Travmatik yaþantýlar zihnimizi bölüyor

Çocukluk çaðýnda yaþadýðýmýz travmatik yaþantýlarýn “zihnimizi bölme” (disosiyasyon) ve “hafýzamýzý tahrip etme” gibi iki büyük etkisi oluyor.  Normalde tekil ve bütüncül/entegre olan zihnimiz çoðul ve birbirinden kopuk çalýþan ayrý birimler haline geliyor. Yine hayat öykümüzün devamlýlýðýný saðlayan hafýzamýz parçalý hale gelip, aþýrý hatýrladýðýmýz veya hatýrlayamadýðýmýz anýlarýmýz oluþuyor.

Acýyý derindon durucuya koyarak saklamak

Zihnimizin bölünerek acýyla baþ etme kapasitesi yaklaþýk 11-12 yaþ sonrasý kayboluyor veya bariz þekilde azalýyor. 11 yaþ öncesinde yaþadýðýmýz dramatik yaþantýlara zihnimiz bölünerek tepki verebiliyor.

Örneðin tacize uðramýþ veya annesi ölmüþ bir çocuk “bu bana olmadý, Ayþe’ye oldu” diyebiliyor. Buradaki Ayþe çocuðun zihninde yarattýðý diðer bir kimlik olmuþ oluyor. Böylece yaþanan acý gündelik zihnin bütünlüðünden uzaklaþtýrýlýp bir kenarda “derin dondurucu” da saklanmýþ oluyor.

Bugünün çözümü yarýnýn sorunu

Zihnin bütünlüðünden ayrýþtýrýlýp uzakta tutulan acý kýsa sürede çocuðun rahatlamasýný saðlýyor ama zamanla bu hal sorunun parçasý oluyor. Zihnin bütününden ayrýlan psikolojik birim yapay zeka özelliði göstererek kendi içinde evrilmeye baþlýyor. Sonuçta “alter” dediðimiz yeni bir kimliði oluþturuyor. Bu yeni kimlik kendine göre düþünme ve hissetme biçimi olan, kendine özgü hafýzasý olan, kendine özgü davranýþlara sahip bir insan gibi davranmaya baþlýyor.

Örneðin yediði dayaklar üzerinden oluþmuþ bir kimlik, zamanla geliþerek acýyý hissetmeyen bir özellik kazanabiliyor. Kendi bedenini kesen ama bundan acý veya korku duymayan biri oluþabiliyor. Veya sürekli tetikte ve her an kavga edecek gibi sinirli ve öfkeli bir kimlik oluþabiliyor. Bu kimliðin korkutucu ve delici bakýþlarý olup “koruyucu muhafýz”, “savaþçý” fonksiyonlarý oluyor. Yalnýz bu koruyuculuk sýradan gündelik hayat içinde sýradan durumlarda da devreye girince öfkeli bir görünüm oluþuyor.

Bir kere bölünen zihin tekrar tekrar bölünüyor

Bir kere bölünmüþ bir zihin stresli yeni durumlara yeniden bölünerek tepki vermeye baþlýyor. Hayat zorluklar ve çeliþkiler içeriyor. Bir kere travmaya uðrayan tekrar travmaya yatkýn hale geliyor. Böylece yeni travmalar,  yeni bölünmeler ve yeni kimlikler kýsýrdöngüsü oluþuyor. Sonuçta kiþinin zihni çok parçalý hale geliyor. Bir bedende çok sayýda kimlik oluyor.

Zihin içinde konuþma duyma

Kendi baþlarýna otonomi kazanmýþ zihinsel organizasyon olan alter kimlikler, zamanla bedeni kontrol ederek kendi bildikleri gibi davranýyorlar. Bu kimlikler kendi aralarýnda konuþuyorlar. Sonuçta kiþinin ruh halinde, davranýþlarýnda hýzlý ve ani deðiþimler oluyor. Ayrýca zihin için de “iç konuþma” duyuluyor.

Bu kiþiler zihin içindeki bu iç konuþmaya o kadar alýþabiliyor ki, herkesin zihninin de böyle olduðunu düþünüyorlar.  Kiþi zihninde kendisine “aptal”, “beceriksiz” diye eleþtiren; “þöyle yap, böyle yapma” diye komut veren, “dikkatli ol, inanma” diye uyaran iç seslerle yaþar hale geliyor.

Zihinde yaþayýp gerçeklikten kopma

Zihin içindeki bu sürekli iç iletiþim, kiþinin kendi iç dünyasýna aþýrý yoðunlaþmasýna sebep oluyor. Dikkati toparlamak, odaklanmak zor hale geliyor. Örneðin dersin baþýnda ders dinlerken arada dakikalarca sýnýftan kopup, kendine geldiðinde neler olduðunu hatýrlamaz oluyor. Böylece akademik hayat olumsuz etkileniyor.

Bu kiþilerin bir kýsmý iç dünyaya, zihinde yaþamaya o kadar çok alýþýyorlar ki, dýþ dünyadan kaçar oluyorlar. Sonuçta günün büyük kýsmýný iç dünyada “zihindaþlarý” arasýnda geçirip, gerçek dünyadan uzak duruyorlar.