Geçen yazýmda Türkiye’nin nitelikli doktor açýðýna deðinmiþ ve “týp fakülten yoksa derdin var” demiþtim. Bu yazýda týp fakültelerinin üniversite içindeki konumuna deðinmek istiyorum.
Týpçý rektörler
Türkiye’deki mevcut üniversite rektörlük seçim sistemi dolayýsýyla Ýstanbul, Ankara, Hacettepe ve Gazi gibi büyük üniversitelerde rektörler genellikle týp fakültesi kökenli oluyorlar. Týp fakülteleri dýþýnda çalýþan öðretim üyeleri bu durumdan öteden beri rahatsýzlýklarýný ifade etmiþlerdir.
YÖK tarafýndan geçen yýl hazýrlanan yükseköðretim yasa taslaðýnda da ayný fakülteden bir rektörün iki defa üst üste seçilmesini engelleyen bir madde vardý. Gerçekten baþarýlý ve liyakatli bir rektörün yeniden rektörlüðe gelmesini ilkesel olarak engelleyen bu düzenlemenin, yönetim rasyonalitesi açýsýndan evrensel bir geçerliliði olmadýðýný, bilmiyorum, belirtmeme gerek var mý?
Bu güncel sorunun geçmiþte de izleri var. 1944 yýlýnda yayýmlanan Üniversiteler Kanunu, rektörlüðün sadece en büyük bir fakülte tarafýndan sürekli doldurulmamasý için, rektörlüðü fakülteler arasýnda sýrasýyla dolaþtýrmayý uygun görmüþtür.
‘Yalýtýlmýþ Fakülte’
Týp fakültesinin üniversitedeki “biricik” konumu, sadece rektörlük meselesiyle sýnýrlý deðil. Üniversitelerde farklý fakültelerden bilim insanlarý ortak çalýþma yaparlar. Ancak birçok öðretim üyesi, özellikle týp fakültesi hocalarýnýn kendilerini üniversiteden yalýttýklarýný düþünürler. Tabi týpçý hocalarýn farklý bir durumu vardýr: Ayný zamanda hekimlik yapmalarý dolayýsýyla iþbirliði için imkanlarý daha sýnýrlýdýr.
Þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki, bir üniversitede bir týp fakültesinin olmasý ile olmamasý, herhangi bir diðer fakültenin olup olmamasýndan gerçekten farklý bir durum arz ediyor. Örneðin, Boðaziçi ile ODTÜ gibi üniversitelere yeni bir ilahiyat, ziraat, biliþim ve hatta hukuk fakültesi açmak ile yeni bir týp fakültesi açmak arasýnda üniversitelerin kazanacaðý yeni kimlik açýsýndan önemli farklýlýklar vardýr.
Princeton
Aslýnda bir üniversitede týp fakültesinin olup olmamasý sadece bizde deðil diðer ülkelerde de üniversitenin kimliðini oluþturan önemli unsurlardan biridir. Zaten bir týp fakültesi iþletmek, baþlý baþýna büyük bir mesele olarak kabul edilmektedir. Princeton Üniversitesi eski rektörü William G. Bowen’ýn 2010 yýlýnda yayýmladýðý “Çýkarýlan Dersler: Bir Üniversite Rektörünün Anýlarý” baþlýklý kitabýnda aktardýðý, muhtemelen gerçek olmayan ama gayet anlamlý bir hikaye vardýr:
Birkaç yýl önce Stanford’daki bir ofiste bir resim bulunmuþtur. Bu resimde dört tane üniversitenin rektörü vardýr. Harvard’ýn rektörü Derek Bok, Yale’in rektörü Kingman Brewster, Stanford’ýn rektörü Richard Lyman ve Princeton’ýn rektörü William G. Bowen. Resimde sadece Bowen, tebessüm etmektedir. Resmin altýndaki yazý bu durumun sebebini açýklamaktadýr: Çünkü sadece Princeton’da týp fakültesi yoktur!
Bowen’a göre Princeton’da týp fakültesi olmamasýnýn önemli bir sebebi kampüsün, tipik bir týp fakültesi hastanesinin hizmet edeceði büyüklükte bir yerleþim yerinden nispeten uzak olmasýdýr. Ancak Princeton bu durumu bir avantaja çevirmiþtir: Týp fakültesi olmadýðý için bütün hocalar, enerjilerini temel bilimlere (fen/edebiyat) yöneltmiþlerdir. Öte yandan birçok diðer üniversite týp fakültesi açarak topluma doðrudan daha çok hizmet üretme yolunu tercih etmiþ ve saygýnlýk kazanmýþtýr.
Özetle, birçok saygýn üniversitede týp fakültesi varken, bazýlarýnda yoktur. Týp fakültesinin olup olmamasý konusunda üniversitenin kendisine biçtiði rol ve misyon önem taþýmaktadýr. Mühim olan týp fakültesi açma kararý verilirken, üniversitenin bulunduðu yeri ve koþullarý dikkate alarak, topluma faydanýn ve bilimsel üretkenliðin gözetilmesidir. Týp fakültesi kurulduktan sonra ise topluma büyük hizmetler üreteceði, rektörüne ise baþ aðrýsý vereceði konusunda þüphe yoktur.
Ha unutmadan, týpçý hocalar ile temel bilimciler baþ aðrýsýna çare için daha çok iþbirliðine girse, herhalde ilginç sonuçlara ulaþýlýr...