Geçen sene Mart Nisan aylarýnda Moðolistan ve Doðu Türkistan’ý ziyarete gidecektik. Plan program hazýrdý. Fakat Korona illeti zuhur edince bütün programlarýmýz gibi Doðu Türkistan ziyaretimizi de iptal ettik.
Benim asýl niyetim Doðu Türkistan’ý dolayýsýyla Uygur Türklerinin durumunu yerinde görmekti.
Çünkü gelen haberler hiç de iç açýcý deðildi.
Bazý çevrelerin Uygurlara uygulanan baskýlara tepki vermediði iddialarýnýn aksine Türkiye Dýþiþleri Bakanlýðý sorumluluðunun bilincinde olarak her fýrsatta gereken tepkileri veriyordu.
En son yoðunlaþan baskýlar ve kurulan kamplar konusunda Türkiye 9 Þubat 2019’ta ‘Dýþiþleri Bakanlýðý'ndan Çin’in Uygur Türklerine uyguladýðý zulüm ile ilgili açýklamasý’ baþlýðý altýnda çok sert bir tepki vermiþ, “Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarýnda ve hapishanelerde iþkence ve siyasi beyin yýkamaya maruz býrakýldýklarý artýk bir sýr deðildir. Kamplarda alýkonmayan Uygurlar da büyük baský altýnda bulunmaktadýr.” tespitinden sonra somut örnekler verilmiþ ve açýklama “Bu vesileyle, Çin makamlarýný Uygur Türklerinin temel insan haklarýna saygý göstermeye ve toplama kamplarýný kapatmaya davet ediyoruz.” þeklinde noktalanmýþtý.
Ayrýca BM. Genel Kurulu III. Komitesinin 6 Ekim 2020 tarihli toplantýsýnda daimi temsilcimiz tarafýndan Uygur Türkleri konusunda ulusal bir beyan açýklanmýþtýr.
Bu beyanda, “ülkemizin, gerek uluslararasý toplum gerek Çin makamlarýnca gayet iyi bilinen beklentisi, Sincan’daki Uygur Türkleri ve diðer Müslüman azýnlýklarýn Çin’in eþit vatandaþlarý olarak barýþ ve huzur içinde yaþamalarý; ayrýca, kültürel ve dini kimliklerine saygý gösterilmesi ve bunlarýn garanti altýna alýnmasý” gündeme getirilmiþ, “Uygur Türkleriyle etnik, dini ve kültürel baðlarý olan bir ülke olarak, son zamanlarda kamuoyuna yansýyan rapor ve haberlerde Sincan’daki Uygur Türkleri ve diðer Müslüman azýnlýklara yönelik insan haklarý uygulamalarý bizi özellikle endiþeye sevketmektedir.
Türkiye, bu meseleyi BM ve Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý (ÝÝT) gibi çeþitli uluslararasý platformlarda takip ederken, Çin ile ikili düzeyde doðrudan ve yapýcý diyaloðu sürdürecektir.” diyerek Türkiye’nin hassasiyeti uluslararasý baðlamda dile getirilmiþ ve Uygur Türklerine sahip çýkýlmýþtýr.
En son 26 Aralýk 2020 tarihinde Dýþiþleri Bakaný Mevlüt ÇavuþoðluTBMM’de milletvekillerinin sorusu üzerine bir açýklama yaparak, durumu yakýndan takip etiklerini, gereken her türlü diplomatik çabanýn sarf edildiðini ve Çinli mevkidaþýna Türkiye’nin tepkisini her fýrsatta hatýrlattýðýný açýkladý.
Durum böyleyken ÝYÝ Parti Genel Baþkaný bu çabalarý görmezden gelerek geçen hafta grup konuþmasýnda iktidarý Türk olduklarý için Müslüman olduklarý için Uygurlara sahip çýkmamakla itham etmiþ ve maalesef ‘Uygurlarý yok farz eden bir Cumhur Ýttifaký.’ diyerek çok ucuz bir siyasete imza atmýþtýr.
Sayýn Akþener Doðu Türkistan konusunu bu þekilde istismar etmiþ ama Nursiman Gül Abdurreþit isimli Uygur hanýmýn kürsüye çýkartýlmasýyla Çin yönetimine karþý dýþiþlerinin elini güçlendirecek olumlu da bir sonuç hâsýl olmuþtur.
Çünkü Türkiye tepki verdikçe Çin tarafý tekzip etmeye çalýþýyordu. Muhalefet partisi kürsüsünde ailesi zulme uðramýþ bir Uygur hanýmýnýn konuþmasý, bence Çin yönetimini her fýrsatta ikaz eden dýþiþlerinin de elini güçlendirecek bir delil oluþturmuþtur.
TV kanallarý grup konuþmalarýnda sadece liderlerin konuþmasýný canlý veriyor, lider konuþmasýný bitirince canlý yayýn da bitiriliyor. Meral hanýmýn konuþmasý bitince canlý yayýn bitmiþtir. Gerçek böyleyken ‘Uygur Türkü kürsüye çýktýðý için canlý yayýn kesildi!’ diyerek propaganda yapmak da kimse kusura bakmasýn bal gibi ucuz siyasettir, istismardýr.
Birilerinin Nursiman hanýmý terörist ilan etmesi de Çin çýkarlarýný koruma sevdasýnýn diðer adýdýr.
Evet biz, “Çin makamlarýný Uygur Türklerinin temel insan haklarýna saygý göstermeye ve toplama kamplarýný kapatmaya davet ediyoruz.”