Cuma günleri araya çok önemli bir baþka konu girmez ise yeni anayasaya iliþkin konularý iþlemek istiyorum, bugün de, farklý bir baðlamda, demokratik bir hukuk devletinde olmasý gereken kamu hukuku va anayasa üzerine siyasi bir-iki söz etmek istiyorum.
Baþlýkta kullandýðým “tersine çevirelim yeter” ifadesi aslýnda iþin özeti ama tabi ki açmak, detaylandýrmak gerekekiyor.
Neyi ve neden tersine çevirmemiz gerekiyor?
Sosyal bilimlerin, felsefeden iktisada, en önemli kavramlarýnýn baþýnda kamusal alan kavramý geliyor.
Kamusal alan hukuk demek, ekonomi demek yani bir kiþinin, bir kurumun eyleminin, ifadesinin üçüncü kiþilere etki yapma potansiyeli (dýþsallýk?) olan alan demek.
Bu alanýn dýþýnda kalan her bölge, her alan da özel alan diye tanýmlayabileceðimiz alanlar.
Bu satýrlarýn yazarýnýn sübjektif siyasi tercihi, daha etkin, daha adil olduðunu düþündüðü çözüm, çok net, komplekssiz, çekincesiz bir biçimde ifade ediyorum, kamusala alan iliþkin tüm kurumlarýn ve kurallarýn, eksiksiz olarak batý standartlarýna BÝRE BÝR uyum içinde olduðu sistem tercihi.
Yani, kim konusundan çok kurumlarýn konuþulduðu bir siyasi düzen.
Demokratik bir hukuk devleti demek, kimin hangi görevde olduðundan baðýmsýz olarak, geliþmiþ, batý standartlarýnda kamusal kurumlar demek.
Kurumlarýný geliþtiremeyen, daha rekabetçi, daha saydam yapamayan demokrasiler etkin demokrasiler olarak tanýmlanamaz.
Özel alan ise, nerede ne giyeceðimizden, nerede ne yiyeceðimize, ne içeceðimize, ne dinleyeceðimize kadar herkesin, üçüncü kiþilere OBJEKTÝF zarar vermeden, istediði gibi takýlabileceði, istediði kadar ve istediði yere kadar alaturka ya da batýcý olabileceði bir alan.
Cumhuriyetin BENCE temel yanlýþý standardize olmasý (en ileri demokrasi seviyesine) gereken kamusal alanýn (hukuk ve ekonomi) çok fazla bize özgü hale getirilmesi, herkesin özgürce istediði gibi katýlabilmesi, takýlabilmesi gereken özel alanýn ise batý standartlarýna göre hizaya getirilmek istenmesi.
Ýþte bu yanlýþ tercih bugün artýk TAMAMEN tersine çevrilmeli, özel alan özelleþtirilmeli, özgür býrakýlmalý, kamusal alan ise en ileri hukuk ve demokrasi standartlarýnda hizaya getirilmeli.
Cumhuriyet özel alaný hizaya sokmaya çalýþmýþ, insanlarýn nasýl giyineceðinden, baþýný nasýl örteceðine, nasýl bir müzik dinleyeceðine, nasýl bir eðitim alacaðýna, dinin nasýl tanýmlanacaðýna kadar özel alanýn her noktasýna müdahale etmiþ, iyi yurttaþ demek senelerce þu müziði dinleyen, þu tür giyinen, þu tür eðitimi alan, þöyle yemek yiyen yurttaþ demek olmuþ.
Oysa, kamu hukukumuz baþtan aþaðýya bize özgü kurumlarla donatýlmýþ.
Milli Güvenlik Kurumu, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, Askeri Danýþtay (AYÝM), Askeri Yargýtay, TCK 301, YÖK, Atatürk’ü Koruma Kanunu, Kamu Ýhale Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu (aklýma ilk gelenler) çok fazla bize özgü kurumlar iken, tutturmuþuz, kýzlar üniversiteye giderken baþýný açacak, TRT tekelinde arabesk çalmayacak diye.
Tersine çevirelim herþeyi; bu alanda, özellikle de son on senede, mesafe alýnmadý demek haksýzlýk olur, kamu alanýnda HER KURUMU AB standartlarýna eksiksiz, noksansýz biçimde taþýyalým ama özel alaný da rahatlatalým, askeriye ve yargýda neden hala türban (giyim kuþam mutlak özel alandýr) yasaðý var, tartýþalým, neden eðitimde veliler çocuklarýna kendi dini ve felsefi inanç ve görüþleri doðrultusunda eðitim aldýramýyor (Tevhid-i tedrisat) konuþalým.
Eski Türkiye özel alanýn batýcý olmasýnýn dayatýldýðý (devlet marifetiyle), kamusal alanýn bize özgü (Anayasaya bakýn yeter) olduðu Türkiye’dir.
Yeni Türkiye için bu garabeti tersine çevirelim.
TBMM, siyasi iktidarlar da özel alaný özgürleþtirsin, kamusal alaný da BÝRE BÝR, üye olsak da olmasak da, AB standartlarýna getirsin, bize özgü kanun, bize özgü yargý olmasýn ama insanlarýmýzý da düþüncelerinde, inançlarýnda, bunlarýn kamusal alana taþýnmasýnda rahat býrakalým artýk.
Ýsteyen fes de taksýn, çarþaf da giyebilsin, þiddet dýþýnda her görüþü savunabilsin, kime ne ama mesela kamu ihale kanunu, rekabet kanunu, sivil-asker iliþkileri BÝRE BÝR AB standartlarýnda olsun.
Var mýyýz, var mýsýnýz?