Topçunun dilinden anlamak

Teknik direktörle futbolcunun birbirinin dilinden anlaması şarttır;  birinin konuştuğu diğerinin sağır kulağına düşüyorsa, sağlıklı ilişki kurmaları mümkün değildir. Bu “iletişim bozukluğunu” o kadar çok gördük ki, nice “yıldız” diye getirilen futbolcu üç-beş maç sonra ya yedek kaldı ya da takımdan ayrıldı.

Bunun son örneği Sneijder. Bugün dünyada hemen herkesin adını yakından bildiği bir topçu Sneijer, ancak Terim’li G.Saray’da bir türlü kendini bulamadı. Öyle ki herkes “verilen paraya yazık. Hemen gönderilmesi gerek,” demeye başladı. Ama sorun Sneijder’de değil oynatıldığı yerdeydi. Gerek daha önce oynadığ takımlarda gerekse de Hollanda Milli Takımı’nda Sneijder savunmayla hücum arasında köprü kuran, takımı atağa kaldıran ve uzaktan vurduğu toplarla golü bulan bir futbolcu. Ne var ki Terim onu kimi zaman sağ kimi zaman da sol kanata çekince verimli olması imkansızdı. Bu yüzden de “daha hazır değil, antrenmansız” gibisinden mazeretler üretildi. Halbuki, Mancini’nin gelmesi ve “Sneijder çok büyük ve önemli bir futbolcu; takımın beyni,” demesiyle birlikte oyun kurucu ve golcü kimliklerine yeniden kavuştu. Sonuçlarını hep birlikte gördük.

Bu, Terim kötü hocadır, Mancini iyidir anlamına kesinlikle gelmez. Terim, G.Saray’da Bruma dışında dokunur bir kanat oyuncusu olmadığını görünce, 6-0-4 ucubesi de varlığını sürdürdükçe, çaresizlikten Sneijder’i devşirme yoluna gitti. Olmadı ama. Sneijer’den elde edebileceği verimi de sağlayamadı. Terim  Hamit’i, Sneijder gelinceye kadar sağ kanatta oynatıyordu. Ancak takımda gerçek bir oyun kurucu olmadığından Hamit, Selçuk’la birlikte bu görevi de üstlenmeye kalkınca, bu kez sağ kanat boş kalıyor oyun kuruculuk görevini de, alışık olmadığından gerektiği gibi yapamıyordu. Sneijder’i sağ kanata alıp Hamit’i ortanın sağına çekti Terim.  Ne yazık ki tutmdı bu düzen.

Hocanın ünlü takımlarda kendini kanıtlamış Sneijder gibi bir futbolcuyla oturup konuşması, ondan nerede oynarsa daha fazla verim alacağını saptaması gerekirdi sağ kanata çekmeden önce...