Son olarak 44 kiþinin öldüðü 239 kiþinin yaralandýðý Atatürk Havalimaný’ndaki terör saldýrýsý, PKK teröründen sonra bu defa DAÝÞ damgasý taþýyor.
Cumhuriyet döneminde biz ülke ve millet olarak daha önce böylesine gaddar, zalim, menfur bir saldýrý yaþamadýk.
Terör, huzurumuza, birlik ve kardeþliðimize karþý her zaman bir araç olmuþtur. Türkiye’de terörü; içeride vesayetçi askeri cuntalar, dýþarýdan da Türkiye’yi kontrollerinde tutmak isteyen küresel güç odaklarý araç olarak kullanmýþtýr. Geçmiþteki askeri darbeler bunun kanýtýdýr.
Büyük resim þudur: Peþ peþe canlý bombalarla, el yapýmý patlayýcýlarla toplu sivil ve asker can kayýplarýna sebep olacak þiddetli bir terör dalgasý ile kaos meydana getirmek ve halka korku salýnmak isteniyor. Amaç; bir yönetim zaafý oluþturmak... Arkasýndan da “Erdoðan otoriterleþiyordu” bahanesiyle, AK Parti-CHP koalisyonunu kurdurmak...
Belli medya, bu hedef için beþinci kol gibi çalýþýyor. Yürüttükleri algý operasyonu ile her gün, “terör önlenemiyor, bu iktidar DAÝÞ terörüne yol veriyor, istihbarat yok, güvenlik zafiyeti giderilemiyor, kimse de istifa etmiyor” propagandasý yapýyor. Ýstifalarý, terörü önleme adýna deðil, hükümetin acziyetini sergileme adýna çok istiyorlar. Niyetleri asla üzüm yemek deðil, baðcýyý dövmek.
Yaþadýðýmýz süreç içte ve dýþta üç merkezin maskelerini düþürdü.
Birincisi, Gülen cemaatinin maskesi düþtü. F. Gülen asýl yüzünü ilk defa 7 Þubat 2012 MÝT krizinde gösterdi. 17/25 Aralýk 2013 darbe teþebbüsü ve ardýndan 4 gün sonra MÝT TIR’larý meselesi birer ihanet belgesidir. Gülenist yapý, bugün terörle mücadeleyi baltalamak için de elinden geleni yapýyor. Moskova, Brüksel ve Washington baþta olmak üzere dünyanýn her yerinde Cumhurbaþkaný Erdoðan ve AK Parti hükümeti aleyhinde çalýþýyorlar. Israrla, Türkiye’nin terör örgütlerine yardým ettiði yalanýný söylüyorlar. Atatürk Havalimaný’ndaki saldýrý için taziye yayýnlayan F. Gülen aynen þunu söylüyor: “Terör ve teröriste tüm kapýlarýn açýldýðý, güvenliðin ve güvenlikçinin siyasi mülahazalara feda edildiði, þer þebekeleriyle mücadelenin birinci gündem olamadýðý bir iklimde iyimser olmak da esasen mümkün deðil...” “Terör” deyip PKK diyemeyen, “terör” deyip “DAÝÞ” diyemeyen Gülen, doðrudan hükümeti suçluyor.
Maskeleri düþen ikinci kesim, kendilerini “demokrat, özgürlükçü, Gezici” diye nitelendiren iflah olmaz Erdoðan düþmanlarýdýr. Bunlar da terör deyip, PKK diyemeyenlerdir. Bunlar da terör deyip, PKK ile mücadelede devleti suçlayan, “Kürtler katlediliyor” diye Türkiye’yi dýþarýya jurnalleyenlerdir. Sýrf AK Parti tek baþýna iktidar olamasýn diye 7 Haziran öncesinde “Türkiye partisi” þirinlik muskasý ile HDP’yi destekleyenler de bunlardýr. Bunlar halen Sözcü, Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerindeki köþelerinden “Erdoðan gitsin de gitsin” diye hop oturup hop kalkanlardýr. Asla demokrat, asla özgürlükçü deðillerdir. Bugün darbe olsun davul zurna ile darbeye destek olurlar. Çünkü halkýn tercihine karþý 1950’den beri özleri itibariyle Batý’ya teslimiyetçi, vesayetçi, darbeci ve faþisttirler...
Maskesi düþen üçüncü kesim Kürt siyasi hareketinin temsilcileridir. Hükümetin demokratik açýlým, milli birlik ve kardeþlik projesi, analar aðlamasýn diyerek yürüttüðü çözüm sürecinin, PKK terör örgütü tarafýndan yer ile yeksan edilmesine destek çýkmýþlardýr. KCK/PKK’nýn Meclis’teki kolu olduklarýný, terörist cenazelerinde boy göstererek, tabutlarý baþýnda nutuk atarak ilan etmiþlerdir. Üçü de þimdi maskesiz bir arada, omuz omuzadýrlar...