Moritanya’nýn Oscar adayý Timbuktu, IÞÝD’in korkunç yüzünü gösterirken Batý medeniyetinin yaþananlardaki sorumluluðunu es geçiyor.
Sinema artýk hayatýmýzýn bir parçasý. Roman, müzik ve resim gibi bütün sanatlarý kapsadýðý için tanýmý çok zor. Sinemada kendini göstermeyen bir tablo bile geniþ kitlelere ulaþamýyor. Bu haliyle de belki dünyanýn en önemli silahý. Propaganda, özellikle sinemayla yapýlan propaganda hepimizi etkiliyor. Sürekli tekrarlarýn bilinçli insanlarýn bile zihnini etkilediði bir gerçek. Biz bu silahý gerektiði gibi kullanamýyoruz. Yabancý filmler arasýnda ise her hafta bunun baþka bir örneði ile karþýlaþýyoruz. Bu hafta vizyona giren Timbuktu son dönemin en tartýþmalý konusunu masaya yatýrmýþ. Filmde her gün gazetelerde karþýlaþtýðýmýz IÞÝD örgütü ve onlarýn Müslümanlara neler yaptýðý basit bir hikayeyle anlatýlmýþ. Aslýnda söylediði yeni bir þey yok. Kuzey Afrika’daki Timbuktu þehri IÞÝD’in eline geçince burada neler yaþandýðýný görüyoruz. Küçük kýzlarýn zorla ailelerinden alýnýp örgüt üyeleriyle evlendirilmelerini, þarký söyleyen ya da müzik çalan insanlarýn nasýl kýrbaçla cezalandýrýldýðýný, eþcinsellerin veya kadýnlarýn taþlanarak öldürüldüðünü seyrediyoruz. Futbol oynayan gençlerin IÞÝD zalimliðinden kurtulmak için hayali futbol oynamalarý gibi yaratýcý sahneler de var.
Þimdi bunlardan herhangi birine kim “Yok” diyebilir ki? Bütün bu kötülükler yaþanýyor ve herkes de bunu lanetliyor. Ama filmde bir alt metin var ki benim midemi bulandýrýyor; Batý’nýn Fransa’dan ve birçok ülkeden gelen IÞÝD mensuplarýnýn durumu üzerinden kendi medeniyetini güzellemesi. Daha 10 yýl öncesine kadar bu kadar radikalleþmiþ bir örgüt veya uygulama yokken niye bu insanlar bu duruma geldi? Her þey iyi gidiyordu da durup dururken çýldýrdýlar mý? Avrupa’nýn Amerika’nýn bu coðrafyada yaptýklarý hiç mi IÞÝD’in veya diðer radikal örgütlerin doðmasýna sebep olmadý? Filmde bu tamamýyla hasýraltý edilmiþ.
Filmin bir baþka belaltý vuran tarafý da Fransa’dan gelen IÞÝD üyelerinin perdede yansýtýlýþ biçimi. Bu insanlar sanki bir piþmanlýk içinde ve “Ah ben ne yaptým!” diyor. Fransa’da veya diðer Batý ülkelerinde her þey yolunda da bu adamlar da öylesine turistik seyahate çýkmýþlar. Yýllardýr insanlarý sömürdünüz, katlettiniz, insan haklarý dediniz Ýsrail’in Filistin’de, Lübnan’da yaptýklarýný görmezden geldiniz. Ýsrailli askerler babalarýn gözü önünde çocuklarýn kollarýný taþla kýrarken sustunuz. “Irak’ta kimyasal silah var” dediniz milyonlarca Iraklýyý öldürdünüz. Ne silah çýktý ne bir þey, bunu bile sorgulamadýnýz. 11 Eylül olaylarýndan sonra bütün dünya üzerindeki Müslümanlarý terörist diye damgaladýnýz, havalimanlarýnda Müslümanlara, Araplara hatta Doðu’dan gelen herkese ikinci sýnýf insan muamelesi yaptýnýz, insanlarýn onurlarýyla oynadýnýz. Þimdi uzakta durup “Bakýn biz demiþtik, iþte Müslümanlar” diye IÞÝD’i bize örnek gösteriyorsunuz.
