Topuk Yaylası’ndan Kopuk Yaylası'na...

Bir yıldır yaşananların bin yıllık etki yaratması nedeniyle; Fenerbahçeliler’in birbirine daha da kenetlenmesi, derin acıyı elbette kaldırmıyor ama hafifletiyor. Bu dönemdeki dayanışma ilaç gibi geldi. Sıkıntıların üstesinden gelmek için, “Tek yürek” olmak gerekiyordu.

Ancak bunun dozajı artar ya da kontrol dışı kalırsa, fayda beklenen dayanışmadan büyük (Hatta onarılmaz) zararlar gelir. Topuk Yaylası’nda yaşananlar bunun işareti sayılacak tehlikeli sinyaller içeriyor. Sahaya doluşan taraftarların, sevgi gösterisi adı altındaki başıboşluğu kabul edilemez, hoş görülemez, affedilemez...

Tam da Almanya’nın sırf bu nedenlerden dolayı Türk kulüplerine maç yapma yasağı getirdiği bu dönemde yaşananlar; hem akıllanmadığımızı hem de akıllanmaya niyetimizin olmadığını gösteriyor.

Sevgiyi şımarıklık haline getirmemeliyiz. İmza, forma hatta sahadaki topu kapma ve futbolcuya sarılma-öpme yarışı; özünde iyi niyet olsa bile, artık çağdışı kalmıştır. Almanya’nın Türk takımlarına yönelik getirdiği yasak; hem bu gerçeği hatırlatıyor hem bizi utandırıyor.

***

 

Böyle giderse, Topuk yaylası Kopuk yaylası olur.

Yönetim de; dosta-düşmana hava olsun diye 300 otobüslük taraftar taşıma yanlışından vazgeçmelidir. Görüyorsunuz; rüzgar eken fırtına biçiyor.

Taraftara sahip çıkmak başka bir şeydir, taraftara yüz vermek başka bir şey... Aradaki hassas dengeyi tutturamazsanız, böyle idmanınız da yarıda kalır.

F.Bahçe de intikam peşinde koşmamalı

Fenerbahçe yönetiminde; son yaşananlardan dolayı herkesten intikam alma içgüdüsü hissediyorum. Her konuya yönelik agresif yaklaşımları var.

Egemen’in Beşiktaş’taki sıkıntısını görüp hemen ona yönelmelerini doğrusu etik bulmadım. Galatasaray’ın Hamit Altıntop’a yönelik talepleri ve hatta görüşmeleri ortadayken; karakedi gibi araya girip müdahil olmalarına kendileri “Güç Gösterisi” diyor. Ama yapılanlar, spor terbiyesi ile pek bağdaşmıyor.

Aynı futbolcuya başka bir kulübün talip olması yadırganacak bir durum değil. Ama transfere nasıl yaklaştığınız önemli. Rakibinizin girişimini önlemek için devreye girmek temel hedef olursa, bunu olağan karşılamak mümkün değildir. İnat ve çekişme uğruna transfer yapmanın kimseye faydası olmamıştır.

***

 

Fenerbahçe yönetimi; yaşananların intikamı için (Herkese ve her kesime yönelik) bir Kan Davası yürütme saplantısından vazgeçmelidir. Bu yaklaşım onları doğruya ve huzura götürmez.

Aziz Yıldırım’ın “Ben size gösteririm” tarzında giderek yoğunlaşan başkanlık anlayışı; başka camialardan ona destek verenleri de karşısına aldırır. Yıldırım’ın her istediğini yaptıracak ölçüde güçlü biri olduğunu zaten herkes kabul ediyor. Bunun bir kez daha ispat edilmesine ihtiyaç yok. Ama hedef birilerinden intikam almaksa; Fenerbahçe’yi epey sıkıntılı günler bekliyor demektir.

Sakin olmak; her zaman ve her koşulda, öfkeli olmaktan daha iyi sonuç almıştır.

Gidişat iyi değil!

Trabzon her sene olduğu gibi, gene güç kaybına uğruyor. Sezonda iş yapan oyuncularını bir an evvel kaybetmek gibi, tuhaf bir alışkanlığı var. Becerikli olanları elinde tutamıyor.

Beşiktaş Avrupa kupalarından dışlandı. Ucuz olsun diye yerli teknik direktör getirildi. Futbolcuların paralarında indirime gidildi. Bu yüzden Egemen kaybedildi.

Oynayacağı stat bulamamaktan, İnönü’yü yenileyecek para ve formül bulamamaktan; bu yöndeki tüm projelerini askıya aldı. Beceriksizliğin adını “Hoca istemiyor” diye yutturmaya kalktılar. Yuttuk!

Galatasaray transfer yapamıyor. Terim huzursuzlanmaya başladı.

Şampiyon diken üstünde.