Fenerbahçe lige yeni gelen Torku'dan 3 yiyince, kim bilir Arsenal'dan kaç yerim diye telaþlanmýþ olmalý... Çünkü maça kontrollu, soðukkanlý deðil; açýkça panik duygusuyla baþladý.
O kadar etkisiz ve çaresiz bir görüntüsü vardý ki, sanki "Fark yemeyeyim yeter" diye oynuyor gibiydi. O kadar ki; býrakýn rakip ceza alanýna adam sokmayý, topu bile sokamýyordu. Ceza alanýna ilk defa 21. dakikada girebildi. Devredeki ilk ve tek ataðýný da ancak 41. dakikada yapabildi.
Oysa Arsenal her hattýyla yükleniyor, pozisyon üstüne pozisyona giriyordu. Volkan, Yobo, Kadlec, Alves güçlükle ve can havliyle savunma yapýyor, tehlikeleri bertaraf ediyordu. Ama nereye kadar?
Fenerbahçe'nin görüntüsü içler acýsýydý. Ayaðýnda top tutamýyor, pas yapamýyor, atak baþlatamýyor, baþlattýklarýný da sürdüremiyordu. Devrenin 0-0 bitmesi neredeyse mucizeydi.
Ama ikinci yarý baþlar baþlamaz gol geldi. Zaten akýbet kaçýnýlmazdý. Teknik Direktör Ersun Yanal'ýn takýmý bu denli korkak, çaresiz, beceriksiz ve teslimiyetçi oynatmasýný anlayamýyorum. Rakip Arsenal'se Arsenal, maçla beraber canýný da alacak deðil ya... Çýk oyna arkadaþ, öyle yenil!
Golü yedikten sonra kaybedeceðin ne kaldý ki, bari 1-0'dan sonra insafa gel... Maça gel... Kendine gel!... Hayýr, tam teslimiyete gene devam!
Bu Ersun Yanal'la Þampiyonlar Ligi'ne deðil, mahalle maçlarýna bile gidilmez. Fenerbahçe bu kadar çaresiz deðil ki arkadaþ, sen çaresizsin! Ödün dalaðýna karýþmýþ...
Aykut Kocaman, senden farklý bir þey yapmýyordu ki; adamý niye deðiþtirdiniz? Ha Ali Veli, ha Veli Ali... Al birini vur ötekine!
Diyeceksiniz ki; Fenerbahçe ikinci yarýda bir-iki pozisyon buldu. Hayýr bulmadý, durumu 2-0'a getirip Þampiyonlar Ligi gruplarýna girmeyi garantileyen Arsenal'in "Biraz da sen oyna" ikramýndan geldi.
Fenerbahçe acýnasý, zavallý, utanýlacak bir futbol sergiledi. Ersun Yanal, çok çabuk, derhal pýlýsýný pýrtýsýný toplasýn. Yýkýl karþýmýzdan!
Mesele Arsenal'den bu kadar gol yemek deðildir, onun karþýsýnda bu kadar çaresiz kalmaktýr.