Ticaret odası aidatları kalkmalı!

Bir süredir yoğun bir şekilde İstanbul’u karış karış geziyorum. Başta işçi, esnaf, işveren, emekli, memur ve işverenler olmak üzere her kesimle görüşüyoruz.

Buralardan aldığımız talep ve önerilerle yakınmaları da çözüme kavuşturmak için yoğun bir çaba harcıyoruz. Halkımızın beklenti ve taleplerinin en doğru şekilde karşılanması gerekiyor.

İşadamlarımızın, şirket sahiplerinin ilettiği sorunların başında Ticaret ve Sanayi Odalarına ödenmeye mecbur bırakılan zorunlu munzam aidat konusu geliyor.

Aslında milyonlarca kişiyi ilgilendiren ve tacirin, şirketlerin üzerindeki en büyük kamburlardan biri olan Ticaret ve Sanayi Odalarına ödenmeye mecbur bırakılan aidatlar birçok kişiyi mağdur ediyor.

Ticaret ve Sanayi Odaları ‘Kayıt Ücreti ile Yıllık Aidat ve Munzam Aidatın Tespiti ve Ödenmesi Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine göre, üyeler (şirket veya gerçek kişiler) oda veya borsaya kayıt sırasında kayıt ücreti ve her yıl için yıllık aidat ödemekle yükümlü tutulmuştur.

Hatta ayrıca bilanço kârı üzerinden bir de munzam aidat ödenmesi isteniyor. Bunun tespiti için de vergi dairelerinden esasen mahrem bilgiler olan veriler alınarak hesaplama yapılmaktadır.

Hem şirketin kayıt ve tescilinde, hem adres, unvan, faaliyet ve ortaklık değişikliklerinde, hem de rutin verilmesi gereken faaliyet belgesi vb. belge başına yüklü ve fahiş miktarlarda alınan ücret ve aidatlar şirketleri zor durumda bırakıyor.

Ticaret ve Sanayi Odalarınca her yıl için; gerçek kişi tacir ve sanayicilerin gelir vergisine ilişkin beyannamelerinde gösterilen ticarî kazanç toplamı; tüzel kişi tacir ve sanayicilerin ise ödeyecekleri kurumlar vergisine ilişkin beyannamelerinde gösterilen ticarî bilanço kârı üzerinden binde beş oranında munzam aidat tahsil olunmaktadır.

Çalışma alanları içinde birden fazla şubesi bulunan üyelerin munzam aidatı, bütün şubelerden elde ettikleri gelir veya kurumlar vergisine matrah teşkil eden ticarî kazanç veya ticarî bilanço kârı üzerinden hesaplanmaktadır.

Bir şirket ticari hayatını devam ettirmek için üretiyor, pazarlıyor, aylarca çeklerinin ödenmesini bekliyor, bazen sattığı ürünlerin parasını tahsil edemiyor ama karda etse, zarar da etse Ticaret ve Sanayi Odalarına ‘zorunlu aidat’ ödüyor. Üstüne bir de ticarî kazanç veya ticarî bilanço kârı üzerinden onbinlerce liraya varan munzam adiat ödüyor.

Şirketler elde ettiği gelirden kurumlar vergisi ödüyor, KDV ödüyor, çalışanlarının SGK primlerini ve vergilerini ödüyor. Bir de odalara fahiş miktarlarda ödeme yapılması gereksizdir diye düşünüyorum.

Gerçekten de dünyanın hiçbir ülkesinde ticaret erbabından ve şirketlerden ‘zorunlu aidat ve cirodan pay alma’ gibi düzenlemeler yok.

Ticaret üzerindeki en büyük kamburlardan birisi olan Ticaret ve Sanayi Odalarına yıllık aidat ve munzam aidat gibi zorunlu ödemeler ve zorunlu üyelik kaldırılmalıdır.

İşçi maaşını, SGK primini, Kurumlar Vergisi ve Stopajını, KDV’sini, Verdiği Çeki, Bağ-Kur primini ve hatta Banka Kredisi ödemekte binbir sıkıntı çeken şirketlere, tüccar ve sanayiciye bir de bunun üzerin onbinlerce liralık munzam aidatlar isteniyor. Bunu ödeyemeyenlere ticari faaliyeti için ihtiyaç duyduğu faaliyet belgesi vb. belgeler verilmiyor.

Elbetteki yıllardır devam eden sistemlerin kökten değiştirilmesi bir an içinde mümkün olmuyor ama bu sorunların ivedilikle tespit ve çözüme kavuşturulması gerekiyor.

İş dünyasını, tüccarı, sanayiciyi, çiftçiyi rahatlatmak ve yatırımların önünü açmak için mutlaka odalar tarafından alınan munzam aidatlar kaldırılmalıdır.

Engelli, yaşlı ve evde bakım kriterleri değişmeli!

AK Parti hükümetleri döneminde başta yaşlılar, engelliler olmak üzere toplumun yoksul kesimlerine ciddi kaynak transferleri yapıldı.

Engelli hakları üst seviyede gündemde tutularak yasal mevzuatta değişiklik yapıldı,

- 1 evi olan engelliden emlak vergisi alınmamaya başlandı,

- Engelliler için araç-gereçte KDV muafiyeti getirildi,

- Engelli çalıştırmaya teşvik getirildi,

- 450 bin engelli için 4.5 milyar TL evde bakım parası veriliyor.

- 280 bin dul kadına aylık 250 TL ödeniyor. 65 yaş ve engelliler için 3.9 milyar TL maaş ödeniyor. Temmuz ayından sonra 65 yaş aylığı 200 TL’ye çıkıyor. Tüm bunlara rağmen bir kısım vatandaşlarımız muhtaç olmasına rağmen değerlendirme kriterleri nedeniyle aylık ve yardımlardan faydalanamıyor. Özellikle akrabaları tarafından bakılan yaşlı ve engellilerin değerlendirme kriterlerinin esnetilmesinde büyük bir fayda var.

Ailenin gelirine bakıldığında sorunlar yaşanıyor. Önemli olan engelli ve yaşlının gelirinin olmamasıdır. Bu yönde mevzuatta esnekleştirici düzenlemeler yapılmalıdır.