THK’ya deri versek olur mu?

Adı Hasan. Bizim köylerdeki namıyla, ‘İmanuğun Hasan.’ Bugün, kendi muhitinde Hasan Hoca diye bilinir. Adıyla, soyadıyla Hasan Özdin.

Babası hocaydı. Benim babam Yüzbaşı’nın İsmail, Cin’in Hasan, belki bir kaç çocuk daha, ilk öğrenimlerine Hasan Amca’nın babasında başlamışlar. İlköğrenim dediğim, Kur’an ilköğrenimi. Sonra, babam ve Hasan amca, hafızlıklarını ikmal etmek için başka hocalara devam etmişler.

Derken, Düzce’de, merhum Hafız Hasan (Şen) Hoca’da, hem hafızlıklarını tamamlamışlar, hem talim okumuşlar. Bunların yanısıra, Şükrü (Gündoğdu) Hoca’dan ‘Arabiyat’ okumuşlar.

Ben, babamların kuşağını, pervanenin ışığa doğru koşması gibi Kur’an-ı Kerim’in peşinden koşturan o büyük aşkın meftunuyum.

...da, bugün yazmayı düşündüğüm şey başka.

Ben, bu bayramda, sıla-i rahim için Gemlik’e gittim.

Niyazi amcamın oğlu Recep’e, ‘beni de kurbana dahil et’ diye sipariş etmiştim. Gemlik’te, bizim dereden, Ağasar’dan, hatırı sayılır bir koloni var, onlarla da görüşürüm diye düşünmüştüm.

Giderken, babamı da aldım. Babamın kadim arkadaşlarından, beraber açlık, yokluk çektikleri, ders okudukları, Prof. Dr. Hüseyin Tural Hoca da Bursa’daymış. Onu da aradık, kalktı geldi. (Hüseyin Amca, İmam-Hatip’ten sonra, eğitimini Bağdat’ta sürdürdü. Hal-ı hazırda, Arap gramerinin dünyadaki sayılı üstadlarından biridir.)

Üç eski arkadaş, güzel güzel sohbet ettiler. O sohbetin tadını, ancak dinleyenler anlayabilir. Ben, o sohbet sırasında, babamdan, Kaside-i Bürde’nin beş on beytini Arapça olarak dinleme fırsatı buldum mesela.

Hasan Hoca, ilkokul mezunudur. Fakat, tahsili, uluslararası eğitim standartlarına göre, en az doçentlik düzeyindedir.

Hafız-ı Kelam’dır Hasan Hoca. Yani, Kur’an-ı Kerim’i, tartışmaya mahal olmayacak şekilde, ezbere bilir.

Tecvid’i de mükemmelen bilir ve tatbik eder.

Arapça’nın gramerine, bir Arap öğretim üyesini hayran bırakacak düzeyde, sağlam bir şekilde vakıftır.

Yani, zeka düzeyi yeterli bir üniversite mezunu, gelse, Hasan Hoca’nın önünde diz çökse, Hasan Hoca’nın seviyesine ulaşması için, üç dört sene rahlenin başında çalışması lazım.

Şimdi bu Hasan Hoca, yıllarca önce, Gemlik Çarşı Camii İmamlığı yaparken, bayram hutbesinde, şöyle demiş:

“Kurban derilerinizi İmam-Hatip Okulu’nun bahçe duvarından içeri atın.”

Bu sözünden dolayı, Hasan Hoca’yı bir ay boyunca gözaltında tutmuşlar. Tutuklamışlar mı? Bir yargı kararı alınmış mı bilmiyorum. Ama bir ay Bursa’da nezarette kalmış.

(Acaba, onu nezarete attıran asker veya sivillerin, Hasan Hoca’nın seviyesine ulaşmak için ne kadar talim ve terbiye alması lazım?)

Allah, hem bu sözünün, hem de nezarette yatmasının ecrini Hasan Hoca’ya bol bol versin.

O’nu nezarette yatıranlar da neye müstehaksa onu versin.

Neden yatar, “Kurban derilerinizi, İmam-Hatip’in duvarından içeri atın” diyen bir Hocaefendi nezarette?

Çünkü, ‘deri zorbalığı’ var.

Ne kurbanı sever, o zamanların THK’cı kafası, ne dinle, diyanetle kayda değer bir alışverişi vardır.

Ama, kurbanın derisini sever. Kurbanın derisine musallat olur.

Özellikle, askeri rejimlerde, 12 Eylül’lerde, 28 Şubat’larda, zorbalık tavana çıkar. Jandarmayla, polisle deri baskınları yaptırmak, insanların gönüllü olarak bir yere bağışladıkları deriyi almak, vermeyeni hapse attırmak, aklınıza ne gelirse...

Kimbilir, Hasan Hoca’dan başka kaç yüz kişi, kaç bin kişi nezarette yattı deri zorbalığı yüzünden?

Hoş, millet bir yolunu buldu, yasakları elli yerinden deldi ama, ne lüzumu vardı?

Biz,önceki gün, amcamoğlu Recep’le birlikte kurban kesmeye uğraşırken, Türk Hava Kurumu’nun arabası geçti.

Aracın hoparlöründe, düzgün bir ses, Türk Hava Kurumu’nun, Türk Havacılığı’na hizmet için çalışmalar yaptığını anlatıyordu.

Ama çok nazik, çok zarif bir şekilde.

Öyle hoşuma gitti ki, kurbanın derisini onlara veresim geldi.

Fakat vermedik, zaten bizimkilerin başka yere sözü varmış.

(Acaba, şu anda THK’ya deri vermek caiz olur mu? Zorbalık varken vermiyorduk. Şimdi araştırmak lazım.)

Zorbalık kalkınca, ‘nerde o eski bayramlar?’ sorusu da tedavülden kalktı. Gerçi, bizim ahir zaman solcuları, demokrasinin bu taraflarını pek sevmezler.

Sahi nerde şimdi o eski bayramlar?

Kurban Bayramınız Mübarek

Olsun!