Avrupa’nýn kuzey baþkentlerinde gerçekleþen bazý zirveler, tarihin akýþýný deðiþtiren kararlarla anýlýr. Soðuk Savaþ’ta iki blok arasýnda tarafsýzlýk statülerini koruyan devletlerde yapýlan bu zirveler, ABD ile SSCB/Rusya iliþkilerindeki yumuþamalarýn miladý olarak kabul edilir.
Helsinki ise, sadece iki devletin iliþkilerine iþaret etmez. Bu þehirle anýlan baþlangýçlar daha çok Avrupa’nýn barýþ projesi, Doðu-Batý ortaklaþmasý olarak tanýmlanýr.
Trump ve Putin’in buluþmak için tarafsýz bir toprak seçmeleri anlamlý. Böylece kimse kimsenin ayaðýna gitmemiþ oldu. Helsinki’nin seçilmiþ olmasý ise boþuna deðil; zira iki lider bir sürü konuyu görüþmüþ olsalar da, esas meselenin Avrupa olduðuna kuþku bulunmuyor.
Bununla birlikte, bu kez Avrupa barýþý için bir araya geldiklerinden emin olmak zor. Anlaþýldýðý kadarýyla Putin’in Avrupa’yý ABD’ye itecek faaliyetlerini sürdürmesinde uzlaþýldý. Trump, Putin’e “Avrupa’yla ticari ve siyasi iliþkilerini sertleþtir; ondan doðan boþluðu ABD ile kapat” diyor. Putin de “ABD benim etki alanlarýmda ilerlemekten vaz geçsin” karþýlýðýný veriyor.
Zaten anlaþma halindeydiler
Ýki lider, ayrýntýlarda deðil haritalarýn geneli üzerinde anlaþmýþ durumdalar. Zirve öncesi Trump “aramýz pek iyi deðil” mealinden açýklamalar yapmýþtý. Bu da sanki Rusya ile ABD arasýnda büyük gerilimler var da, ikili görüþme sayesinde gerginlik yumuþayacak izlenimine hazýrlýktý. Ancak gerilim, gerçek bir gerilim deðil.
Trump ile Putin’in bazý konularda açýk, diðer hemen her konuda zýmni bir anlaþmasý var. Kuzey Kore’nin ehlileþtirilmesi, Ýsrail’in korunmasý, Ýran’ýn dizginlenmesi, Avrupa’nýn normalleþtirilmesi, örgütler üzerinden siyasetin sonlandýrýlmasý, Ýslami hareketlerle keskin mücadele kabaca üzerinde hem fikir olduklarý konular. Bugün bunlara nükleer silahlarýn azaltýlmasý gibi yaþamsal bir konu da eklenmiþ durumda.
Nükleer silahlarýn azaltýlmasý demek, konvansiyonel silahlarýn öne çýkmasý demek. Tabi bunun nerelerde iþe yarayacaðýný ileride göreceðiz. Ama muhtemelen Putin’in ikna olmasý için Kafkasya’dan “Batý”nýn elini çekmesi þartlardan biri olmuþ olabilir.
Türkiye için olumlu tablo
Bundan sonra ABD baþta Suriye olmak üzere bir çok yerden çekilecek ve varlýðýný güvendiði müttefiklerine emanet edecek. ABD’nin güvendiði müttefiklerine Rusya itiraz etmediði sürece, iki devletin anlaþmasý iþleyecek. Anlaþmalarýnýn hedefi ise Çin. Çin’e karþý ortaklýk ve/veya Rusya’nýn ABD-Çin iliþkilerinde denge unsuru olmasý anlaþmanýn temasý.
Kapalý kapýlar ardýnda ne konuþuldu bilemiyoruz; zamanla Trump’ýn Twit’lerinden öðreniriz. Ancak Putin Trump’a “top” verdiðine göre, “ben sözümü tuttum, sýra sende” demiþ gibi gözüküyor.
ABD kamuoyu, zirvenin her aþamasýný olumsuz karþýladý; Putin’in ABD’ye gol attýðýný, Trump’ýn ülkeyi sattýðýný savundu. Ancak bu erken tepki, daha çok iki liderin epey önceden beri anlaþma içinde olduklarýnýn açýða çýkmasýyla ilgili. Bu da baþkanýn seçim sürecine deðiyor.
Trump’ýn ülkesini sattýðý yok. Küresel düzeyde ticaret ve ekonomi savaþlarý baþlattýðý doðru, ama bu savaþýn baþka tür savaþlara dönüþmemesinin teminatý da Rusya ile anlaþma.
Söz konusu tablonun en fazla Türkiye’ye yarayacaðý söylenmeli. Türkiye, Rusya ile ABD arasýnda tercih yapmak durumunda kalmayacak; Trump’ýn istediði gibi iki dev arasýnda sýkýþan Avrupa ile yeniden baþlamak için de fýrsatlar doðabilecek. Eðer Ortadoðu politikalarýnda bu iki ülkeyi gözeterek bir yenileþtirme yapýlabilirse, bunun karþýlýðýnýn Avrupa’da alýnmasý mümkün olabilir.