Transferlerde göz boyama mı var?..

F.Bahçe Başkanı Ali Koç, geçenlerde yaptığı açıklamada, kulağımıza kar suyu kaçırmıştı... Yeni başkan, F.Bahçe gibi tüm diğer kulüplerin de; UEFA’nın transfer kıskacı altında inim inim inlediklerini söyleyerek, yapılan tüm sıradan transferlerin parlatılarak kamuoyuna sunulduğunu öne sürmüştü. Bir anlamda, yapılan transferlere burun kıvırıyordu.

Fakat F.Bahçe’nin transfer ettiği Ayew ile, Beşiktaş’ın transfer ttiği Roco’nun fiyatı aynı... İkisi de 1.2 milyon Euro’ya imza attı. Bence, (Mevki farkları dışında) birinin diğerinden pek bir ayrıcalığı yok. 

Ucuz olmalarını da, düşük kaliteli olacağı savıyla bağdaştırmam. Ne çapta olacaklarını zamanla göreceğiz. İyi ya da kötü çıkma ihtimallerine; ön fikirle, kesin ve sabit hükümle yaklaşılmasını doğru bulmuyorum. Ali Koç’un “Ucuz futbolcuları süper star diye yutturmaya çalışıyorlar” çıkışını, doğrusu etik bulmadım. Terbiyeli sandığımız bir adamın, terbiye noksanı çıkmasını istemeyiz. Daha kontrollü, daha seçkin bir üslupla konuşmasını bekleriz. 

***

Beşiktaş’ın aldığı Roco’yu fizik olarak beğendim. Zaten Avrupa, kaç zamandır fiziki üstünlüğü olan savunma oyuncularına yöneliyor. Hamle oyuncusu olarak iyi bir tercih görüntüsü verdi.

G.Saray’da Onyekuru ve F.Bahçe’de Ayew benzer bir fiziki ortaklık içinde... “Hızlı” ve “Çabuk” oyuncu farkını ortaya koyan ve iki kavramı birden barındıran tekniklere sahip gibiler... Yani hem sprinterler,  hem de hızlı koşularını uzun mesafeye dengeli ayarlayabilen yetenekler.

Ucuz fiyata gelmeleri, bundan yoksun oldukları kanısına yol açmamalı... Bu tür işleri; öncelikli olarak fiyatlar değil, daha çok zaman belirler. Bekleyip göreceğiz.

***

Trabzonspor, İran modeline yöneldi. Majid Hosseini ve Vahid Amiri tercihleri, dünyada belirli bir ivme kazanan İran seçeneklerine, “Ne alâka?” dedirtmeyen alternatif çözüm... Seçme değil ama, saçma da değil.