A Milli Takýmýmýz Euro 2024'e veda etti. Hollanda maçýnda milli takýmýmýz aslýnda iyi de oynadý. Hakemi de yanýna alan Hollanda turu geçen taraf oldu. Turnuvanýn ilk gününden itibaren milli takýmýmýzýn çok genç futbolculardan oluþtuðunu, buna karþýn tarihin en yetenekli 11'lerinden birine sahip olduðumuzu söyledim. Bu kadronun çeyrek finale kalmýþ olmasý ve yarý finalin kapýsýndan dönmüþ olmasý beni ileriye yönelik olarak umutlandýrýyor. Önümüzde dünya kupasý var. Bu kadronun finallere katýlmasý ve gruplardan çýkmasý benim için sürpriz olmaz. Hatta daha fazlasý da mümkün.
Milli takýmýmýzýn her maçýndan sonra sosyal medyanýn nasýl bir bataklýk olduðu gözler önüne seriliyor. Milli takýmý kendi tuttuklarý takýmýn renkleri üzerinden yorumlayanlarý, futbolcularý buna göre eleþtiren ya da övenleriyle sosyal medya gerçekten de tam bir bataklýk. Bu mecrayý bu hale getirenler utansýn diyeceðim ama bu mümkün deðil. Ligler baþlayýnca kaldýklarý yerden çalýþmaya baþlayacaklar. Bunlarý koordine eden üç beþ kiþi kesesini doldururken futbol can çekiþiyor. Kimsenin umurunda deðil.
AKILCI DAVRANMAK ÞART
Son 13 transfer döneminde Fenerbahçe'nin yapacaðý transfer haberlerinin sosyal medyada köpürtülüþünü izliyorum. Futbol gündemimizde olmayan futbolcu isimlerini bir anda sosyal medyada okuyoruz. Ardýndan bu isimler ya cilalanýyor ya da yerin dibine sokuluyor. Neticede ortaya atýlan isim üzerindeki kavgayý genellikle cila yapan taraf yani yaðcýlar takýmý kazanýyor. Artýk o andan itibaren o futbolcu dünyanýn en kral topçusu sanýyorsunuz. Sanki hiç defosu yok. Tamamen forma aþkýna Fenerbahçe'ye geliyor. Fenerbahçe'yi tercih etmesinde ya Baþkanýn ya hocanýn ya da sportif direktörün þahsi çabasý var. Kendisine teklif edilen daha yüksek paralarý bunlar için elinin tersiyle itiyor. Kýsaca uçuyor, kaçýyor. Sonrasý sýfýra sýfýr elde var sýfýr. Açýlan ilk transfer dönemi ile yeni bir isim ortaya atýlýyor. Bir önceki dönemde cilalanan isimler bu sefer çöp muamelesi görmeye baþlýyor. Bu sefer üç, dört yýl sözleþmesi olan yüksek maaþlý futbolcularýn, maaþýnýn bir kýsmýnýn ödenerek takýmdan ayrýlabileceðini, bu þekilde transfer kontenjanýnýn açýlacaðýna inanan kitle harekete geçiyor. Giden bizden, gitmeyen bize düþman kabul ediliyor. Bu kýsýr döngünün hep böyle süreceðini sanýyorsanýz aldanýyorsunuz.
Arkadaþlar þampiyonluk için uzun dönemli plan yapan hiçbir takým her transfer döneminde 10'ar 10'ar transfer yapmaz. Bu þekilde bir kadro planlamasý olmaz. Kadro istikrarý olmayan bir takýmýn þampiyon olmasý son derece zordur. Mourinho'nun "Güçlü bir kadromuz var. En fazla 3 ya da 4 futbolcu alacaðýz" lafýnýn sebebi de bu. Bugüne kadar Baþkan ve yöneticiler sezon içindeki baþarýsýzlýklarýný, elde edilemeyen þampiyonluklar sonucu ortaya çýkan memnuniyetsizlikleri transferin taraftarlarý sarhoþ edici etkisi ile örtebilmek için her transfer döneminde onlarca transfer yaptýlar. Bunun için Ali Koç'un görev yaptýðý 12 transfer döneminde Fenerbahçe 100'ün üzerinde futbolcu getirdi. Bunun için Aziz Yýldýrým'dan devir alýnan 3.5 milyar TL borç, Fenerol, Mesutol, Token gibi kaynaklardan gelen büyük gelirlere, futbolcu satýþlarýndan elde edilen büyük transfer gelirlerine raðmen bugün 16/17 milyar TL seviyesinde.
MOU'YA KULAK VERÝN
Dostlarým lütfen dünyanýn yaþayan, en iyi beþ aktif teknik direktöründen biri olan Mourinho'nun dediklerini dinleyin. O ne diyorsa odur. Hiçbir baþkan ya da yönetici transfer sihirbazý deðildir. Kulüplerin yüzlerce milyon Euro'su sihirbaz baþkan ve yöneticilerin popülist transferleri ile buhar oldu. Taraftarlarýn transfer obezi olmasýnýn sebebi de söz konusu baþkan ve yöneticiler. Taraftarý bu denli yüksek beklentiye sokan ve bu tip kötü alýþkanlýklar edinmelerine sebep olan bu baþkan ve yöneticilerdir. Bakýn Hull City örneðine. Fenerbahçe asbaþkaný Acun Ilýcalý yýllardýr Hull City'nin baþkaný. Hull City neden Fenerbahçe gibi çýlgýn transferler yapmýyor? Ayaðýný yorganýna göre uzatýyor.
Neden Acun Ilýcalý, Fenerbahçe söz konusu olduðunda Abramovic gibi hareket ediyor da, Hull City söz konusu olduðunda farklý davranýyor? Ben iki temel fark görüyorum. Birincisi, Hull City, Acun Ilýcalý'nýn kendi malý. Hull City için yaptýðý her ekstra harcama Acun Ilýcalý'nýn kendi cebinden çýkýyor. Fenerbahçe'nin ise sahibi yok. Yapýlan harcamalar tamamen taraftara kalýyor. O yüzden hiç kimsenin umurunda deðil. Olmayan paralar borçlanýlarak harcanabiliyor. Borcu ödeyecek sonunda Fenerbahçe olacak. Kimsenin ödenmeyen borçtan sorumluluðu olmayacak. Ýkinci temel fark ise þu: Hull City baþkaný Acun Ilýcalý'nýn bu görevinden dolayý elde edebileceði ekstra bir manevi deðer yok. Orada taraftarlar gönül verdiði kulüplerini seviyor. Baþkanýn kim olduðu kimsenin umurunda deðil. Premier Lig'in dev takýmlarýnýn sahipleri, baþkanlarý kim bilen yok. Türkiye'de öyle mi? Baþkan ve yöneticiler, yaptýklarý popülist tasarruflar kadar þöhrete kavuþuyorlar. Diyeceksiniz ki, "Acun Ilýcalý yeterince popüler deðil mi?" Yeterince popülerdir. Diyeceðim sözüm yok. Ancak Fenerbahçe asbaþkaný olarak mý yoksa yapýmcý Acun Ilýcalý olarak mý daha güçlü ve daha popüler, bizzat kendisine sorun isterseniz. Eeee böyle bir güç ve þöhret de ancak popülist transferlerle uyutulan taraftarlarla saðlanabiliyor. O zaman ne diyelim? En büyük asbaþkan bizim asbaþkan, Acun Ilýcalý.