Teröristle mücadelede son durum

Önceki yazıda PKK’nın kış koşullarına arazide çok kötü bir durumda girdiğini yazmıştım. Gerçekten örgüt militanları Türkiye sınırları içinde sığınacak mağara dahi bulmakta zorlanıyor. Lojistik bağlantılarında ciddi sorunlar var. JÖH ve PÖH güçlerinin etkili ve artan baskısı örgütü iyice bunaltmış durumda. Elbette teröristin işi kolay, uzaktan birkaç şehit verdirir ya da uzaktan bir bomba patlatır ise gündemi tamamen değiştirebilir. Zor olan yaşatmak, teröristi halktan ayırıp etkisiz hale getirebilmek. Bu nedenle güvenlik güçleri sahada ne kadar başarılı olursa olsun bir patlama başarıları gölgelemeye yetebiliyor.

Örgüt arazideki yenilgilerini açlık grevi ve diğer sivil eylemlerle saklamaya çalışıyor. Asıl hedef ise silahlarıyla birlikte dağdan şehirlere inebilmek. Dağ gerillasından şehir milislerine dönmeyi hedefliyorlar. Bu ise oldukça güç bir dönüşüm. Çünkü şehirde eylem kolay görünmekle birlikte PKK’nın kültürüne çok uygun değil. Buna rağmen örgüt şehir milisleri haline gelebilmek için üst düzey kişilere dönük suikastları, polis, savcı ve hâkim cinayetlerini geçişin önemli adımları olarak belirlemiş durumda. Ayrıca canlı bomba eylemleri geçmişte olduğu gibi bugün de önemsenen yöntemler arasında. Canlı bombada örgütün en önemli sorunu bomba düzeneklerini hazırlamada görülen yetersizlikler ve canlı bomba olacak kişilerin görevlerini yapmadaki eksikleri. Ayrıca örgüt istihbarat alanında ciddi açıklar veriyor ve şehirlere gönderilen canlı bombaların tamamına yakını polis ve jandarmanın istihbaratına takılıyor.

Sorunlar

Arazide güvenlik güçlerinin mücadele yöntemlerini gözden geçirdiğini, ciddi bir zihniyet dönüşümü gözlendiğini belirtmiştik. Ancak alınacak daha çok yol var, bunu da unutmamak gerekir. Mücadelede bir diğer sorun ise sınır güvenliği. Bu güvenliği TSK, Jandarma, Polis veya MİT ile sağlamak mümkün gözükmüyor. En azından bu birimler ile sınırları güvenli tutmak hala güç ve maliyetli bir iş. Bu nedenle sırf sınır güvenliğine dönük olarak çalışacak yeni ve bağımsız bir birim elzem görünüyor. Bu birimin personeli kuruluş aşamasında TSK ve Polis’ten seçilebilir. Ancak sınır güvenliği biriminin mutlaka helikopter, zırhlı taşıtlar ve diğer araç-gereç ile donatılması, uydu desteği alması ve diğer birimlerle birlikte çalışması şart. Sınırlarımızda, diğer ülkelerin başarıyla kullandığı ek önlemlerin de alınması gerekiyor.

Arazide yaşanan bir diğer sorun ise kaçakçılık. Bölge ekonomisine katkı sağlıyor gerekçesiyle yer yer hoş görülen kaçakçılık, özellikle sigara kaçakçılığı, PKK’nın ana kaynakları arasına girdi. Bazı illerde evlerin alt katları yaz aylarında kaçak sigara ile dolduruluyor. Kış aylarında ise bu sigaralar en az 2 katına satılıyor. Bugün bile sıradan bir mahalleye baskın yapılsa tonlarca sigara çıkar. Aynı şekilde uzun yıllar üzerine yeterince gidilmeyen uyuşturucu da örgütün en önemli gelir ve motivasyon kapısı. Bu iki alanın üzerine gidilmemesi halinde örgütün mali kaynaklarını kurutabilmek zor.

Arazide başka zorluklar da var elbette. Araç-gereç eksiklikleri gibi. Örneğin insansız hava araçlarının sayısı ve çeşitliliği arttırılabilir;omuzdan atılan ve bir çantaya sığabilen İHA’lardan binlercesi bölgede kullanılabilir. Böylece arazide elit timler PKK’ya büyük bir üstünlük sağlayabilir. Aynı şekilde PÖH’ün zırhlı araç, taşıyıcı, helikopter ve ağır silah eksiklerinin hızla giderilmesi gerekiyor.

Sorun listesini uzatabiliriz ama asıl sorun Ortadoğu’daki gelişmelerden kaynaklanıyor. Suriye, Irak ve İran böyle oldukça, Türkiye Rusya ve İsrail ile farklı saflarda yer aldıkça PKK bu durumdan yararlanıyor. Örneğin son 4-5 ay içinde PKK’nın eline Suriye üzerinden çok sayıda Rus yapımı silah geçti, ki bunların arasında yerden havaya bazı füzeler de var. Önemli bir kısmı ele geçirilmiş olmakla birlikte bu tür silahlar hala çok tehlikeli.

Dış dünyada en çok korkmamız gereken ise Türkiye ile İran arasındaki açığın uçuruma dönüşmesi. Eğer açık genişlerse İran, Irak ve Suriye PKK’ya verdiği desteği daha da arttıracaktır.