Ergenekon ve Balyoz davalarýnda Cemaatin etkisinin tartýþýldýðý günlerde Cemaat’in görünen yüzlerinden birine “Hayret, demiþtim, Cemaatin bu kadar yetiþmiþ ve atak yargýçlarý var mýymýþ!” O da bana “Ya öyle mi?” diye cevap vermiþti. Þimdi o ifadeyi “Safmýþsýnýz” diye okuyorum ya da “Siz bile farkýnda olmamýþsýnýz” gibi.
Þimdi Camia adýna görünen yüzlere baktýðýmda, gerçekten yapýyý yeterince tanýmadýðýmý itiraf etme gereði duyuyorum.
Samimiyetle söylüyorum, ben en baþtan beri bu süreçten Camia’nýn da Hükümet’in de yara almadan çýkmasýný istedim. Çünkü ben, her iki olguyu da, “Türkiye’nin Türkiye olma mücadelesi”nde milletin baðrýnda biriktirdiði bir ortak deðer gibi görüyordum.
Tanýdýðým bir çok insan var. Pensilvanya’yý ziyaret ettim ve oradaki intibalarýmý paylaþýrken “Hocaefendi’nin orada dua - ibadet ikliminde gerçek bir inziva hayatý yaþadýðý”ný anlattým.
Tanýdýðým insanlar... Onlarýn yüzlerini hatýrlýyorum, duygu dünyalarýný, sevdiðim izlerden söz edebilirim onlardan bahsederken...
Yaþanan süreçte onlarýn bir kýsmýný hiç göremiyorum. Ýyi ki göremiyorum, diyeceðim. Çünkü onlarýn da bu sürecin kan - revan ikliminde rol üstlenmiþ olduklarýný görürsem gerçekten çok hayýflanacaðým.
Hocaefendi’nin o beddua - mülaane- mübahale her neyse görüntülerini asla içime sindiremedim. O bir yabancýlaþma idi. Hala Mehtap tv’de sohbetleri yayýnlanýyor, orada girilen dini bahislerle, þu anda “Hizmet medyasý”na yansýyan dil ve yüzler arasýnda ürkütücü uçurumlar görüyorum. “Hocaefendi”nin süreçte yerleþtirildiði “siyasi misyon” da bana göre bir yabancýlaþma diye tanýmlanabilir.
Bir cemaatin transformasyonuna tanýklýk ediyor Türkiye. Belki görülmüyor ama, bence en dramatik olaný bu.
Bilmiyorum, ben mesela bir Mehmet Ali Þengül Hoca ile, Hizmetin medya yüzleri arasýndaki uçurumun nasýl oluþtuðuna bakmak gerekir diye düþünüyorum. Eðer Mehmet Ali Þengül Hoca da, benim tanýdýðým yerlerden, þu anki kan - revan ortamýna transfer olmamýþsa.
“Hocaefendi”nin etrafýnda bir ders halkasý oluyor sürekli. Bir grup eðitiliyor, sonra yenileri geliyor. Onlarýn aldýðý eðitim formatýna bakýyorum, ben onlarýn þu kan - revan ortamýnda rol almýþ olmalarýný düþünemiyorum.
Ben ki, bir Müslüman kiþiliðinde “siyasi þuur”u kaçýnýlmaz görenlerdenim. Ama bir dini cemaat adýna böylesine bir siyasi rol, aklýma gelmezdi. Parti deðilsiniz ama, bir partiden çok daha kýran kýrana boðuþmanýn içine düþürülmüþsünüz. Nasýl bir þey bu?
Yazýp duruyorum: Mutfak bütçesinden kýsýp öðrenci bursu veren ablalar, Boðaziçi Üniversitesi’nin bilmem hangi bölümünü derece ile bitirip Moðolistan’a nerede ise karýn tokluðuna öðretmenlik yapmaya giden genç. Doðu-Güneydoðu’ya kurban eti daðýtmaya giden sade insanlar...
Þu anda, bunlarýn nasýl bir psikoloji içine girdiklerini düþündükçe gerçekten büyük üzüntü yaþýyorum.
Bir mail aldým, bir dershanenin bayan öðretmeni öðrencisini dýþarda yemek yemeye çaðýrýyor ve orada, “Tayyip Erdoðan dersi”ni anlatmaya baþlýyor. Bu nedir? Bu da öðretmenliðin transformasyonudur. Evinizde kalan öðrenciye, “Hocaefendi sohbeti” dinletmek ayrý, “Tayyip Erdoðan nefreti” pazarlamak ayrý.
Þu andaki “Cemaat tarifi” neyi içeriyor acaba?
Ben Cemaat’in þu anda, içerde - dýþarda bir takým güç odaklarý içen “operasyonel bir güç” diye görülmesini yadýrgamam. Ama “operasyonel güç” iþte. Cemaat de kendisini “operasyonel güç” olarak görüyor mu?
Ýçimden Tayyip Erdoðan’a “Cemaatin þu tarafý sizin de bizim de birikimimiz sayýlýr. Oralarý sakýnýn” demek geliyor. Peki ama “Hangi tarafý” derse ne diyeceðim?
Cemaat içinde genel hatlarýyla iki yapý oluþtu: Bir, Cemaatin klasiði olan “dini duyarlýklý” yapý, iki, Cemaatin “dünya pazarý”na sunduðu yapý. Þunu biliyorum: Dünya pazarý her zaman dini yapýlar için riskli olmuþtur. O pazara girip de, o pazarýn genleriyle enfekte olmamak, zor bir iþ. Þu anda “Kumpas” dense ilk akla ne gelir sorusu, Cemaat açýsýndan nasýl bir kirli dünyada yol alýndýðýný gösteren tipik örnektir. Bence Camia þu “þefkat tokadý” meselesi üzerinde daha derin düþünse en hayýrlý iþi yapacaktýr.
Transformasyon, transformasyon, transformasyon. Ön yüzdeki gen formülasyonuna bir kere daha bakýlmalý, diyorum sadece.