Top yeniden Ýngilizlerde

Haberi ilk duyduðumuzda birkaç gün tartýþtýk. Sonra Yalova ve Aðrý’da yenilenen yerel seçim sonuçlarýný konuþmaya daldýk, Avrupa’daki geliþmeleri de eskiyen gündemler çöplüðüne atmakta beis görmedik. Oysa Avrupa Parlamentosu seçimlerinde AB karþýtý partilerin herkesi þaþýrtan derecede yüksek oy almalarý sýradan bir olay deðil. Ciddi etkileri olacak. Türkiye de bundan hem dolaylý yoldan hem de doðrudan etkilenecek. 

Yabancý düþmanlýðýnýn ve islamofobinin yükseliþi Avrupada yaþayan Türkler açýsýndan ciddi bir tehdit. Ne var ki bu tehdidi ciddiye almakla birlikte AP seçimlerinde sürpriz baþarý gösteren partilerin tümünün ýrkçý ve yabancý düþmaný kategorisinde yer almadýðýný bir kere daha hatýrlatalým: Ýngiltere’de birinci parti olarak sandýktan çýkan UKÝP aþýrý saðcý deðil, AB karþýtý bir parti. Yunanistan’da seçim yarýþýný birinci bitiren komünist eðilimli Syriza Partisi de yabancý düþmaný veya ýrkçý deðil ama AB karþýtý.

Bu arada Almanya’daki seçimde % 6,8 oranýnda oy almayý baþaran Almanya için Alternatif Partisi de popülist-saðcý ama pek göçmen dostu olmasa da ýrkçý veya yabancý düþmaný sayýlamayacak bir siyasi hareket. AB karþýtý da deðil, tam aksine “Birleþik Avrupa ideali adýna” euro karþýtý bir politika savunuyor. Yani aslýnda Almanya’nýn çýkarýnýn mevcut mimarinin devamýndan yana olduðunu kabul etmekle beraber Birliði ayakta tutmak uðruna Berlin’in üstlendiði fedakârlýklara itiraz ediyor bu yeni parti. Bir anlamda “Avrupa’yý biz yönetelim ama paramýz da cebimizde kalsýn” diyorlar.

Almanya parantezinin dýþýnda AP seçimlerinin ortaya çýkardýðý tablo Avrupa ülkelerinde AB karþýtý bir kamuoyunun giderek güçlendiði þeklinde okunmalý. Temel politikasý AB karþýtlýðý olan bazý partilerin bu kadar yüksek oranlarda oy alabilmesi bunun iþareti.

Aþýrý saðcý partilerin de zaten kategorik olarak AB karþýtý olduðunu hatýrlatmaya gerek yok. Ayrýca aldýklarý oylarýn hiç deðilse bir bölümünü yabancý düþmaný politikalarýndan ziyade AB konusundaki tutumlarýna borçlu olduklarý söylenebilir.

Aslýnda sandýktan çýkan mesaj Avrupa Birliði ülkelerinde “federalist” politikalara karþý güçlü bir kamuoyu itirazý olduðu þeklinde okunmalý. Yani ülkelerinin geleceðine iliþkin kararlarýn Brüksel’de alýnmasýna karþý çýkan, AB’nin merkezi bir yapýya dönüþmesine itiraz eden ve kendi milli devletlerinin hükümranlýðýnýn sona ermesinden endiþe eden bir kamuoyu var karþýmýzda.

AB’yi oluþturan bütün ülkelerde öteden beri az çok var olan bu yaklaþýmýn son seçimlerde bu kadar güçlü bir destek bulmasý büyük ölçüde etkileri hâlâ devam eden küresel mali krizin dolayýmýnda açýklanmalý. Ancak Birliði oluþturan ülkelerin tamamýnýn AB’nin geleceði konusunda ayný görüþte olmayýþýndan kaynaklanan ve aslýnda daha ilk günlerden beri süregelen ciddi bir politik ayrýþmanýn da etkileri gözardý edilmemeli.

AB’ye ulaþan yolculuk, biliyorsunuz, iki farklý iradenin ortak kararýyla baþladý. Ýlki birbirleriyle savaþmak yerine birlikte eski kýtaya sahip çýkarak yabancý güçlerin karýþamadýðý bir Avrupa mimarisi oluþturmak isteyen Alman-Fransýz ittifaký. Diðeri Almanya’yý Fransýzlarýn kontrolüne vererek siyasi gücünü iðdiþ etmeye de yarayacak bir ortak pazar inþasýný hedefleyen Amerikalýlar.

AB üyeliðine müracaatlarý vaktiyle deGaulle tarafýndan iki defa veto edilmiþ olan Ýngilizler ise bir taraftan içerideki varlýklarýyla Birliðin Alman-Fransýz önderliðinde çekip çevrilmesini, yani siyasi bir üniteye dönüþmesini engellemek, öbür yandan Schengen düzeninin olduðu gibi ortak para sisteminin de dýþýnda kalarak hem iþin külfetlerinden kurtuluyorlar hem de Birlik genelinde ortak finansal politikalarýn üretilip uygulanmasýna da taþ koyma imkânýný ellerinde bulunduruyorlar.

Dolayýsýyla anti federalizmin Brüksel’i köþeye sýkýþtýrdýðý bir süreç Ýngilizler bakýmýndan önemli bir fýrsat anlamýna geliyor. Ýngiliz Baþbakaný David Cameron’ýn eski Lüksemburg Baþbakaný ve Euro Bölgesi Baþkaný Jean Claude Juncker’in Avrupa Komisyonu Baþkaný olmasý halinde Avrupa Birliði’nden ayrýlma tehdidinde bulunmasý elbette bir blöf. Ama Ýngilizlerin eline geçen bahaneyi kullanarak gerçekleþtirecekleri manevralar evvelemirde Avrupa Birliði’ni hem ekonomik hem de siyasi bir yapý olarak tasarlayan “Fransalmanya” bakýmýndan arzu edilmeyen tavizlere ve geri adýmlara yol açabilir.