Teröre minnet ittifaký...

Kürt meselesininin çözümü ve Türkiye’nin terör belasýndan kurtulmasý için iktidarýn ortaya koyduðu güçlü siyasi irade bazýlarýnýn fena halde canýný sýkýyor.

Ulusalcý- sosyalist ve þoven gruplar, Kandil terör tesislerinin aynen devam etmesi için adeta ‘teröre minnet ittifaký’ oluþturmuþ durumdalar. Böylesine farklý siyasal kesimlerin ittifak oluþturmalarýnýn mümkün olmadýðý düþünülebilir. Fiili olarak bir araya gelinip, tasarlanmýþ bir ittifaktan söz etmiyoruz elbette. Bu daha çok, zýmni bir ittifak...

Nihai olarak ‘silahlarýn býrakýlmasýný’ temin etmek üzere Ýmralý ile baþlatýlan çözüm sürecini kesintiye uðratmayý hedefleyen bu kesimler, daha çok ‘zorunlu amaç birlikteliði’ ile oluþmuþ bir bozgun koalisyonudur.

Süreci olumsuz etkileme kapasitesi olan bu koalisyona rengini veren temel özellik ise vesayet geleneðidir. Bu yüzden de, eski Türkiye’den kalma o buyurgan tavýrlarýyla zaman zaman ikaz-tehdit karýþýmý bir duruþ sergileyerek sivil hükümeti zora sokmayý amaçlamaktadýrlar.

Bu ‘bozgun koalisyonu’nu ayakta tutan tek argüman, AK Parti ve Tayyip Erdoðan düþmanlýðýdýr. Hemen bütün dönemlerde, hiçbir toplumsal karþýlýk bulamayan ‘ulusalcý’, ‘sosyalist’ ve ‘þoven’ gruplar, þimdilerde çözüm süreci üzerinden toplumun sinir uçlarýyla oynamaya çalýþýyorlar.

Mesela, kanýn akmaya devam etmesinin bu ülkeye ve bu topluma maliyeti konusunda en küçük bir vicdani duyarlýlýða sahip olmayan ‘þoven’ kesimler, çözüm umutlarýný tahkir eden bir üslupla özellikle Baþbakan Erdoðan’a karþý bir nefret dili kullanarak kendi siyasi varlýklarýný tahkim etmenin telaþýna kapýlmýþ durumdalar.

Kýsacasý, milliyetçiliði ‘ýrkçýlýk’ boyutuna taþýmakta bir beis görmeyen bu kesimlerin, varlýklarýný sürdürebilmek için þiddetle kana ihtiyaçlarý vardýr.

***

Bugün, çözüm süreci üzerinden ‘nefret söylemleri’ üretenlere yakýndan baktýðýmýzda, aslýnda bütün bu karþý çýkýþlarýnýn arkasýnda gizliden gizliye adeta teröre bir minnet duygusu içinde olduklarýný rahatlýkla görebiliriz.

Bu yüzden de en büyük arzularý, Ýmralý’nýn sürece taþ koymasýdýr. Çünkü, Türkiye’nin önündeki en büyük engel olan kirli terör aðý ortadan kalktýðýnda, ýrkçý siyaset üretenlerin büyük bir bölümü muhtemelen iþsiz kalacaktýr.

Ýmralý’dan olumsuz mesajlar bekleyen bir baþka kesim ise, ulusalcý ve sosyalist kesimler... Bütün tarihleri boyunca kaostan beslenen bu sol-sosyalist yapý, çözüm sürecini zehirleyecek nifak üretme konusunda da son derece becerikli...

Sürecin baþladýðý ilk günden itibaren; “PKK bir terör örgütü deðil”, “PKK neden silah býraksýn”, “PKK’ya silah býrak demek çok anlamlý deðil”, “ben olsam silahý býrakmam” türü bir kirli propaganda yürütüyorlar.

Süreci deðersizleþtirmek için yoðun bir çaba harcayan PKK sempatizaný bu sosyalist kalemler neden acaba bu kadar tedirginler? Yoksa ellerindeki oyuncaðýn alýnmasýndan mý korkuyorlar?

Doðrusu çok da haksýz sayýlmazlar. Çünkü, bu kalemlerin ‘Erdoðan karþýtlýðý’ ile baþlayan on yýllýk savruluþ macerasýna baktýðýmýzda çok dramatik bir tablo ile karþýlaþýyoruz. Ýþin baþýnda, demokrasi rotasýndaydýlar, Tayyip Erdoðan demokratikleþme adýmlarý attýkça, demokrasi treninden inip Ergenekon vagonuna bindiler. Yýllarca, Kürtlere karþý nefret söylemleri dillendirdiler ama Erdoðan, Kürt sorununun çözümü için adýmlar atýnca bu kez de PKK’cý oldular. Ne travmatik bir durum deðil mi?