Bu ülkenin televizyonu TRT hem 50’inci yýlý adýna hem de Türk sinemasýnýn 100’üncü yýlý sebebiyle bir proje baþlattý. TRT TV Filmleri Projesi kendilerine gönderilen 800 senaryo içinde 33 tanesini filme çekmeye deðer bulup televizyonda bunlarý göstermeye baþladý. Her þeyden önce gönderilen senaryolarýn bazýlarý profesyonel sinemacý olmayan insanlardan geldi. Bu projelerden Saruhan ile Ya Nasip Ya Kýsmet filmini seyrettik, önümüzdeki perþembe ise Son Takla filmiyle gösterimler devam edecek. Biz de senaryo yok, sinemamýzýn en büyük problemi senarist eksiði derken Anadolu’nun baðrýndan insanlar çýkýp deðme sinemacýlara taþ çýkartýrcasýna güzel senaryolar yazmýþlar.
Ünlü isimler Türkiye’de
Bu projeyi hayata geçirenler yurt dýþýndan g§§§0örüntü yönetmeni Andrzej Sekula gibi çok önemli sinemacýlarý ülkemize davet etmiþler, kazanan filmlerin teslim edildiði yapýmcýlarý bu isimlerle tanýþtýrmýþlar, onlarýn ufkunu açmýþlar. 33 senaryonun sahibini “Alýn bunlar yapýmcýlar. Çekin filminizi” diyerek yalnýz da býrakmamýþlar. Kendi içlerinden yapým sorumlularý seçip bütün çekim süresince senaristlerinin ve yapýmcýlarýnýn iliþkilerini kontrol altýnda tutmuþlar. Bunun ne demek olduðunu anlamak için bu endüstriyi biraz tanýmak lazým. Neredeyse artýk filmlerin basýn bültenlerinde senaristin ismi yazmazken projeyi kazanan filmlerin senaristleri kazancýn yüzde dördü kadar gelir de elde edecekler. Ýnsan malzemesi olarak yapýlan iþ küçümsenmeyecek kadar önemli. Yapýmcýsýndan, senaristine hatta oyuncusuna kadar Türkiye’de daha önce kotarýlmamýþ bir projenin içinde ufuklar geniþliyor. Bu isimlerden sadece 10 tanesi yeni bir film çekse, bunun sinemamýza katkýsýný anlatamam. Düþünün bu proje bir TV projesi, bu tür yapýlanmalarý ancak BBC veya Kuzey ülkelerindeki ulusal sinemalarda görürsünüz.
TV’ye burun kývýrmak
Biz eleþtirmenler bir filme burun kývýracaksak televizyon tadýnda deriz. Bu bir aþaðýlama ifadesidir. Ve ne yazýk ki þimdiye kadar televizyonlarda yapýlmýþ projelerin kalitesizliði bu tanýmýn doðmasýna sebep olmuþtur. Halbuki anlaþýlmasý gereken þey artýk televizyonun göz ardý edilemeyeceðidir. Bu hem ülkemizde hem de dünyada bir gerçektir. Televizyon ve sinemanýn bu içiçe geçiþinden eðer zarar görmek istemiyorsak televizyonun da kalitesini yukarýya çekmeliyiz. O zaman bu iki ayrý endüstri birbirini destekler ve kanýksanmýþ kötü tanýmlamalar tersine dönebilir. Hele bizim ülkemizde buna çok ihtiyaç var. Çünkü televizyon iþlerinin kötülüðünden dem vururken aslýnda sinemamýzýn da daha ileride olduðunu söylemek çok da doðru deðil. Yani bu ülkenin bu tür projelere ihtiyacý var. TRT TV Daire baþkan yardýmcýsý ve TRT Ev Sinemasý kuþaðý yöneticisi Halid Þimþek ile görüþtük. Ýlk sorum sonuçta TRT bir devlet kuruluþu, bu projenin sinemaya bir müdahale olarak görüneceði doðrultusunda geri dönüþ aldýlar mý oldu. Halid Þimþek bu tür sorular var ama ben bunlarý cevaplamýyorum. Çünkü bu sorunun cevabýný verecek olan filmleri çekilen proje sahipleri olmalý dedi. Bu anlamda projedeki filmlerden biri deðil ama TRT’nin ortak yapýmlarýndan olan Ankara Yazý Veda Mektubu’nun yönetmeni Kemal Uzun ve baþrol oyuncusu Ýpek Tuzcuoðlu’nun yaptýðýmýz röportajda söyledikleri aklýma geldi. TRT’nin ortak yapýmýndan o kadar memnundular ki röportajýn sonunda teþekkür ettiler. Bu projenin baðýmsýzlýðýnýn bir göstergesi olarak kabul edilmeli. TRT Ev Sinemasý Projesi’ni yapanlar TRT’nin ortak yapýmlarýndan da sorumlular. Peki bu filmler hangileri dersiniz? Bu yýl bütün festivallerde bir þekilde ödüllendirilen ve benim de þahsen çok beðendiðim Kalandar Soðuðu, yine ödüllü filmlerden Çýrak ve demin söylediðimiz gibi siyasi mesajlarý olan Ankara Yazý Veda Mektubu.