Bu yazýyý yazdýðým sýrada, Ermenek’teki madendeki kurtarma çalýþmalarý devam ediyor ve henüz 18 kiþiden haber alýnamamýþtý. Ýnþaallah hayýrlý haberler alýrýz. Bu temennimi ifade ettikten sonra, aðýrlýklý olarak eðitime iliþkin kamu politikalarý hakkýnda düzenli köþe yazýlarý yazan birisi olarak, bilançosu aðýr olabilecek bu tür kazalar sonrasýnda yazý yazmanýn beni zorladýðýný açýkça ifade etmem gerekiyor. Soma faciasýnýn hemen sonrasýnda yazý yazmamýþtým.
Bu yazýya baþlamadan önce Sevgili Yazar Metin Karabaþoðlu’nun Ermenek kazasýyla ilgili twitter mesajlarýný okudum. Karabaþoðlu’nun 9 maddelik nezih ve mühim mesajlarýný olduðu gibi aktarmak istiyorum:
“1. Bir insan ölünce, aslýnda kaç kiþi ölüyor farkýnda mýyýz? Bir baba, bir evlat, bir koca, bir kardeþ, bir arkadaþ, bir komþu, bir kul...
2. Bir insanýn ölümüyle, baba, evlat, koca, kardeþ, arkadaþ, komþu... Onunla irtibatlý kaç insanýn hayatý da yara alýyor, farkýnda mýyýz?
3. Dahasý, her bir insanýn Allah’ý bütün isimleriyle tanýyabilir istidatta olmasýyla, Allah katýnda ‘âlem’ kadar deðerli olduðunun...
4. Yakýnlarý için ve elbette yaratýcýsý için insanýn ‘deðeri’ öyle yerleþmeli ki zihnimize ve kalbimize, insan hayatý asla ‘ucuz’ olmamalý!
5. Yaptýklarý iþi ‘ucuza’ getirmek için insan hayatýný ‘ucuzlatanlar’ý korkutacak bir duyarlýlýk yerleþmeli hayatlarýmýza...
6. Ýnsan hayatýný ‘ucuza getirme’nin maliyeti o kadar yüksek, o kadar pahalý olmalý ki, korkmalý birileri; tedbire mecbur olmalý...
7. Üretici, iþletmeci, yönetici, denetimci, siyasetçi; hepsi de insana ve hayatýna sahip çýkan bir duyarlýlýk görmeli karþýsýnda; titremeli.
8. Ýnsanýn ve hayatýnýn deðerini iyi takdir etmemenin, tedbirsizliðin ve lâkaytlýðýn kendisine ‘çok pahalýya patlayacaðýný’ hissetmeli...
9. Tedbirsizlik, denetimsizlik veya dikkatsizlikle gelen her ‘önlenebilir’ ölüm, beni kahrediyor! Ýþ ve iþletme kazasý istisna olmalý artýk!”
Neler Yapýlmalý?
Millet olarak serinkanlý olup, karþýmýzdaki sorunlar ne kadar karmaþýk olursa olsun, makul ve rasyonel çözümler bulmamýz gerektiðine inanýyorum.
Soma faciasý dolayýsýyla da yazmýþtým. Bu tür kazalar sonrasýnda eminim birçok idari ve adli soruþturma açýlacak ve kazada ihmali olanlar varsa, onlarýn cezalandýrýlacaðýný umuyorum. Ancak bundan daha önemlisi, bu tür kazalarýn bir daha olmamasý için neler yapýlabileceðine iliþkin adýmlar atmak.
Aslýnda, halk iradesini ve yasamayý temsil eden TBMM, bu tür konularda müspet hareketin adresi olmalý ve proaktif davranmalý.
Üzülerek ifade edelim ki, TBMM komisyonlarý, geleneksel olarak yasama ve yürütmenin iç içe geçmiþ olmasýyla ve daha önemlisi aþýrý politik kutuplaþmanýn etkisi dolayýsýyla, iþlevlerini ve böylece toplumsal saygýnlýklarýný önemli ölçüde kaybetmiþ durumdalar. Saygýnlýklarýný kazanmalarý için hem iktidar hem de muhalefet partilerinin temsilcilerine rol düþüyor.
TBMM çatýsý altýndaki milletvekilleri, -olasý bir ihmal dolayýsýyla- yürütmeyi savunmak ya da -fýrsattan istifade- politik þov yapmak motivasyonuyla deðil, halkýn temsilcileri olarak halk adýna, hakikati açýða çýkarma motivasyonuyla olasý bütün verileri toplamalý, bu veriler temelinde çözümler üretmeli ve gerekirse sorumlulardan hesap sormalýdýr.
TBMM’nin kendisinden beklenen bu görevi yapamamasý durumunda veya TBMM’nin bu görevine ek olarak, sivil izleme ve danýþma amacýyla “Akil Ýnsanlar Heyeti” benzeri oluþumlar ve STK’lar devreye girmelidir. AK Parti hükümetleri, bugüne deðin, Çözüm Süreci gibi çok çetrefilli konularda bile katýlýmcý ve çözüm odaklý mekanizmalar üretebildi. Gelinen noktada, yasama, yürütme ve siviller hep birlikte “tedbirsizlik, denetimsizlik veya dikkatsizlikten kaynaklý ölümlere” de eðilmek ve çözümler üretmek zorunda.