Milli futbolcumuz sevgili Gökhan Töre'nin katký ve çok deðerli baðýþýyla "Çocuklar Üþümesin" kampanyasý, geçen hafta Diyarbakýr’daydý. Aslýnda Yahya Kemal Beyatlý okulundaki daðýtým merasimine Gökhan Töre ile birlikte katýlacaktýk. Ama son anda Westham FC yöneticilerinin, Diyarbakýr’daki "güvenliði" bahane ederek izin vermemesi nedeniyle, ben yalnýz gitmek zorunda kaldým.
Diyarbekir'de 1500 dünyalar tatlýsý çocuðu giydirip, onlarýn göz yaþartýcý sevinçlerine tanýk olduktan sonra, þehrin havasýný solumak üzere kimi eski dostlarýmý ziyaret ettim. Ziyaret ettiðim dostlarýmdan bir tanesi benim için her bakýmdan çok özel bir þahsiyetti. 1980 yýlýnda Diyarbekir cezaevinde birlikte yatmýþtýk. Hem çocukluktan gelen bir hukukumuz var, hem de fikirlerine büyük saygý duyarým. Benim "saðlam Kürt" dediðim türden, hiçbir dönemde boyun eðmemiþ, hep dik durmuþ ve mümkün olan en akl-ý selim düþüncelere sadýk kalarak, duygu ve fikirlerini korumayý baþarmýþ biri.
Güncel siyasal konulardan, en temel meselelere kadar hemen her meseleyi kapsayan geniþ bir sohbetti bizimkisi. Konu referandum sürecine gelince ister istemez TRT Kurdî'nin pozisyonunu da konuþma ihtiyacý duyduk. Referandum sürecinde TRT Kurdî'nin iþlevinden önce dostum, TRT Kurdî'nin genel yayýncýlýk tavrýna iliþkin çarpýcý bir tespitte bulundu ve þunlarý söyledi.
"Türkçe yayýn yapan diðer TV kanallarý, renkli, coþkulu, neþeli ve cývýl cývýl. Düðüne, ziyafete gider gibi ama TRT Kurdî yayýnlarý sanki hayat bitmiþ, geriye bir tabut bir cenaze kalmýþ gibi. Elbette herkes günün birinde ölür. Kürtler de ölecek ama ölmeden önce hayatýn coþkusunu doyasýya hissetme haklarý yok mu?"
"Ama"dedim. "Bu haksýz bir karþýlaþtýrma deðil mi? Her þeyden önce diðer kanallarýn bütçesiyle TRT Kurdî'nin bütçesi ayný deðil. Ayrýca diðer kanallar tümüyle özel, TRT Kurdî ise özerk bir devlet televizyonu. Bu iki olguyu unutmak büyük haksýzlýklara neden olur."
Dostumun gözlerinin içine bakýnca bu konuda yeterince ikna edici olmadýðýmý anlýyordum. Dostumun söylemek istediði çok þeyi olduðu için, bu tartýþmayý fazla uzatmadýk.
"Bütün Kürt þehirlerinde durum ayný mýdýr, doðrusu bilmiyorum ama Diyarbekir’de siyaseti esas olarak belirleyip þekillendiren güç erkekler deðil, kadýnlardýr. Bir kamu araþtýrmasý yapýlsa ne demek istediðim açýkça daha iyi anlaþýlýr" dedi.
"Nereye varmak istiyorsun"dedim.
"Nereye varacaðým, sevgili dostum! Varacaðým yer sence açýk deðil mi? Kadýnlar evde ve 24 saat TV açýk! Ama bir reyting ölçümü yapýlsa TRT Kurdî'nin ilk ona gireceðinden þüpheliyim" dedi. "Tamam, güler yüzlü bir TRT Kurdi talebimden vazgeçtim. Bu devletin TRT Kurdî'den bir Rûdaw, bir El-Cezire yaratma imkaný yok mu? Bu iþ bu kadar imkansýz mý?"
"Ama" dedim. "Bu kadar az reklam alan bir TV bunu nasýl baþarsýn? Reklam pastasý yok denilecek kadar az olan bir yayýncý kurum, býrak kendini çeþitleyip yenilemeyi, ayakta bile zor kalýr. Bunu sen de çok iyi bilirsin."
"Peki ama ben mi reklam pastasýný büyüteceðim? Koca bir devlet var, devlet istese bu sorunu çok çabuk çözebilir. Bir reklam veren olarak devlet, kendi reklamlarýný açýkça TRT Kurdî'ye yönlendirse, de-facto olan þu reklam ambargosu da hemen kýrýlýr ve istenilen imkanlar doðmaz mý?"
Doðrusunu söylemek gerekirse sohbetimizin bu bölümünde susmak zorunda kaldým. Ne söyleyebilirdim ki? Doðru söze ne denir ki? Bugün bu koþullarda TRT Kurdî'ye çok ihtiyaç var. TRT Kurdî bir dizi sorunu kendiliðinden çözebilir. Önemli olan bunu görmek ve TRT Kurdi’ye istenilen katkýlarý yapmaktýr.