Bu günlerde en çok ilgilendiðimiz konu terörizm ve bunlarýn hedeflerinin ne olduðu ve bunlarýn nasýl tasfiye edilebileceðidir. Mevcut çatýþmalar kolay anlaþýlýr gibi deðil, dünyanýn en büyük gücü sayýlan ABD bir terör örgütünü henüz tasfiye edemedi. Terör örgütleri bir devlet veya bir güç tarafýndan kullanýlýyor olsa bile ABD bu gücü cezalandýrabilmeli ve büyük kayýplar verdirmeli idi. Bu konuda da bir teþebbüs farkedilmiyor, hatta ABD nin terör örgütünün arkasýndaki gücü sindirmek için bile bir siyaset uyguladýðý görünmüyor..Bu durumda biz ya ABD’nin gücünü abartýyoruz ya da karþýsýnda daha büyük bir güç var ve uyguladýðý metot terörle mücadelede geçersiz diye düþünüyoruz.Çünkü savaþ ve terörle mücadele birbirinden çok farklýdýr.
Terörün yaptýðý savaþ deðildir, siyaseti yönlendirmedir. Mesela IÞÝD, ABD etrafýndaki bir devletler gücü tarafýndan etkisiz hale getirilmesi için karar alýnmasýna raðmen çatýþmaya devam ediyor.Onun arkasýndaki siyasi güç, örgütün baþarýsýndan çok yarattýðý siyasal görünüm nedeniyle onu destekliyor. Bilindiði gibi, bir süre önce bölgede bir mezhep ayrýlýðý ve bunlarýn çatýþmasý ihtimalinden söz etmiþtik.
Bu durumda ilk olarak yapýlacak iþ, teröristlerin arkasýndaki gücün, siyasi hedefini tespit etmek ve gerekiyorsa elde edilmek istenen bu sonucu engellemektir. Mesela IÞÝD’in eylemlerinde öldürdüðü insan sayýsýndan ziyade önemli olan daha büyük devletler ya da güçler arasýndaki düþmanlýðý kamuoyuna yansýtmaktýr ve onlarý mücadeleye hazýrlamaktýr. Mesela günümüzdeki eylemler Sünni ve Þii kitleleri birbirine karþýt hale getirmekte ve Kürtleri yalnýz býrakmaktadýr. Kürtlerin kendilerini savunmak için birlikte hareket edeceði Türkiye’nin dýþýnda bir kitle yoktur. Ve onlar dine göre ve soya göre ayrýþtýrýlmaktadýr. Olayý doðru çözebilmenin yolu eylemlerin çýkaracaðý sonuçlarý deðerlendirmek ve bunun kimin politikasýna uygun olduðuna karar vermektir. Ancak bu metotla da yanlýþ sonuçlara varýlabilir. Bu durumda iki ihtimal söz konusudur. Birincisi olayý çýkaran gücün eylemlerde yenilmeyi desteklemesidir. Yani son olayda ABD teröristle çatýþýyor görünüyor, öyleyse onun hasmýdýr,demek þüpheli bir deðerlendirmedir. Bir güç kendisine hasým olacak bir harekete destek olsa bile iki sonuçtan birine ulaþýr. Birincisi bu terörü kullanmasý ihtimali olan gücün desteðini yok etmek ikincisi bunu kendi hedefine yöneltmek olabilir. Mesela ABD’nin IÞÝD karþýtlýðý genel politikasýna uygun deðildir.Bölgedeki Sünni-Þii çatýþmasý ABD nin bölgeye hakim olma isteðine uygundur.Çatýþmayý kim çýkarýrsa çýkarsýn Irak ve Suriye haritalarý deðiþtirilebilir. Onun yerine iki ülkenin kuzeyi baþka bir ülkeyle, mesela Türkiye ile yakýnlaþýr. Zaten Türkiye’nin çözüm sürecini getirmesi bu gidiþin bir baþlangýcýný hatýrlatýyor. Bu ülkemizin yeni þartlar yarattýðý anlamýný taþýmaz ama baþkalarýnýn politikasýnda, kendisine uygun bir yolu yaratýp, uyguladýðý anlamýna gelir.
Terör eylemlerinde bunu yapanlarý kimin desteklediðini ciddi bir analizle ortaya çýkarmak gerekir. Mesela Kürtlerin bölüneceðine inananlar nasýl bir devlet kurulacaðýný ve bunun iyi bir çözüm olup olmayacaðýný düþünmediler.Güçlü bir ülkenin içinde bütünleþmek varken neden bu insanlar bölünmek ve bu bütünlüðün gücünden vaz geçip küçülmek ve kullanýlmak istesinler.Geçmiþte de sol hareketler ve ona atfedilen terör eylemleri, komünizm olarak vasýflandýrýldý ve bu hareketler SSCB’nin eylemleri sayýldý.Oysa bu hareketlerin Avrupa destekli olduðunu o zaman da söylemiþtim ama bu sözüm o zaman da tam olarak algýlanmadý. .Her zaman iddia ettiðim gibi Ýdeoloji ve inançlar, uygulanacak siyasete yön vermek ve halký bu siyasete uygun hale getirmek için kullanýlan metotlardýr.Ýdeoloji ve inançlar kullanýlarak yaratýlan terör eylemlerinin siyasi destekçilerinin planlarý önceden tesbit edilerek uygun metotlarla mücadele edilmesi gerektiðini düþünüyorum.