Tezkerenin 10. yıldönümünde

İnsanların olduğu gibi ülkelerin de yıldızlarının parladığı anlar vardır. Ülkemiz için son onyılların en kritik olayı, ABD’nin Irak macerasına yol arkadaşı olarak seçtiği Türkiye’nin bu teklifi reddetmesidir.

Türkiye’nin de, Ak Parti’nin de yıldızı o red olayıyla parladı.

Bugün olayın üzerinden tam on yıl geçmiş bulunuyor. Bu on yıl içerisinde, Türkiye, kendisine yakın coğrafyadaki bütün ülkelerin gıptayla baktığı bir ülke görünümü kazandı; uzak coğrafyalardaki ülkeler de Türkiye’ye saygı duyuyorlarsa, sebeplerden biri, TBMM’nin ‘1 Mart tezkeresi’ni (2003) reddetmesidir.

ABD’nin savaş planlarına ve kendisini ‘çağdaş Roma imparatorluğu’ gibi konuşlandırma niyetine ortak olmadı Türkiye; dolayısıyla Irak’ın işgalinin ardından meydana gelen iğrençliklerin hiçbiri üzerinde leke olarak kalmadı. Bir milyona yakın Iraklı işgal yüzünden hayatını kaybetti, dört milyona yakını ülkesini terk etmek zorunda kaldı... “Saddam Hüseyin gitti” diye sevinenlerin sevincini kursağında bırakan bir tablo var bugün Irak’ta...

Maceranın ABD’ye parasal maliyetinin, ülke tarihinin en ciddi ekonomik krizine girmek olduğunu da unutmayalım.

George W. Bush başlattığı savaşın onuncu yılında kendisini unutturmaya çalışırken, rehabilitasyon için resim yaparak vakit geçiriyor... Onun ‘kuçukuçusu’ olarak adlandırılmış Tony Blair, önceki akşam çıktığı bir TV programında, “ABD’nin yanında Irak savaşına katılmamız beni halkın gözünde nefret objesi haline getirdi” itirafında bulundu.

Dönemin ABD dışişleri bakanı Colin Powell geçen yıl çıkan anılarında(‘It Worked For Me’ : ‘Benim İçin İşe Yaradı’) çok parlak geçen askeri kariyerinin ardından hayatının en büyük rezaletini neden yaşadığını anlatmaya çalışıyor, ama başaramıyor. “BM’den savaş kararı çıkartabilmek için yalan söyleyen adam” insanların gözünde Powell...

Powell öyle, Blair öyle, Bush öyle... Bush ile Blair’in yâr-ı vefakârı İspanya’nın o dönem başbakanı Jose Maria Aznar’ın nerede olduğu, ne yaptığı ise bilinmiyor...

Meclis’te birkaç milletvekili daha oyunu ‘Evet’ olarak kullansaydı tezkere geçecek, Türkiye ABD ve öteki müttefikleriyle birlikte resmen savaşın tarafı haline dönüşecekti. 60 bin civarında ABD askeri ülkemizin dört bir tarafında kendilerine tahsis edilecek üslerde konuşlanıp güneyden açılan ikinci cepheden Irak’a geçeceklerdi.

Acaba Türkiye ABD’nin Irak macerasının ortağı olsaydı ne olurdu?

Şu kadarını söyleyeyim: İşgaline taraf haline dönüştüğü için Türkiye Irak’ta yaşanan terör eylemlerinin benzerlerine sahne olabilecek, Amerikan askerlerinin topraklarımızda varlığı yüzünden savaş aleyhtarlığı gemi azıya alacak, Amerikan-karşıtı gösteriler istikrarı tehdit edecek ve bütün bu sebepler yüzünden ‘sıkıyönetim’ ilânı kaçınılmaz olacaktı.

Gerisini siz hesap edin...

‘Hayır’ diyebilen bir ülke olması sayesinde kazanacaklarından mahrum kalacağını da tabloya eklemelisiniz.

Ülkemiz, TBMM’nin sağduyulu üyeleri sayesinde, büyük bir belâdan korunmuş oldu... Yalanla dolanla dünyayı kana bulayanların hiçbirinin esamisi okunmuyor, savaşa bulaşan ülkelerin hepsi dertlerden kurtulamıyor, Türkiye ise aynı süre içerisinde ‘örnek’ haline dönüştü.

Yıldızlar hâlâ ülkemize tebessüm ediyor...