Tiran mı arıyorsunuz?

Buldunuz... Rakibinize atfettiğiniz bütün olumsuzlukları bünyesinde barındırıyor. Hem de 2014 sürümü... Elan CHP genel başkanlığını yürütüyor. Başarısız ama “başarılıymış gibi” yapma konusunda çok mahir. 

Bir gazetecinin işine son verdirmiş.

Hulki Cevizoğlu’nun...

Bir telefonla bitirmiş işi...

Ben söylemiyorum, Hulki Cevizoğlu söylüyor: “Benim ekmeğime suyuma mani olan Kılıçdaroğlu, beni işten kovdurdu.”

Bilmeyenler için hatırlatayım: Cevizoğlu, bir sürü kanalı ve gazeteyi dolaştıktan sonra, patronluğunu CHP milletvekili Durdu Özpolat’ın yaptığı Yurt gazetesinde yazmaya başladı. (Şu feleğin işine bakın ki, bizim ilkesiz ve düstursuz Cüneyt Ülsever de orada yazıyor ama yüksek telif karşılığı TMSF kanallarına program yaptığı bilgisini “nedense” okurlarından gizliyor. Neden acaba? Yurt gazetesi yazarı Ülsever, bir vakitler, bu yurdun, bu yurtta yaşayanlara bırakılamayacak kadar önemli olduğunu söylemişti. Hiçbir yurtsever Yurt okuru da çıkıp sormamıştı: “Türkiye, neden Türkiye’ye bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir? Kim adına konuşuyorsun muhterem? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı mısın, müstemleke memuru musun?”)

Cevizoğlu, aynı zamanda, yine Durdu Özpolat’a ait Kanal Sokak’ta program yapıyordu.

Burada bir ara verelim...

CHP milletvekili Durdu Özpolat’ın gazetesinde ve televizyonunda çalışanlar, “yandaş” sözcüğünü çok seviyor... Çevirin herhangi bir Yurt gazetesi sayfasını, içinde “yandaş” geçen onlarca cümle bulacaksınız. Televizyon programlarında ha keza... Açıkça CHP’ye yandaşlık yapan bu arkadaşlar, yandaş sıfatını nedense başkalarına uygun görüyor...

Erdoğan’ı ve AK Parti’yi desteklediğinizde “yandaş” oluyorsunuz.

Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi desteklediğinizde, bağımsız gazeteciliğe terfi ediyorsunuz.

Erdoğan’ı ve AK Parti’yi destekleyen gazeteciler, hükümetin kimi icraatlarını eleştirebilirler... Nitekim eleştirmişlerdir. Yeni TCK’nın, özel yetkili savcılık ve mahkeme uygulamasının yanlış olduğunu, Gezi kalkışmasında daha ılıman bir üslup kullanılabileceğini söylemişlerdir. Ama Kılıçdaroğlu’nu eleştiremezsiniz. “CHP yanlış yapıyor... Ekmeleddin İhsanoğlu da nereden çıktı? Elinizde tape dolaşacağınıza, biraz da siyaset üretin...” diyemezsiniz. Buna Durdu Özpolat imkan vermez.

Eleştirmeye yeltendiğinizde, kendinizi kapı önünde bulursunuz.

Hulki Cevizoğlu örneğinde olduğu gibi.

İki mecradan birden kovulan Hulki Cevizoğlu’nun suçu, “Ekmeleddin’e hayır” demek.

Kovma emrini Kılıçdaroğlu vermiş... Durdu Özpolat da Derya Sazak’ı arayarak tebliğde bulunmuş. “Alo Derya” da (ne yapsın) elbette gereğini yapmış. (Ben söylemiyorum, Hulki Cevizoğlu söylüyor.)

Hadi bunu da mesele yapın “bağımsız” gazeteciler.

Meslektaşınıza sahip çıkın.

Bildiriler yayınlayın.

Tiran edebiyatı yapın.

Sosyal medya üzerinden “Alo Derya” geyikleri döndürün...

Dış dünyaya “jurnaller” geçin...

Economist’tekki, Der Spiegel’deki “adamlarınızı” harekete geçirin; durumun “basın özgürlüğü açısından çok vahim” olduğuna ilişkin haberler yaptırın.

Hadi tosunlar, görelim sizi.

Üstelik, bu geç kalmış tiran, partideki gayrı memnunları susturacak baskın kurultaylar planlıyor, muhalifleri sindirecek yeni ittifaklar kovalıyor ve eleştirilere karşı olabildiğince tahammülsüz...

Bir “çarşaf liste tutkunu” olarak girdiği seçimlerden (muhaliflerin kafasını ezdikten sonra), bir “blok liste sevdalısı” olarak çıktı.

Hadi davranın kâğıda kaleme bağımsız gazeteciler.