Sayýn Akýn Atalay, nasýl güzel, nasýl hassas, nasýl alýngan bir avukatsýnýz öyle...
Bir avukatlýk becerisiyle savuþturulamayacak ithamlarla karþý karþýyasýnýz oysa.
Cumhuriyet gazetesinin kimler tarafýndan “teslim alýndýðý” sorusu, “soru”nun ötesinde, bir problematiðe iþaret ediyor. Bunu bilebilecek zekâdasýnýz.
Merakýmý mucip olan konuyu, köþemde dile getirmiþ, Cumhuriyet gazetesinin nasýl teslim alýndýðýný bilmediðimi söylemiþtim.
Hakikaten bilmiyordum.
Bilebilecek kiþi olarak da, “soy ismi Atalay olan kiþi” diyerek sizi iþaret etmiþtim. Gazetenin “sermaye yapýsý” bize bu konuda bir fikir verebilirdi. Ve yazarýnýz Hikmet Çetinkaya’nýn tanýklýðýna baþvurulmasý gerektiðini söylemiþtim.
Bir yazýyla beni cevapladýnýz. Yandaþlarýnýzýn ve sevenlerinizin ifadesiyle “tokat gibi” bir cevap...
Bir alýnganlýk eseri olarak yazýya sýkýþtýrdýðýnýz “Soy ismi Kekeç olan kiþi” ifadesi dýþýnda, ortada tokat filan göremedim beyefendi... Tokat nasýl atýlýr, birazdan göreceksiniz!
Kendinizce (konuyu bilebilecek tek kiþi olarak) gazetenizin sermaye yapýsýyla ilgili bazý açýklamalarda bulunuyorsunuz, her daim denetime açýk olduðunuzu söylüyorsunuz. Bu açýklamalarýnýzdan da anlýyoruz ki, gazetenizin sermaye yapýsýndan hareketle, “Kim teslim aldý?” sorusuna cevap bulamayacaðýz. Gazeteniz bir sürü kiþi tarafýndan teslim alýnmýþ... Daha doðrusu, bir sürü kiþi tarafýndan desteklenmiþ... Bunu siz söylüyorsunuz. Herkesten para almýþsýnýz. Neredeyse bütün iþadamlarýný desteðe mecbur tutmuþsunuz. Ve baðýmsýzsýnýz! Muhtemeldir ki, paralelcilerden de destek gördünüz.
Bu konuda “müddei” olmadýðýmý önceki yazýmda söylemiþtim.
Kim tarafýndan destekleniyorsanýz, destekleniyorsunuz...
Bunu CUMOK düþünsün. Bana ne!
Kaldý ki, problemi, sermaye yapýnýzda aradýðýma iliþkin bir beyaným da olmadý.
Niçin bazý haberleri görmüyorsunuz?
Mesele bu.
Sevenlerinizin ve yandaþlarýnýzýn “tokat gibi cevap” diye nitelediði makalenizde, “Bu gazetede en sýký muhaliflerimiz, en sevmediklerimiz için bile tetikçilik yapýlmaz, habercilik yapýlýr” buyuruyorsunuz.
Son “haberciliðinize” bir örnek vereyim; ne kýratta habercilerle çalýþtýðýnýzý, ne týynette adamlarý söz sahibi kýldýðýnýzý bir de kendi gözlerinizle görün
Gazeteniz, birkaç gün önce, Ýran’da idamla yargýlanan Zencani’nin, Türkiye’de 8.5 milyon dolar rüþvet daðýttýðýna iliþkin bir haber yayýnladý. Bu haber bir tek, (gazetecilik yapan, tetikçilik gibi ucuz iþlere yeltenmeyen) Cumhuriyet gazetesinde çýktý.
Zencani’nin hiçbir açýklamasýnda, “Türkiye’de þu kadar milyon dolar rüþvet daðýttým” diye bir ifade yer almýyor.
Gazetenizde söz sahibi kýldýðýnýz habercilere sorar mýsýnýz: Neye dayanarak ve Zencani’nin hangi beyanýný esas alarak böyle bir habere imza atmýþlar? Zahmet olmazsa, bu ifadenin orijinalini yayýnlamalarýný saðlar mýsýnýz? (Namuslu ve þerefli bir insan, iddiasýný kanýtlar. Bu konuda kanýtýnýz nedir? Bilmek istiyoruz.)
Gazetenizin PKK ve DHKP-C’ye verdiði desteði bahis mevzuu bile etmiyorum.
Peki, “paralel örgüt”e karþý neden boynunuz kýldan ince beyefendi?
Bir önceki yazýmda sýraladýðým ithamlarla ilgili cevabýnýz nedir?
Baþbakana “fiziki takip” uygulayan polisler, görevini savsaklayan ya da kötüye kullanan savcýlar, “yasa dýþý dinleme kararý” veren hâkimler, “himmet topluyoruz” bahanesiyle iþadamlarýna çöken maliyeciler, sýnav sorularýný çalan profesörler, sahte belgeye “saðlamdýr” raporu veren Adli Týp’çýlar, kriptolu telefonlarýn þifresini çözen TÜBÝTAK’çýlar...
Biz bu haberleri niçin Cumhuriyet’te okuyamýyoruz?
Devletin “güvenlik sorunu” olarak gördüðü bu örgüt neden ilgi alanýnýza girmiyor?
Bir tek “kumpas” haberi yayýnlamadýnýz... Bir tek dinleme skandalýna yer vermediniz... Pensilvanya’ya hicret ettiðini söyleyen sahtekârlarla ilgili herhangi bir merak geliþtirmediniz.
Neden?
Plaka tanýma sistemini kapatýp teröristlerin iþini kolaylaþtýran, PKK ve ASALA’yla “ortak eylem” koyan, devletin gizli operasyon bilgilerini terör örgütüne uçuran müntesiplerin suçüstü eylemlerini de göremiyoruz gazetenizde...
Hadi diyelim ki, “editoryal tercih”tir?
Bu tercihte bir problem görmüyor musunuz?
Haber gizlemek, okurdan haber kaçýrmak, sadece editoryal tercihle izah edilebilir mi oysa?
Neden bu çeteye karþý sonsuz bir hoþgörü ve sevgi içindesiniz?
Neden tarlanýzýn sürülmüþ olduðu gerçeðini kabullenmek istemiyorsunuz?
Hadi “tokat gibi bir cevap” daha yayýnlayýn da, insan içine çýkamaz hale geleyim.
Hadi Akýn Bey!