OSCAR MASKELÝ BALO
Timbuktu’nun sinemasal olarak Oscarlýk bir deðeri yok. Diðer aday adayý filmlerden bazýlarýný seyrettim, seçilmeyenler ile Timbuktu arasýndaki sinemasal farký kimse bana anlatamaz. En yakýný Kýþ Uykusu, herhangi bir entelektüelin Kýþ Uykusu’nu beðenmeyip Timbuktu’yu Oscar’a seçmesi nasýl mümkün olabilir? Ama olur tabii. Görürsünüz, bu Timbuktu Oscar’ý da alýr. Normal deðil mi Beyaz Saray’dan Oscar ödülünü açýklayan bir sistemin sinemayý bu kadar sömürmesi? Filmin yönetmeni Abderrahmane Sissako Fransa’da yaþýyor. Bu filmi çekerken bahsettiðim þeylere hiç deðinmemesi normal deðil mi? Oscar debdebesini maskeli baloya benzetiyorum Timbuktu filminin de maskesini beðenmiyorum.
7 Cüceler
CADI Dellamorta, Prenses Rose’u bebekken lanetlemiþtir. 18’inci yaþýna basmadan önce, Rose’un parmaðýna keskin bir iðne batacak ve prensesle beraber tüm þato halký 100 yýllýk bir uykuya dalacaktýr; ta ki gerçek aþký gelip prensesi öpene kadar. 18 yaþýna basmadan bir önceki gece prenses, sevgilisi Jack’i saklanmasý için 7 Cüceler’in yanýna gönderir. Boris Aljinovic’in yönettiði filmin Türkçe seslendirmenleri arasýnda Yekta Kopan ve Ziya Kürküt yer alýyor.
Helak: Kayýp Köy
Özgür Bakar’ýn yönettiði, çekimleri, Aksaray, Nevþehir ve Tuz Gölü çevresinde yapýlan korku filminde Özkan Ailesi, bir suç olayýna karýþýr ve baþlarýný bu beladan kurtarmak için bir köye kaçarlar. Köyde güvende olduklarýný zannederken, burada yaþanan bir takým paranormal olaylar hepsinin korkulu rüyasý haline gelir. Saklandýklarý bu köyden çýkmaya çalýþtýkça, köy hepsi için derinleþen bir labirente dönüþecektir.
Mr. Turner
Film, 19’uncu yüzyýlda yaþayan Ýngiliz ressam Turner’ýn hayatýnýn son 25 senesini anlatýyor. Hayatý çok merak edilen Turner’ýn seyahatleri, sanatý, aþklarýyla dönemin Londra sanat dünyasý perdeye yansýyor. Yönetmen, ressamýn filmini boyarken fýrçasýný bazen Turner’ýn evindeki yaþlý babasý, birlikte olduðu hizmetçisi ve iki yetiþkin kýzýyla olan iliþkisine, bazen de kendisini gemi direðine baðlamasý gibi aþýrýlýklarýna dokunduruyor. Filmin yönetmeni Mike Leigh. Baþrolde Timothy Spall ve Paul Jesson var.
Üçkaðýtçý Mortdecai
CharlIe Mortdecai, sanat eseri satýcýsý bir Ýngiliz aristokrattýr. Bir dizi uluslararasý kötü adamýn arasýnda, kayýp Nazi milyonlarýnýn anahtarý olabilecek Goya eserinin peþindedir ve etkileyici üslubu ve gaflarýyla içine düþtüðü zor durumlardan her zaman yakasýný kurtarmayý bilir. Johnny Depp’in rol aldýðý filmin yönetmeni David Koepp.
Ýçimdeki Ses
Yazar Selim, doðru dürüst bir iliþkisi olamadýðýndan, yalnýzlýktan kurtulmak için annesiyle birlikte yaþamaya baþlar. Gittiði spor salonunda güzel ve zengin Ayþýl ile tanýþýr. Selim’e aþýk olan Ayþýl, mutluluða giden yolun Selim’in Umre’den yeni dönmüþ, kendi kafasýndaki gelin adayýný arayan annesi Mehpare ve onun arkadaþ grubundan geçtiðini düþünür. Ayþýl, Mehpare ve onun tayfasýyla bir yolculuða çýkmayý göze alýr. Çaðrý Bayrak’ýn yönetmenliðini üstlendiði filmin senaryosu Engin Günaydýn’a ait.
Yapýþýk Kardeþler
Halim ile Selim komik iki kardeþtir. Fakat sýradan kardeþlerden farklarý, doðuþtan yapýþýk ikizler ve bir þekilde bu yaþa kadar beraber yaþamýþ olmalarýdýr. Küçük bir köyde yaþayan kardeþler yaþlarý gelmesine raðmen, kendilerine uygun ‘hayýrlý’ bir kýsmet bulamazlar. Hal böyle olunca da büyük þehrin, Ýstanbul’un yolunu tutarlar... Müjdat Gezen, Halil Sezai Paracýkoðlu, Fýrat Tanýþ ve Ýlker Ayrýk’ýn rol aldýðý filmin yönetmeni Ýlker Ayrýk.