Kürt halkýný kazdýklarý çukurlara gömmek isteyen o özyönetim ilancýsý teröristleri ellerinden öptüðünü söyleyen Demirtaþ’ýn bizatihi kendisiydi.
Kendisi de “özyönetim ilaný”nýn tam arkasýnda duruyordu.
Çünkü Kandil’in talimatý bu doðrultudaydý.
“Özyönetim ilanýnýn arkasýnda ölümüne duracaksýnýz!” diyordu Kandil’deki terör baronlarý.
Demirtaþ gibiler sadece bir aparat.
Kandil ne derse onu diyen, ne yaparsa onu yapan basit bir araç.
Þimdi Demirtaþ kalkmýþ “Özyönetim ilaný bir hataydý” türünden açýklamalar yapýyor.
Türkiye’nin içine girdiði þiddet/terör sarmalýndan çýkmasý için çaðrýlarda bulunuyor.
Sanmayýnýz ki bunu kendi baþýna yapýyor.
Bu da Kandil’in politikasý.
Kandil’in Avrupa’daki sözcüleri üzerinden yeni bir taktik hamle geliþtiriliyor.
Bu taktik hamle ABD üzerinden hayata geçirilmek isteniyor.
ABD’nin devreye girip tekrar eski çözüm sürecine benzer bir süreç baþlatmasýný istiyorlar.
Demirtaþ bu taktik siyasetin sýradan bir sözcüsü.
Kendisinin oluþturduðu bir politikanýn aktörü deðil, Kandil’de oluþturulmuþ, daha doðrusu Kandil üzerinden oluþturulmuþ ABD menþeli bir siyasi operasyonun sýradan bir seslendiricisi.
Herkes konuþtuktan sonra konuþtu zaten.
Demirtaþ gibilerinin Kandil’den önce konuþmasý ve Kandil’e raðmen konuþmasý mümkün deðil.
HDP politika belirleyen veya politika dayatan bir parti hiç olmadý.
Hep terör baronlarýnca belirlenen siyasalarýn basit ve sýradan bir aparatý gibi çalýþtý.
Bu yüzden HDP’nin yasallýðý da, demokratlýðý da ziyadesiyle sorunlu.
Terör baronlarýnýn emrindeki bir siyasi cihazýn demokratik yasallýðýný iddia etmek akla ziyan bir davranýþ olur.
Yeryüzünün baþkaca hiçbir demokratik ülkesinde terör örgütünden talimat alarak hareket eden bir partinin varlýðýna izin verilmez.
Türkiye’nin demokrasisini tartýþma konusu yapanlar þunu bilmelidirler ki bu açýdan bakýldýðýnda Türkiye en deðme Avrupa ülkesinden daha demokrat bir ülkedir.
Bence bu kadar demokratlýk, demokrasinin kendisine bir kötülüktür.
O yüzden dokunulmazlýk meselesi üzerinden bu tür bir kötülük nispeten azaltýlmak istenmektedir.
Ülkenin parlamentosunda sabah akþam terör örgütünün borazanlýðýný yapmak, teröre arka çýkmanýn ötesinde terör teþvikçiliði yapmak demokrasinin dibine kibrit suyu dökmekten farksýzdýr.
Terörün finans kaynaklarýný yok etmeyi terörle mücadelenin bir gereði olarak kabul edenlerin nedense sýra terörün siyaset kaynaðýný yok etmeye geldiðinde baþka telden çalmasýna demokrasi ve hukuk adýna anlam vermek de mümkün deðildir.
***
PKK ciddi bir sýkýþýklýk içinde.
O yüzden kör terör hamleleriyle bir an önce masanýn kurulmasýný saðlamaya çalýþýyor.
PKK’nýn Avrupa’daki sözcülerinin ve Türkiye’deki Demirtaþ gibi siyasi figüranlarýnýn dillendirdiði söylemler PKK/HDP hizbine rahat bir nefes aldýrmayý amaçlýyor.
PKK’nýn nasýl halk desteðini yitirdiði ortada.
En büyük sýkýþýklýðýný burada yaþýyor.
HDP siyaseten yaslandýðý zemini büyük ölçüde yitirdi.
PYD üzerinden konjonktürel olarak yakaladýklarý uluslararasý destek geçici elbette.
Þartlar deðiþtiðinde PYD’nin de ipinin çekileceðini söylemek hiç de yanlýþ olmaz.
PKK/HDP konjonktürün her an deðiþebileceðini ve kendilerini kullanan güçlerin dramatik bir biçimde kendilerini yalnýz býrakabileceklerini görmeye baþladýlar.
O yüzden kendilerini “barýþ isteyen” bir güç konumunda gösterip rahat nefes almak istiyorlar.
PYD’nin kazanýmýný kalýcý hale getirmek, PKK’ya tekrar halk desteðini kazandýrmak ve HDP’yi de tekrar bölge halkýnýn tek siyasi gücü haline dönüþtürmek amacý taþýyan bu taktik hamle boþa çýkartýlmalýdýr.
***
Eski tarz çözüm süreci, bölgenin de ülkenin de mahvýna sebebiyet verir.
Ne Kürt halkýnýn, ne de bölgenin geleceði terör örgütüyle ve onun yasal görünümlü partisiyle asla müzakere konusu edilemez.
Barýþ ve müzakere adý altýnda PKK/HDP’nin bölgenin tek sahibi ve patronu olduðu kabul edilsin isteniyor.
O özyönetimci teröristlerin ellerinden öpenlerin bugün tam tersi sözleri, taktiksel bir tuzaktan ibaret.