Toplumsal hayatýn siyasal, sosyal, kültürel, dinsel ve hukuki bütün meþruiyet zeminlerine silah ve þiddetin tüm vasýtalarýyla saldýrýp bu mevzileri iþlevsizleþtirmek isteyen terör/terörist, kendisi için uygun ortamlar hazýrlarken, hayat normal akýþýndan çýkýp ‘’bizim için bir bataklýða’’ dönüþür. Terör ve teröristin oluþturmak istediði bu bataklýðýn sorumlusu elbette bizler deðiliz. Ama bu bataklýðý bütün dezavantajlarýna raðmen kurutmak, her birimizin sorumluluðundadýr.
Terörizm, toplumsal iliþkilerimizin meþru yapýlarýný hedef aldýðý ölçüde, kendiliðinden gayri meþru olanýn bataklýðýna saplanýr ve o gayri meþru yerden ayýrým gözetmeksizin herkesi tehdit etmeye çalýþýr. Bu yanýyla toplumsal sistemin dýþýna çýkan terör, artýk hem toplumsal himaye göremez, hem de “bataklýðý büyütmek için bizden anlayýþ ve tolerans bekleyemez”. Toplumsal sistem ve bu sistemin bütün meþru kurallarýna silah ile tecavüz ettiði için o artýk bir düþmandýr.
Her meþru olmayan þey gibi, terör ve terörizm de ne anlayýþla karþýlanýr ne de kýsmi ya da zýmmi meþruiyetler atfedilerek anlaþýlmaya çalýþýlýr. Tam da bu noktada siyaset ve siyasetçinin görevi terörü anlamak deðil, terör ile mücadeleyi en etkin biçimde yönetmektir.
Bir adým daha ileri giderek söylemeliyiz ki, esasýnda “toplumu bile anlamak siyasetçinin öncelikli görevi” deðildir. Toplumu anlamak bilimin iþidir; siyasetçinin görevi toplumda yükselen deðerleri yönetmektir. Bu bakýmdan sap ile samaný birbirine karýþtýrmamak lazým gelir!
Terörist, anarþistten farklý olarak, kelimenin yaygýn ve gevþek anlamýyla kurallarý çiðneyen kiþi deðildir; kurallarý çiðneme amacý taþýyan, kural olarak kurallarý silah ve silahlý þiddetle çiðneyen kiþidir. Terörist demokrat olmadýðý için teröristtir. Terörist, humanist olmadýðý için teröristtir. Terörist özgürlükçü olmadýðý için teröristtir. Terörist adil olmadýðý için teröristtir. Terörist bütün bu deðerleri silahla çiðnediði için teröristtir. Bütün bu deðerlerle terörizm arasýnda herhangi bir geçiþgenlik, herhangi bir illiyet ve herhangi bir baðlam olmadýðý için teröristtir.
Terör ile demokrasi arasýnda, terörist ile demokratlýk arasýnda bir geçirim de yoktur. Bu iki kavram birbirine dönüþmezler. Ne demokrat, demokrat kalarak teröristleþebilir ne de terörist, terörist kalarak demokratlaþabilir. Demokratlýk ve terörizm ayný baðlam içinde yan yana durmaz, bu iki kavramý sittin sene yan yana getirseniz bile bu terkip ve karþýmdan hiçbir þey çýkmaz. Dolayýsýyla terörizmin varlýðýný “sýnýrlý demokratlýða” ya da yeterli olmayan “demokrasiye” baðlamak, eþyanýn tabiatýndan hiçbir þey anlamamak demektir.
Terör ile mücadele konusunda fikirler üretmek, sözgelimi ekonomik sorunlarýmýzýn çözümü için kullandýðýmýz eleþtirel dil ve mantýk çerçevesine benzemez. Benzeyemez çünkü son tahlilde ekonomik deðerlendirmelerimizin sonu ölümle bitmez. Ama temel amacý ölümleri önlemek olan terörle mücadele fikir ve konseptleri, her durumda hep ölümün kýyýsýnda, ölümle burun buruna olur.
Terör ile mücadele fikri her þeyden önce “asayiþi temin etme” gibi son derece hayati bir pratik akýþkanlýðý temel almak zorunda olduðu için “güvenliðin içini ve güvenliðin dýþýný” kalýcý bir þekilde birbirinden ayýrmak zorundadýr.
Toplumsal, siyasal sitemin iç ve dýþ sorunlarý terör bataklýðýnýn ne aynasýdýr ne de varlýk nedeni. Dolayýsýyla doðrudan sistem eleþtirisi ile terör ne önlenebilir ne de terör bataklýðý kurutulabilir. Bu tespitten kimi aklý evvellerin ‘sistem eleþtirisi yapýlamaz’ sonucunu çýkarmalarý pek muhtemeldir. Bu tehlikeye raðmen söylemeye çalýþtýðým þey þudur; Terör ile mücadele ederken, bu mücadelenin ana perspektifi sistem eleþtirisi olamaz. Çünkü terör somut bir olgudur ve basýnç uyguladýðý ana arter de bizzat sistemin kendisidir.