'Titredim efendim... Seni andým dün gece'

4-5 Mayýs günlerinde Ýstanbul Üniversitesi ve Topkapý Sarayý Müzesi'nin ortaklaþa düzenleyeceði "Uluslararasý Hilye Sempozyumu" heyecanla bekleniyor. Ýslam estetiði hakkýnda zihin yoranlarýn takip etmesi gereken önemli oturumlarý var... Estetiðin kökeniyle ilgili olarak Cibril hadisinden daha evvel söz etmiþtik. "Ýhsan"ý kendisine gaye edinmiþ Ýslam sanatçýsý, her an Allah'ýn huzurunda olduðu kaygýsýyla alný terleyen, kalbi titreyen kiþidir. Ýhsan; iman ve islam mevzuunu tamamlayan "kusursuz daire"nin ismidir. Dolayýsýyla sanatçý "güzel" ile sorumludur, memur da hamal da, asker de terzi de hayatýn içindeki "güzel"den sorumludur... Tanpýnar; Süleymaniye için söyler ya, atalarýmýz bu eserleri inþaat olsun diye yapmýyorlardý, Allah'a ibadet için yapýyorlardý.

Hilyeler, Allaha kulluk ve Resulullaha sevgi için tertip edilmiþ sanatlarýmýzdandýr… Hz. Peygamber Efendimizin (sav) fiziki ve ruhi özeliklerinin yazý ve süsleme sanatlarý aracýlýðýyla anlatýlmasýný konu edinen dini portrelere , "Hilye" adý verilir. Hazreti-i Peygamber'in fiziki ve ruhi özeliklerinin güzel yazý ve bezeme sanatý ile anlatýlmasýný konu alan eserlerdir. Bir nevi dini portrelerdir. Hilye-i Þerif, Hilyetü'n- Nebi, Þemai'l-i Þerif olarak da isimlendirilen eserler Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed için yazýlmakla birlikte, dört halife için yazýlanlarý bulunmaktadýr. Manzum ya da mensur olan bu eserler, bazen müstakil bir kitap halindedir, bazen de miraciyelerin, siyerlerin, mevlidlerin içinde yer alýrlar. 

*** 

Edebiyatýmýzda Peygamber Efendimizin fizikî ve rûhî güzelliklerini anlatan pek çok eser yazýlmýþtýr. Peygamberimizin Hz. Ali’ye hitaben söylediði rivayet edilen; "Yâ Ali, hilyemi yaz ki vasýflarýmý görmek, beni görmek gibidir" ifadesine yaslanarak, bundan ilham alarak hilye kaleme almak güzel bir edebi adet olmuþtur. Müstakil olarak mesnevi biçiminde yazýlmýþ olanlarý da vardýr... Türün en önemli eseri 16. yüzyýl þairi Hakani'nin Hilye-i Hakani adýyla bilinen eseridir. Meþhur hadis muhtasarlarýnýn mecmualarýnýn da benzer maksada matuf kalem alýnmasýyla Þemail adý verilen eserler tertip olunur. Bunlar arasýnda en meþhuru Hadis bilgini Ýmam Týrmýzi’nin kaleme aldýðý "Þemail" adlý eserdir. 

Gerek Hilye’ler gerekse Þemail’ler Resulullah Efendimize yetiþememiþ nesillere O’ndan bahsetmek, O’nu hatýrlamak, yad etmek, hatýrasýný ziyaret etmek, Sevgili Peygamberimizi zikretmek, ruhani tezkiye, tefekkür gayelerine matuftur. Edebiyatçý Münevver Ayaþlý Hanýmefendiye göre hilyeler geleneksel aþk zevkýmizin sembolüdür. Eski Ýstanbul Hanýmefendilerinden olan 1904 doðumlu Anneannem Zeynep Haným da duvarlarýnda Hilye-i Þeriflerin asýlý olduðu kütüphanelerinde Þemail-i Þerif risalelerinin durduðu evlerin afetle karþýlaþmayacaðýna inanýrdý. Ýstanbul’da eski zamanlarýn en büyük korkusu büyük yangýnlardý, özellikle Hilye ve Þemail’lerin yangýna karþý bir dua muskasý gibi muhafaza ediciliðine itikad edilirdi. Güzel yazý’nýn ilk mualliminin Hz. Ali olduðu düþünülür, güzel yazý hat sanatý öðrenilirse Ehli Beyt’in þefaatine nail olunacaðý umulurdu. Hilye-i, Þeriflerin asýlý olduðu odalarda edepli durmaya özen gösterilirdi. Ramazan iftarlarý Hilye-i Þeriflerin asýlý olduðu oda veya salonlarda tertip edilirdi. 

Tarihimizde Hilye ve Þemailler sadece sanat zevki veya sosyolojik ihtiyaçlarla deðil, psikiyatrik anlamda terapi, emniyet hissi, ruhi huzur, aidiyet duygusu gibi karþýlýklarýyla da incelenmelidir. Bosna’da ve Üsküp’te hastalarýn ve gariplerin bir gece yatacaklarý yatýr veya dergahlarda Hilye-i Þeriflerin Nazar ayetleriyle birlikte ayak ucuna gelmeyecek þekilde duvarlara asýlý olduðuna da dikkat etmek gerekir. Hilye ve Þemailler bir zevk ve sanat eseri olarak hayatýn akan selinin dýþýnda duran müze objeleri de deðildi. Hürmet edilmeleri ve hatýra addedilmelerine raðmen, hayatýn kalbinin attýðý yerdeydiler, güncel kullanýmdaydýlar...

Hilye-i Hâkânî” diye bilinen eserin tamamý 712 beyittir. Eser mesnevi þeklinde yazýlmýþtýr.

"Ýttifak itdi bu mânâda ümem/ Ezherü'l-levn idi fahr-i âlem" (Ümmet ittifak halindeydi ki, Peygamberimizin yüzü parlak, aydýnlýktý)

"Yüzünün hâli idi aðý katý" (Yüzünün aký lekesiz bembeyazdý)

"Reng-i rûyu gül ile yek-dil idi/ Gül gibi kýrmýzýya mâ'il idi" (Yüzünün rengi gül rengiydi. Yani gül gibi kýrmýzýya çalýyordu.)