paylaþacak bir dayanýþma sergilemek önem taþýyor. ‘Duygudaþlýk’aslýnda bu tür olaylar karþýsýndaki ortak tavýr ve paylaþýmla oluþuyor.
***
Elbette terörün amacý, hayatýn olaðan akýþýna sekte vurmak, sistemin iþleyiþini sarsmaktýr. Türkiye gibi büyük bir ülkenin de teröre kendisini endekslemeden geliþim trendini sürdürmesi gerekiyor. Ama bir ülke terörle mücadele veriyorsa, bu mücadelede duygudaþlýk ve paylaþýmda olmazsa olmazdýr.
Hakkari’deki, Þýrnak’taki, Diyarbakýr’daki esnaf, siyasetçi, sivil toplumcu PKK’nýn zulmü ve baskýsýndan þikayet edip KCK operasyonlarýna ve devletin güvenlik tedbirlerine önem atfederken, adeta bunu hayatýnýn en temel ihtiyacý olarak algýlarken, Ýstanbul’dan ahkam kesen bazý yazarlarýn güvenlik politikalarýný demokrasinin alternatifi gibi görerek eleþtirmesi çok anlamlý olmuyor.
Terör olaylarý karþýsýnda paniðe kapýlmak, veryansýn etmek ancak örgütün ekmeðine yað sürer. Ancak terör karþýsýnda hiçbir þey yokmuþ gibi davranmak bir duyarsýzlýk ve vurdumduymazlýk oluþturursa bu da belli hassasiyetleri yok eder. Bu yüzden uzun soluklu olan terörle mücadele süreçlerinde toplumun her kesiminin dayanýþma içinde olmasý, birbirinin hissiyatýný anlayarak hareket etmesi, empatiyi elden býrakmamasý büyük önem taþýyor.
PKK bugün aðýrlýklý olarak Güneydoðu’daki halka baský ve þiddet uygulamakta, açýkça zulmetmekte, onlarýn yaþamýný çekilmez kýlmaktadýr. PKK’nýn hayatýný kararttýðý insanlar hem genel olarak Kürtler’dir, hem de kendi müzahir kitlesidir. Çünkü terör olaylarýnýn yaþandýðý yerde ne bölgesel kalkýnma olur, ne insanlarýn huzur ve refahý kalýr... BDP’nin en fazla oy aldýðý Hakkari, bugün çatýþmalarýn ve ölümlerin en yoðun olduðu, günlük yaþamýn en kötü þekilde etkilendiði yerdir.
Bize düþen bölge halkýnýn yaþadýðý dramlara daha fazla duyarlý olmak ve bölgede görev yapan tüm kamu personelinin fedakarlýklarýný daha fazla takdir etmektir.