Tevazu azametten ürker

Başbakan Ahmet Davutoğlu kendisinin AK Parti Genel Başkanı seçildiği kongre konuşmasında yeni bir şehir vizyonundan söz etmişti. Medeniyet perspektifiyle şekillenecek şehirlerden...

Binaların göğe yükselmediği, tevazunun azametten ürktüğü şiarının kıymete değer olduğu zamanlarda değiliz maalesef. Ama medeniyet şehir demektir, şehirlerimiz geçmişle bağını kaybettikçe medeniyetle de bağımız kopuyor demektir.

Geçmişin izlerini taşımayan, geçmişini hoyratça yakıp yıkan zihniyetin inşa edeceği yeniden de hayır gelmez.

***

Yakın zamanda yazdım, Mekke ve Medine’de 1400 yıllık tevhid tarihinden bir şey kalmamış. Dozerle yıkılmış ne varsa.

Onlara kızıyoruz da bizim sicilimiz de hiç iyi değil. Tarihin bilinen en eski medeniyetlerine beşiklik etmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Anadolu bir açık hava müzesi fakat biz ne bunun kıymetini biliyoruz, ne de bunu modern dünyanın gereklerince katma değere dönüştürebiliyoruz. Turizm için bile olsa tarih ve doğayı korumaktan yana bir toplumsal bilince henüz erişmiş değiliz.

Bunun bir istisnasını Amasya’da gördüm. Hoş Amasya da çok eserini kaybetmiş, kimini yangında kimini ise bizzat yıkmak suretiyle. Ama Amasya genel görünümünü, antik şehir havasını kaybetmemeyi başarmış nadir Anadolu şehirlerinden.

İstisna oluşu ise esnafından memuruna halkının Amasya’nın tarihi dokusuna, otantik mimarisine olan duyarlılığı.

Amasya’yı muhafaza etmek gerektiği konusunda herkes hemfikir ve bozulmadan nasıl gelişirizin yollarını aramakla meşguller.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Amasya’da dün AK Partili belediye başkanlarıyla yerel yönetimler ve şehircilik üzerine bir toplantı gerçekleştirdi ve akabinde hem hükümet programında yer alan hem kongre konuşmasında üzerinde durduğu medeniyet ve şehir temalı bir konuşma yaptı.

***

Türkiye gibi kalkınma ve büyümenin ivme kazandığı ülkelerde şehirleri koruyabilmek gerçekten çok önemli. Ekonomik anlamda büyürken medeniyet olarak küçülebilir, estetik anlamda değersizleşebilirsiniz.

Modern hayatın fonksiyonelliği ve konforunu geleneği tahrip etmeden, geçmişle olan medeniyet bağını koparmadan nasıl başaracağız?

Bunca insanı ve otomobili şehirlerimize nasıl sığdıracağız?

Mevcut ev stokunu nasıl dönüştüreceğiz?

Hepsinden önemlisi şehre, tarihe ve geleceğe bakışımızı nasıl birbiriyle irtibatlandıracağız?

AK Parti’de Davutoğlu döneminin bir restorasyon ve ihya fikrini ifade ettiği çok kere söylendi. Bu restorasyonun asıl anlamını bulacağı alan herhalde şehircilik olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2013’ün başında dile getirmeye başladığı medeniyet şehirleri nosyonu maalesef Gezi eylemleriyle birlikte Türkiye’nin içine girdiği sıkıntılı eşikte tartışılamamıştı. Tam da siyasetin bu en ince dokuları üzerinde fikir üretmeye başlayacak ve verimli bir eleştiri iklimi yakalayacakken hükümeti düşürme girişimleri siyaseti esir aldı.

Oysa Açık Görüş’te peş peşe yazılar yayınlamaya başlamış, mecbur olduğumuz inşaat odaklı kalkınmacılıktan insan odaklı kalkınmacılığa geçişin imkanlarını aramaya başlamıştık.

AK Parti’de bu yeni dönemde bu alanda da bir kararlılık hissediliyor. Bizzat Başbakan Davutoğlu yatay şehirleşmeden, miras bırakılmaya değer şehirler inşa etmekten söz ediyor.

Tarihi, insan unsurunu içinde barındırarak yaşatmak, böylece kendine miras kalan şehri kendinin de en iyi biçimde miras bırakacağının bilincinde olmak...

Bu konuların Amasya’da konuşulmuş olması kuşkusuz ayrıca önemli, Amasya bir şehzadeler şehri olarak, bir medeniyetler şehri olarak Anadolu’nun belki de en iyi korunmuş şehri.

Dağların arasına sıkışmış ve Yeşilırmak’ı boynuna takmış bir tevazu şehri Amasya...