Terörün hedefi ne?

Son günlerde ülkemizde terörün Almanya tarafýndan desteklendiði konusunda yazýlar çýkýyor. Bir gücün terörü desteklemesinin arkasýnda siyasi bir hedef vardýr. Bunun ne olduðu bilinmeden alýnan tedbirler bazan terörü destekleyenlerin iþine yarar.

Geçmiþte de ayný þekilde düþünüyor ve siyasi analiz yapýyordum. 15-21 Aðustos 1991 tarihinde Aktüel dergisinde çýkan bir yazým “Terörün Ardýnda Almanya Var” baþlýðýný taþýyor ve bunun sebebini araþtýrýyordu. Yazýnýn bir bölümü þöyle; “Türkiye, Amerika ile her zamankinden daha fazla ortak hareket ediyor ve Avrupa da bunu engellemek istiyor. Avrupa esas itibariyle Türkiye’yi ABD taraftarý cephenin dýþýna çýkarmak amacýnda. Özellikle Almanya, ABD ve Sovyetler gibi bir süper güç olma arzusunda.

Dünyada kurulmakta olan yeni dengede Türkiye, birinci sýnýf olmasa bile, etkili bir güç olacak gibi görünüyor. Ancak Avrupa’nýn yeri ve gücü geçmiþten daha zayýf görünüyor. Avrupa’nýn Türkiye’yi yanýna almasý hem bir rakibin gücünü azaltýyor hem de bu gücü kendisinin kullanacaðý bir ortam oluþuyor.”

***

Geleceðin ne olacaðýný tahmin etmek gerekir. Böylece hangi terör eyleminin siyasi hedefe hizmet edeceðini, hangisinin bunun örtüsü olduðunu deðerlendirebiliriz. Bu açýdan bakýldýðýnda IÞÝD’in siyasi bir hedefe hizmet ettiðini söyleyebiliriz. Bu hedef hangi ideoloji ile olursa olsun Irak ve Suriye halkýný hasým olmaktan çýkarmak ve ikisini tek hasma, yani IÞÝD’e karþý olmaya itmektir. Bu yakýnlaþma, bu iki devletin, topraklarýnýn bir bölümünü kaybetmesi pahasýna ortak bir devlet oluþturmaktýr. Bu yapý büyümenin hesabýna böyle bir yapýyý isteyecek gibi görünüyor. Bu birlikteliðin sosyal bir problem yaratmayacaðý düþünülüyor. Çünkü iki ülkenin vatandaþlarý birbirinden farklý deðildir. Kürtler bu devletin içinde yer almayacak ve sosyal bir kazaným olursa Türkiye’den yana olacaklardýr. Bunu belli þartlarda iki farklý kitlenin yan yana olacaklarý olarak deðerlendirmek yanlýþtýr. Ayný kitlenin parçalarý olan insanlar karþý karþýya getirilmek istenmiþ ve taraflarýn bir bölümü ayrýþma peþinde iken diðer taraf bunlarý hasým kabul ederek bu birlikteliðe zarar vermiþtir. Siyasi açýdan bakarsak Türk-Kürt birlikteliði yönetilen deðil yönetimde söz sahibi olan bir güç yaratacaktýr.

Bu yapý Avrupa tarafýndan desteklenmemektedir. Çünkü onlar bölgeye hakim olmak ve bunun en iyi yolu olan Türkiye’yi kendi taraflarýnda görmek istemektedirler. Türkiye’yi bölerek küçültmek ve bu haliyle Türkiye’yi kendi tarafýnda bulundurmak Avrupa’nýn eski politikalarýndan biridir. Ben bu analizi eskiden yaptýðým ve Avrupa’nýn hedefini engellemek isteyenlerden biri olduðum için epeyce olumsuz tepki aldým. Ýnsanlarýmýzýn iþaret edilenin dýþýnda bir tavýr içinde olunmasý istenmemektedir, oysa  bu, benim dünya siyaseti hakkýndaki görüþlerim ve beyanlarým, eskiden beri genel bir çerçeve içinde yaptýðým ekonomik ve siyasi analizlerin sonucudur. Bugün de ülkelerin farklý çýkarlarýnýn çatýþmasýndan doðduðunu düþündüðüm Ortadoðu olaylarý için ayný analiz metodumu kullanarak farklý deðerlendirmeler yapýyor olabilirim ama bu benim siyasi bakýþ açým. Tarih zaman içinde doðru olaný ortaya çýkaracaktýr. Umarým Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olarak sonuca ulaþýr.